The Ninja Squad bizi bekliyor.
Godfrey Ho’nun 80lerde Richard Harrison’ın bazen bıyıklı bazen de bıyıksız kamera görüntülerini yeniden kullanarak ve sonuç olarak tutarlı ya da mantıksal olmayan bir şey ortaya çıkacak şekilde çevirdiği yaklaşık olarak dört yüz yetmiş üç ninja filminden biri The Ninja Squad. Harrison bir erkek model olarak sürdürdüğü kariyerinin ardından Hollywood’a transfer olarak kariyerine ABD’de devam etti. Burada istediği başarıyı elde edemedikten sonra 80lerin başlarında İtalyan film endüstrisi çöküş yaşarken çok sayıda peblum, spagetti western ve trashy korku filmlerinde başrol oynayacağı İtalya’ya geçti. Harrison İtalya’dayken işlerin açık olduğu yere gitmeye karar verdi ve Asya’da tanınmış Bay Ho ile karşılaştı ve böylece tavşanlar gibi üreyen ninja filmleri başlamış oldu. Ninja Thunderbolt, bizi gerçek anlamda roller-skate üzerindeki ninjalar ile tanıştırır.
Bu ninja filmleri start aldıktan bir sene sonra Ninja Squad ortaya çıktı. Bu film temelinde bir ninja mangasını konu almaktadır ve bunu da başlarına taktıkları ve üzerlerinde büyük harflerle NINJA yazan parlak renkli bantlardan anlayabiliyoruz. Bu bantların bazılarında bir ninja fotoğrafı da görmek mümkün.
The Ninja Squad senaryosu eğer senaryo demeye içiniz el veriyorsa senaryo ‘Büyük Ninja Ustadının’ Kırmızı Ivan olarak bilinen bir ninja tarafından izinin bulunması ile Gordon’un (evet, Harrison, Gordon adında bir ninjayı canlandırmaktadır.) hain denizlerde yüzmeye başladığı bir ninja imparatorluğunu konu almaktadır. Kırmızı ninja kostümü giydiği için Ivan’ın niyetinin ciddi olduğunu söyleyebilirsiniz. Gordon ile dövüşmek istemektedir ama Gordon bu gibi işlere zaman ayıramayacak kadar havalıdır. Böylelikle Ivan Gordon onunla karşılaşmaya karar verene kadar her ay bir ninjayı öldürmeye karar verir. Bu sırada, Billy isimli ve ninjalıkta pek başarılı olmayan bir ninja kız kardeşini kurtarmak (küçük bir kızı yem olarak kullanarak!) ve annesini öldüren hainin izini bulmak zorundadır.
Sonunda Gordon çok sayıda ninjanın Ivan’ın elinde öldüğünü görmekten bıkar ve ona neden ‘Büyük Ninja Üstadı’ olduğunu göstermeye karar verir. Billy ise etrafta koşuşturur ve karşısına çıkan herkesi vurur ve başı yerel polis ile derde girer.
Bu sinematik kötü çocuk elbette Godfrey Ho tarzı iki filmin bir araya getirilmesiyle oluşturulmuştur. Burada birbirinden çok farklı iki hikaye ile karşı karşıyayız –Billy’nin bir takım Asyalı uyuşturucu satıcılarını ve bir adam kaçırmayı içeren hikayesinin ninjalar ile pek bir alakası bulunmuyor ve Gordon’un hikayesi de baştan aşağı ninjalarla ilgili ve adam kaçırma veya uyuşturucu satıcıları ile hiçbir ilişkisi yok. Neyse ki her şeyin tuhaf aksanlar kullanmakta uzman son derece eğitimli bir ekip tarafından yeniden seslendirilmesi ile her şey güzel bir şekilde yerine oturuyor (evet, burada yalan söylemiş oldum).
Hikaye hiçbir anlam ifade etmemesi nedeniyle burada bir kenara bırakılmasında fayda var, The Ninja Squad çok sayıda havada ters takla, rüzgar çanları, gösterişli kostümler, tuhaf aksanlar, kılıç dövüşleri ve ‘Unutma… ninja olarak doğduysan ninja olarak ölürsün’ gibi son derece kötü diyaloglara sahip. Gerçek anlamda bir kes ve yapıştır işi olsa da sonunda son derece iyi zaman geçirmenizi sağlıyor.
Tolga Demirtaş (tolga@iyikotufilm.com)

Yorumunuz: