“Komşuda pişer, bize de düşer” atasözünden yola çıkarak izlemeye koyulduğum To Kako yani İngilizce ismiyle Evil , Yunanistan topraklarından çıkıp gelen bir zombi-komedi, hatta zomedi filmi. Tıpkı bizim Ada: Zombilerin Düğünü filmimizde olduğu gibi mikro bütçeyle çekilen ve komedi soslu bir zombi filmi olan -fakat parodi olayına girmeyen- To Kako izlemeye değer bir film.

Baştan şunu da söyleyeyim; filmde bir hayli 28 Days Later etkilenmesi de göreceksiniz. Bomboş Atina sokakları ve “zombilerin” gözünden gösteren kameradaki kırmızı filtre ilk akla gelenler. Zombilerin deli dana gibi koşması da ayrı bir faktör.

Film, Atina’nın dışında bulunan ve giren insanları zombiye çeviren güce sahip bir mağaraya giren üç işçi ile başlıyor. Takdir edersiniz ki, işçiler zombiye dönüşüyor, kısa zamanda diğer insanların da zombiye dönüşmesi  ve bir zombi istilasının başlaması kaçınılmaz oluyor. Filmin lokalizasyon olayı fazla başarılı değil, yine Ada ile kıyaslayacağım ama Ada’da zombiye dönüşen yaşlı teyzelerin hala dans etmesi veya bunun gibi örnekler ekrandaki filmin “bir Türk zombi filmi” olduğunu izleyicinin yüzüne vuruyordu. (daha&helliip;)

BMX Bandits, Nicole Kidman’ın da rol aldığı Avustralya yapımı bir komedi ve macera filmi. Filmde Judy rolüyle henüz bir genç kız olan Nicole Kidman dışında P.J. rolünde Angelo D’Angelo, Goose karakteri ile James Lugton ve bisiklet tamircisi rolünde ise James Mackay yer alıyor. Filmin yönetmeni ise Brian Trenchard-Smith.

Goose, P.J. ve kız arkadaşları Judy’nin bisikletle neredeyse yapamadıkları şey yoktur. Bütün şehrin altını üstüne getirirler. Bir gün bir kutu içinde polis telsizi bulurlar. Amaçları telsizleri satıp kendilerine yeni BMX bisikletler almaktır. Bu arada şans eseri kendilerini bir banka soygunu yapan bir çeteye karşı polisle işbirliği yaparken bulurlar.  Bir soyguncu çetesiyle karşı karşıya kalan bisikletli gençler ile çete arasında Sydney’de bir kovalamaca başlar.

Film her ne kadar oyunculuk, senaryo açısından tatmin edici olmasa da izlemesi oldukça eğlenceli bir film. 1983 yılında Avustralya Film Enstitüsü tarafından dört ayrı ödüle aday gösterilen film, özellikle yapıldığı dönemde Avustralya’da bisiklet özellikle BMX sever gençler tarafından büyük ilgi çekmiş. Filmin Amerika pazarında gösterildiği isim ise Short Wave. (daha&helliip;)

Teenage Mother yada bilinen diğer ismiyle The Hygiene Story 1967 yapımı bir Amerikan istismar filmi. Filmin yönetmen koltuğunda yer alan isim Jerry Gross ve başrollerde ise Arlene Sue Farber, Frederick Riccio ve Julie Ange bulunuyor.

New York’da bir liseye İsviçre’den gelmiş ve öğrencileri seks hakkında bilgilendirmek için Erika Peterson (Julie Ange) adında yeni bir öğretmen atanır. Öğrenciler bu öğretmenden hayatın gerçekleri ile ilgili çok şey öğrenirler. Arlene sevgilisiyle evlenebilmek için hamile olduğunu söyler. Bunun üzerine aileler ve okul yeni öğretmen Miss Peterson’a karşı cephe alır.

Teenage Mother her ne kadar ciddi bir konuyu ele alsa da oldukça komik bir film. Fakat son sahnedeki doğum anı izleyiciyi şok edici ve oldukça rahatsız edici. Eğer bunu göstermedeki amaç genç bir kızın seks yapıp çocuk doğurmasını engellemekse kesinlikle başarılı olmuştur.

Filmin çekildiği dönem Amerika’da gençlerin cinsel özgürlüklerini sınırsızca yaşama isteğinin had safhada olduğu zamanlar. İstismar alt türü olan bir Teensploitation filmi olan Teenage Mother, böyle bir dönemde gençleri cinsellik konusunda korkutarak bilgilendirmeyi amaç edinmiş bir film. (daha&helliip;)

Belki de aynı nesildeki çoğu filmi ezip geçebilecek kapasitede olsa da seksenli yılların diğer gençlik komedileri arasında silik duran Three O’Clock High’ın kendine has bir hayran kitlesi var. Kadrosunda pek fazla tanınmış oyuncuyu barındırmasa da oyuncuların çoğunun iyi iş çıkardığı film türün klişelerine ve bu klişelerdeki basmakalıp tipleri de gayet güzel bir şekilde ele alıyor. Mesela Ferris Bueller’s Day Off (bizde bilinen ismiyle Okuldan Kaçtığım Gün) filminde kötü adam modunda gezen okul müdürünü neden o kadar kötü gösterdiklerini bir türlü anlayamamıştım. Adam sonuçta işini yapıyordu. Ferris ise türlü şerefsizlikler ve çakallıklarla filmin kahramanı haline geliyordu. Aslında olay filmin sabit bir antagonistten mahrum olmasıydı diyebiliriz. Three O’Clock High’da abartı olaylar (fazla) yok. Karakterler inanılır tipler. Olaylar da çok azı dışında inanılmayacak şeyler değil.

Filmin ana karakteri okul kantininden sorumlu olan, çalışkanlık ve disiplin abidesi olan Jerry Mitchell adlı karakter. Jerry Mitchell’ı Casey Siemaszko adlı oyuncu canlandırıyor ki kendisini Geleceğe Dönüş serisinin ilk iki bölümünde Biff Tannen’ın yancılarından 3-D olarak hatırlayabilirsiniz. 3-D hangisiydi derseniz, hani sürekli anaglifik 3-D gözlükle gezen genç vardı ya, işte o. (daha&helliip;)