Nathan Juran’ın yönetmenliğini yaptığı 20 Million Miles to Earth (1957) adlı korku-bilimkurgu filminin kadrosunda  William Hopper (Albay Robert Calder), Joan Taylor (Marisa Leonardo), Frank Puglia (Doktor Leonardo), Bart Braverman (Pepe) gibi isimler yer alıyor.

İnsaonoğlunun gezegenler arası ilk seyahati Venüs’e olmuştur. Dönüş yolculuğunda gemiye bir meteor çarpar ve Akdeniz’e düşer. Keşif gezisi komutanı Albay Robert Cadler hariç bütün mürettebat ölmüştür.Güney Sicilya’da bir köy olan Gerra’da balıkçılık yapan İtalyan halk, gemiyi bulur ve Albay’ı kurtarırlar. Zoolog olan Doktor Leonardo’nun tıp fakültesi son sınıf öğrecisi olan Marisa Leonardo, Albay’ın tedavisini yapar.

Mürettebatın keşif sırasında bulup dünyaya getirdikleri gezegendeki doğmamamış hayvanlardan birinin numunesi olan mühürlenmiş özel bir metal konteynırda sakladıkları uzaylı canavar kayıptır. Kaza sırasında kıyaya vuran bu numuneyi bulan kovboy meraklısı küçük Pepe, bir şapka alabileceği parayı denkleştirebilmek için Doktor Leonardo’ya bu numuneyi satar. Doktor, hayatı boyunca hiç karşılaşmadığı bu şeyi incelemek için Roma’ya doğru yola çıkar. Ama bu numune çok hızlı büyümektedir ve büyüdükçe kontrolü zorlaşır. Amerikan askerleri bu yaratığı yakalayıp Roma’daki bir hayvanat bahçesine incelemek üzere götürseler de işler ters gider.

20 Million Miles to Earth’teki yaratığı, usta özel efekt sanatçısı Ray Harryhausen, stop-motion tekniğini kullanarak yapmıştır. Filmdeki yaratık, İtalya’ya korku salsa da, aslında kötü bir niyeti yoktur. Çünkü sadece birisi ona zarar vermeye çalıştığı zaman saldırır. Kendisinin besin kaynağı sülfürdür ve etçil değildir. Devamını oku…

Yönetmenliğini, senaristliğini ve başrolünü Jimmy Wang Yu’nun üstlendiği, Türkçe ismiyle Tek Kollu Boksör Uçan Giyotine Karşı, 1976 yapımı bir Tayvan dövüş filmi. 1971 yapımı One Armed Boxer filminin devam filmi olan Master of the Flying Guillotine, One Armed Boxer 2 ve The One Armed Boxer vs. the Flying Guillotine isimleriyle de bilinmekte.

Filmde tek kollu boksörü canlandıran Jimmy Wang Yu, 1971 yapımı ilk film One Armed Boxer’da da yer almakta. Wang’in parladığı film ise bir Shaw Brothers Studio yapımı olan 1967 yapımı One Armed Swordsman. İlk filmde kolunu kaybedip intikam almaya soyunan kahramanımız filmin bazı bölümlerinde arkasına sakladığı kolunu gizlemeyi başaramıyor maalesef.

İlk filmde adamları öldürülen ve bu sebeple intikam peşinde olan uçan giyotin ustası, tek kollu boksörün peşindedir. Bir ayrıntı vardır ki giyotin ustası kördür ve tek kollu adamları öldüren bir seri katile dönüşmüştür. Bu arada, tek kollu dövüşçünün bir dövüş okulu vardır. Öğrencilerini nefeslerini kontrol ederek duvarlara tırmanmayı, tavanda yürümeyi öğretmektedir. Bütün bu karakterlerin yanısıra bir de kolları 10 metreye kadar uzayabilen Hintli bir adam bulunmaktadır. Oldukça yaratıcı ve ilginç değil mi?

