80ler deyince aklıma gelen ilk filmlerden biriside They’re Playing with Fire (1984) filmidir. Ülkemizde video piyasasında “Ateşle Oynama” adıyla gösterilen filmin başrollerinde 80lerin b-film kraliçelerinden Sybil Danning’in oynaması da filmi benim için özel kılan sebeplerden bir tanesidir. O dönemde filmden ziyade afişi beni çok etkilemişti. Filmin bir diğer şanslı başrol oyuncusu Eric Brown. Neden mi şanslı? 17 yaşında Sylvia Kristel’le erotik bir komedide oynadıktan üç yıl sonra yine bir erotik bomba Sybil Danning’le başrolü paylaşmak en büyük şans bence.

Sybil Danning 80lerin en gözde erotik yıldızlarından genelde b filmlerde boy gösteren oyuncu, Malibu Express, Battle Beyond the Stars, Reform School Girls, Chained Heat gibi filmlerdeki başarısıyla dönemin kült oyuncuları arasında yerini almıştır. Günümüzde de Jump!, Grindhouse, ve Rob Zombie’nin Halloween gibi filmlerinde beyaz perdede tekrar boy göstermekte.

Filmin konusu kısaca şöyle; Diane Stevens (Sybil Danning) üniversitede çalışan bir profesördür. Kocası Eric ise zengin bir aileden gelmektedir. Eric ve Diane, Eric’in ailesinin mirasına erkenden konmak için Diane’in okuldan öğrencisi Jay Richard’ı kullanırlar. Jay saf bir tiptir ve Diane tarafından baştan çıkarılır. (daha&helliip;)

Siz hala en kısa gizli ajan olarak Tom Crouse’u mu biliyorsunuz?

Bahse girerim ki birçok insan böyle bir şey görmemiştir. Film için bir tür cüce James Bond uyarlaması diyebilirim. Filipinlerde hükümetin en tehlikeli silahı Ajan 00 (Weng Weng)’dır. Bir suç şebekesine karşı Ajan 00 son derece gelişmiş(!) silahlarla donatılmıştır. Dünyanın kaderi artık onun minik ellerine kalmıştır.

Bu Filipin filminin yönetmenliğini Eddie Nicart yapmış. E. Nicart aynı zamanda IMDb’de dublör koordinatörü olarakta geçmekte.

Film çok düşük bir bütçeyle çekilmiş. Ucuzluğu baştan sona hissediyorsunuz. Kötü oyunculuk, mide bulandıran diyaloglar ve aksiyon sahnelerinin devamlılıktan yoksun olmasına karşın film oldukça eğlenceli. Ajan 00’ın bir apartmanın balkonundan şemsiye yardımıyla yere yumuşak iniş yaptığı sahne filmdeki en favori bölüm. Bütün ajan filmlerinde olduğu gibi bu filmde de kahramanımıza eşlik eden güzel bir partner var.  Fakat filmi seyredebilir kılan tek şey Weng Weng. (daha&helliip;)

Intimate Games filmlerine İngiliz bakış açısıyla yaklaşan İtalyan prodüktör Guido Coen’in bir filmi. 1950’lerde prodüktör içlerinde Naked Furry ve The Woman Eater’ın da olduğu sayısız ucuz filme imza attı.

Film Wife Swappers stiliyle başlıyor ve Londra’dan enstantaneler sunuyor izleyiciye. Piccadilly Sirki’nden görünüş, hareket halindeki bir arabadan cadde manzaraları, çiftlere yapılan yakın plan çekimler ve yalnız, biraz da sapık görünümlü yaşlı adamlar.  Daha sonra TV izleyen takım elbiseli ve kravatlı bir adam sekreteriyle ilgili  fantazilere dalıyor.TV’deki sesten şunlar duyuluyor : “herkesin kendine ait özel ve gizli düşünceleri vardırve bu düşüncelerin içinde seksüel fantaziler de yer alır.”

TV’deki ses Gottlieb’e (George Baker) aittir. Gottlieb Oxford’da profesördür ve öğrencilerine seksüel fanteziler üzerine ders vermektedir. Öğrencilerini birbirleriyle eşleştirir ve böylece birbirlerinin fantezileri hakkında bilgi sahibi olmalarını sağlar. Filmde dönemin neredeyse bütün İngiliz seks yıldızlarını görmek mümkün. Bergman, Mandel, Devonshire, Dealy gibi. (daha&helliip;)

Hiç Bruno Mattei kötü bir film yapmış mıdır? Ya da sevmediğim bir filmi oldu mu şimdiye kadar? Mattei oldukça çeşitli konulara el atmış ve çok geniş bir konu yelpazesi olan bir yönetmen. Bunlardan bir tanesi de katil köpekbalığı filmi.

1995 yapımı Cruel Jaws, popüler Amerikan filmlerinin ekonomik İtalyan versiyonlarının altın çağını yaşadığı dönemlerden biraz daha sonra çekilmiş bir film. BrunoMatte filmde “William Snyder” adını kullanmış.  Oldukça düşük bir bütçeyle çekilen film 80lerin sonundaki o altın çağı tekrar izleyiciye yaşatmış. Saçlar, kıyafetler, müzik, kısacası her şey Black Demons ve Hitcher in the Dark gibi İtalyan klasiklerini çağrıştırıyor. Hatta şunu söyleyebilirim ki, Billy ve Vanessa ‘nın kullandığı RV,  Hitcher in The Dark’daki şeytan otostopçunun kullandığıyla aynı. Bunu yanı sıra filmde dönemin popüler Pankreas güreşcisi Hulk Hogan’ın bir benzerini kullanmış.

Cruel Jaws’ta farklı köpekbalığı filmlerinden sahneler görmek mümkün. Mattei bizlere bir filmde birden çok film karesi izleme imkânı tanıyor.

(daha&helliip;)