iyiköfüfilm

5
Ağu
2011

Yılmayan Şeytan (1973)

Yeşilçam kategorilerinde yayınlandı. 2 Yorum Var

Trash sinemanın en sevdiğim alt türlerinden birisi 1970’lerin Türk filmleridir. Aşırı coşku ve ciddi bir para açığıyla, incelikten uzak ve telif hakkı yasalarını takdir edilesi bir gamsızlıkla hiçe sayarak, Dünyayı Kurtaran Adam (The Man Who Saved The World [Turkish Star Wars], Şeytan (Turkish Exorcist), Tarkan ve diğer pek çok film ile bize unutulmaz anlar yaşatmıştır. James Bond ve süper kahraman filmlerini andıran gizemli bir film niteliğindeki Yılmayan Şeytan ya da The Deathless Devil günümüz eleştirilerine maruz kalan diğer bir filmdir. Ayrıca film Amerikan yapımı Mysterious Doctor Satan (1940) adlı 15 bölümlük serinin bir uyarlamasıdır.

Yılmayan Şeytan 12 bölümlük bir Amerikan dizisini konu alıyor ve bu hikâyeye belirli bir oranda bağlı kalmaya çalışıyor. Sonuçta ortaya çıkan film sıkıcı kısımları atılmış bir TV şovu gibi yayınlanıyor. Filmin her on dakikasında yaşanacak farklı bir macera ve durdurulması gereken kötü bir karakterle karşılaşılıyor; ancak bu uğraşların hiçbiri filmin sonuna kadar başroldeki kötü karakterin gerçekten yenilmesini sağlamıyor. Bu tarz filmlerde daima harcanabilir fedailer olan kötü karakterin yandaşları bile yeniliyor, tekrar canlanıyor ve bir sonraki macerada iyi adamla dövüşmeye devam ediyorlar. Ancak Yılmayan Şeytan’ın konusu hakkında konuşmak bir noktayı tamamen kaçırmamıza neden olacaktır. Film; gülünç kötü karakterler ve karşılıksız kaçırma olaylarının yaşandığı ve McGuffins teknoloji jargonuna sahip alışıldık bir çizgi roman örneği. Neredeyse bütün beyaz şapkalı şahıslar en az bir kez kaçırılıyor ve sadece beş dakika sonra kurtarılıyor. Öyle ki; artık neredeyse Dr. Şeytan’ın gizli ininin girişine neden sadece bir döner kapı koymadığını merak eder hale geliyorsunuz.

Yılmayan Şeytan’ı muhteşem yapan şey konusu değil, filmde yer alan anlaşılamaz şamatayı sağlayan enerjidir. Modern aksiyon filmlerini izlerken, çok sık olarak aksiyon sahnelerinin her türlü hissiyatı sağlaması ve çabucak sıkıcı bir hal alması için abartılı şekilde cilalanmış ve koreografisinin abartılmış olduğunu düşünürüm. Eğer siz de böyle düşünüyorsanız, bu film tam bir panzehir niteliğinde. Dövüş koreografisi çok kötü değil ve aktörler dövüşürken insanüstü bir canlı gibi görünmüyor; ancak baştan savma, ama yine de ateşli kavgalar bu sahneleri daha ilgi çekici bir hale sokuyor; çünkü gerçekten insanları izliyormuş gibi hissettiriyor. Yanlış anlamayın, film aşırı gerçekçi değil; ancak duygusal açıdan ilgi çekici ve sizi eğlendirecek kadar komik olması için gerçek insan dövüşlerine yeterince yakın. Ve Yılmayan Şeytan’da karakterler her yerde dövüşüyor. Karada, yeraltında, çatılarda, üstü açılabilen arabalar ve bir yakıt tankeri dahil olmak üzere farklı araçlarda, fabrikada, evde, uçakta, trende, aklınıza gelebilecek her yerde.

Filmdeki diğer mükemmel kısım kötü adamın “Doktor Şeytan” olarak vurgulanmasıdır. Aslında, işini seven bir adam , şimdiye kadar güldüğüm en kötü karakter, karton robot ve açılıp kapanabilir bir zindan ile tamamlanmış gizli bir barınak.. Yandaşları bile bu tip bir filme göre normalden biraz daha fazla kişilik sahibi. Ve neden DÜNYA’YA HÜKMETMEK isteyen bu deli adamı dinliyorlar? Çünkü,  onun uzaktan infilak ettirebildiği bir canlı bomba yeleği var, tabi ki bu yüzden! İşte bu Yilmayan Seytan’ı bir dizi dandik süper kahraman filmlerinizden ayrı kılar.

Filmin başında, kendisine babası olarak bildiği kişinin aslında gerçek babası olmadığı ve gerçek babasının Dr. Şeytan’ı öldüren Bakırbaş adlı bir süper kahraman olduğu söylenir.  Yumuşak huylu ikinci kişiliği Tekin olan Bakırbaş manevi babasından maskeyi alır ve bir dakika içinde odayı terk eder. Gittiğinde, içeri çirkin bir adam girer, Tekin’in manevi babasının eline şu notu bırakır, “Bu sana son uyarı. Ölüme hazır ol. -Dr. Şeytan” alevlere boğulmadan bir çırpıda okur. Tekin gelmeden önce haberci manevi babayı oracıkta bıçaklar. Bu da türünün tipik gerekliliklerini tamamlayan iyi bir filmin başka bir örneğidir. Pek çok filmde kahraman anne ve babası öldürülerek motive edilmeye çalışılır.  Bu filmde, Dr Şeytan Tekin’in babasını iki kez öldürür!

Ayrıca genelde belirtilmesi gereken bir kaç nokta var, telif hakkı göz ardı edilerek kullanılan müzik ve Pembe Panter teması gibi. Her şey gerçekten dandik, ancak beni çok eğlendiren bütün olarak her şeyin oldukça fazla enerjik olması oldu. Ve Dr. Şeytan’ın performansıyla yapılacak çok şey var. O zalim bir deli,  böyle olduğunu kabul ediyor ve şimdi mümkün olan en zalim deli adam olarak daha fazla eğleniyor. Bazen, bir sinema izleyicisinin istediği de tam da budur.

Tolga Demirtaş (tolga@iyikotufilm.com)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Facebookta paylaş Twitterda paylaş Mail ile gönder



  • Mert
    5 Ağu 2011 21:49

    bu benim en sevdiğim türk filmi olmalı…

  • m.volkangenc
    9 Ağu 2011 10:05

    filmin kareleri dahi harika,bu yaziyi okurken cuneyt arkinin bir filmi geldi aklima gecekonudu sahipleri ile kotu mutahit arasindaki bir catismaya cuneyt arkin envai cesit ozelik ile modifiye ettigi bir kamyon ile katiliyordu sonrasi malum. cesur yonetmelerimiz varmis zamaninda demekki .

  • Yorumunuz:


    İyiKötüFilm Hakkında
    İyiKötüFilm Röportajlar
    İyiKötüFilm Bağlantılar
    Extreme Haribo Giallo For Dummies Immoral Tales Kahramanlar Sinemada Korkucu Once upon in a time in Western Öteki Sinema Sinematik Ters Ninja

    İyiKötüFilm Feeds


    İyiKötüFilm
    yeni