Filmdeki dövüş sahneleri oldukça başarılı. Dövüşler dışında aksiyon ve diyalog oldukça az. Fakat her dövüş sahnesi çok etkileyici. Özellikle son ikisi, belki de izledikleriniz içinde en iyisi bile olabilir. Filmi olağanüstü kılan en önemli faktörlerden birisi dövüş sanatlarının fantastik ve acımasız doğası, dövüşçülerin sahip olduğu eşsiz stil ve yetenek. Devamını oku…

Delmer Daves‘in yönetmenliğini yaptığı David Goodis‘in aynı adlı romanından uyarlanan Dark Passage (1947) adlı kara filmin oyuncu kadrosunda Humphrey Bogart (Vincent Parry), Lauren Bacall (Irene Jansen), Agnes Moorehead (Madge Rapf), Clifton Young (Baker) gibi isimler yer alıyor.

Vincent Parry, karısını öldürmediği halde hapse mahkum edilmiş bir adamdır. Suçsuz olduğunu kanıtlamak için hapisten kaçar. Herkes onu aramaktadır. Tanımadığı genç bir kadın ona yardım eder. Ama bütün gazeteler, onun boy boy resimlerini bastıklarından işi hiç kolay değildir. Onun için yüzüne estetik operasyon yaptırır ama üçkağıtçı bir adam, onun peşini bırakmayacaktır. Gerçeği kanıtlayabilmesi için önünde aşması gereken birçok engel vardır.

Kara filmlerin efsane oyuncusu Humphrey Bogart’ın başrolde olduğu Dark Passage’da aktörün yüzünü ilk bir saat göremeyiz. Filmin başlarını çoğunlukla Parry’nin öznel bakış açısıyla görürüz. Lady in the Lake (1947) filminde de bu denenmiştir. Hatta bütün film öznel bakış açısıyla izleyiciye sunulmasına rağmen Dark Passage’da bu açı daha tadında ve merak unsuru ön planda tutularak kullanıldığı için daha yerinde olmuştur. Parry’nin estetik operasyondan önceki halini sadece bir gazete sayfasındaki bir resimde görürüz. Bu resmin de aktör Frank Wilcox‘a ait olduğunu dipnot düşelim.

Dark Passage’ın diğer bir oyuncusu da yakın zamanda kaybettiğimiz Lauren Bacall… Adı anıldığında hemen Bogart’ın eşi olduğu akla gelse de Bacall’da kara filmlerin unutulmaz oyuncuları arasındadır. Devamını oku…

Görsel Efekt Sanatçısı olarak iyi filmlere imza atmış olan Douglas Trumbull‘ın yönetmenliğini yaptığı Brainstorm (1983) adlı kült bilimkurgu filminin kadrosunda Christopher Walken (Michael Brace), Natalie Wood (Karen Brace), Louise Fletcher (Lillian Reynolds), Cliff Robertson (Alex Terson) gibi oyuncular yer alıyor.

Bilim adamı olan Michael Brace ve Lillian Reynolds, başkalarının deneyim ve duygularını kafalarına şapka gibi taktıkları bir aletle hissedebildikleri bir icat üzerinde çalışmaktadırlar. Duygu ve deneyim aktarımı sağlayan bu alet çok büyük olduğu için daha kullanışlı ve küçük hale getirebilmeleri için Alex Terson’dan yardım isterler. Bu muhteşem icada hükümet ve askeriye ortak olmak ister ama Lillian bu duruma karşı çıkar. İcadın kötü amaçlar için kullanılmasını engellemeye çalışır.

Daha eski tarihli filmlerde kahramana yardımcı olan hükümet ve askeriye, ileriki yıllarda kahramanın değil gücün ve faydanın yanında yer almaya başlar. Brainstorm’da önemli bir icadın insanlara zarar veren, şiddet ve ölüme yol açabilecek tehlikeli bir silaha dönüşmesini engellemeye çalışan bilim adamları anlatılıyor. Filmin ilk yarısında Lillian bu mücadeleye girişirken ikinci yarıda ise Michael devreye giriyor. Ayrıca film Michael ve Karen’ın bozulmuş evliliklerini icat sayesinde yeniden toparlamalarını ve birbirlerine destek olmalarını da anlatıyor. Yani film, bir icadın iyi veya kötü amaçlarla kullanıldığında nasıl sonuçlar doğurabileceğini bize anlatmak istiyor.

Brainstorm, keyifli bir bilimkurgu…  Filmin görsel efektleri, aletin gösterdiğini gördüğümüz sahnelerde balık gözü lens kullanılarak gerçek hayattan farklı bir bakış açısı kullanılması ve final sahnesi gayet başarılı olmuş. Devamını oku…