Aynı ismi taşıyan bulmaca oyununu sevenler hemen “Acaba alakası var mı?” demiştir ama ne yazık ki değil. Zuma, seksenli yıllarda aksiyon türünün zirve yaptığı Filipinler sinemasındaki enteresan eserlerden biri. 1985 yılında izleyiciyle buluşan gerçeküstü istismar filmi Silip, tuhaf film kontenjanını yeterince doldurmamış olacak ki Zuma da aynı sene seyirci karşısına çıkmış. Zuma aslen Jim Fernandez adlı çizerin yarattığı bir çizgi romanın baş karakteri. İlk kez 1973 yılında Aztek adını verdiği çizgi romanında kullandığı Zuma karakteri okuyuculardan o kadar büyük bir ilgi görmüş ki Zuma’nın kendine özel çizgi romanının hazırlanması da çok sürmemiş. Çizerin en büyük eseri daha sonra filmin devamı olarak da çekilecek olan Anak ni Zuma (Zuma’nın Kızı) olarak biliniyor, çizgi roman Filipinler’de hala kırılamayan bir satış rekoruna imza atmış. Jim Fernandez 50’li yıllarda başladığı yazarlık kariyerini şu anda bir televizyon dizisi (ve arada film senaryoları) yazarak devam ettiriyor.
İki saati aşan süresiyle Zuma, olayların öyle hızlı geliştiği bir film ki izlerken yorulmanız mümkün. Bahsi geçen Zuma, Hulk’la alakası olmayan yeşil bir dev. Omzunda iki başlı yılanı olmadan evden çıkmayan yarı tanrı Zuma rolüyle ün kazanan aktör Max Laurel, oyuncu olmadan önce basketbolcuymuş. Zaten Zuma’dan önce oynadığı birkaç filmde de figüranlık yapıyor veya çok ufak rollerde oynuyormuş. Zuma’nın getirdiği şöhretle İtalyan klon çılgınlığı furyasından Robowar, Angel Hill ve Cop Game gibi filmlerle İtalya’ya kadar uzanmış.
Bir piramit keşfeden gruptaki arkeologlardan biri olan bir kadın, piramidin içindeki lahitten dev bir figürün çıktığını görür. Hemen diğerlerine haber verir fakat bir şey bulamazlar. Tahmin edebileceğiniz gibi gördüğü dev figür Zuma’dan başkası değildir. Manila lağımlarında gezen Zuma yeryüzüne çıktığı zamanlardan birinde kamp yapan bir çifte rastlar. Adamı hemen yılanlarıyla zehirler, Galela adlı kadına ise tecavüz ederek onu kölesi haline getirir. Galela, yavaş yavaş medeniyete doğru ilerleyen Zuma’ya kurbanlar bulup getirir. Birçok kişinin Zuma ve iki başlı yılanı tarafından öldürüldüğüne şahit oluruz; kafalar kopartılır, iç organlar çıkartılır. Cinayet sayısı arttıkça işin içine ordu girer, Galela’yı yakalayıp hapse atarlar, Zuma’yı da bir kafese kilitleyerek kurşuna dizerler. Fakat Zuma’ya kurşun işlemediği için sapasağlam ayakta durur. Bunun üzerine bir top atışı ile Zuma’yı göçük altında bırakırlar ve herkesi kurtarmış olurlar. Film burada bitti sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Bu anlattıklarım ilk yarım saat içerisinde oluyor. Tuhaf bir havada geçen filmi izlerken hakim olan türün dram mı, korku mu, komedi mi yoksa aksiyon mu olduğunu şaşırmanız olası. Bunlardan sonra Galela, Galema adlı bir kız çocuğu dünyaya getiriyor. Zuma gibi iki başlı bir yılana sahip olan Galema babası gibi vahşi değil, iyi kalplidir. Zamanla bu yılanları saçlarıyla saklayan Galema gençliğe adımını atınca Zuma uyanır ve kızını aramaya koyulur.
Hayranları tarafından seriyi beyazperdeye yüzeysel bir şekilde aktardığı için topa tutulan Zuma, aslında 60 bin dolara tekabül eden ufak bütçesiyle fena bir iş çıkarmamış. Yer yer sıkıcı olsa da (filmin süresi 40-45 dakika daha da az olabilirmiş) izlenebiliyor, hatta izlerken başka şeylerle de meşgul olunup film yine de takip edilebiliyor. Filmin kendini ciddiye alan tonu da ikinci filmde biraz daha azaltılmış, daha “campy” bir devam filmi çekilmiş. Bir süredir yeniden çevrim dedikoduları dolaşan Zuma, Pete Tombs’un Mondo Macabro kitabında ve tavsiye listesinde bulunan enteresan bir yerel çizgi roman uyarlaması. Meraklıları ise filmi bulabileceği kaynağı biliyor.
Yazan: Mert Kutay (mert@iyikotufilm.com)
dehset bir filmmis bu,acil olarak seyredilmesi gerekenler listesine ekliyorum .
Yorumunuz: