The Giant Claw 50’li yıllara ait oldukça başarılı bir “kötü” film. O yıllara ait bilim kurgu filmlerinde çok sık karşımıza çıkan oyunculardan oluşan bir kastı var: Jeff Morrow (This Island Earth, Kronos), Morris Ankrum (Invaders From Mars, Earth vs. Flying Saucers) ve Mara Corday ( Tarantula, The Black Scorpion). Filmin yönetmen koltuğunda yer alan isim ise Fred F. Sears.
Bilim kurgu türü özellikle 50’li yıllarda Amerika’da çok fazla işlenmeye başlamıştır. Bu dönemde soğuk savaşın etkisiyle atom bombası filmlerinde başka gezegenlerden gelen ve dünyayı ele geçirmek isteyen uzaylılar ya da devasa boyutta canlılar boy göstermekteydi. Soğuk savaş yılları Amerika’nın yayılmacı politikası için uygun bir ortam hazırlamıştı. Bu ideolojide bilim kurgu türünü bir araç olarak kullanmıştır. Bunu da 50-60 yıllarda çekilen birçok bilim kurgu filminde hissetmek mümkün. Bu filmlerde düşmana karşı silahlı güç mutlaka kullanılmış ve Amerikan ordusunun dünyanın refahı için her zaman ileri teknoloji ürünü silahlarla donatılması gerekliliği vurgulanmıştır.
1957 yapımı bu siyah-beyaz Amerikan filminin konusu kısaca şöyle; başka bir gezegenden gelen devasa büyüklükte bir kuş insanlık için büyük bir tehlike yaratmaktadır. Radarlar tarafından görülemeyen bu kuş, uçakların ortadan kaybolmasına sebep olmakta, Washington ve New York’da şehri, binaları yıkıp geçmektedir.
The Giant Movie bir B filminde olması gereken neredeyse her şeyi içinde barındırıyor: komik bir canavar, kötü diyaloglar, bir araya getirilmiş anlamsız görüntüler ve efektler, mantıksız bir senaryo. Zaten film sinema tarihine yapılmış en kötü filmlerden biri olarak geçmiş, canavar da en kötü canavarlardan biri olarak. Canavar kuş insanları korkutmanın aksine güldürecek türden bir yaratık. Uzun boynu, kafasındaki tek tük saç telleri, dişleriyle sanki Susam Sokağı’ndaki Minik Kuş’un bir diğer eşi. Filmin başrol oyucularından Morrow bir röportajında belirttiğine göre, oyuncular film çekimi boyunca canavarın nasıl bir şey olduğunu, neye benzediğini hiç görmemişler. Ta ki filmin prömiyerine kadar. Sinema salonunda film gösterilirken, seyircinin canavar her göründüğünde gülmesi üzerine Morrow sinema salonunu terk etmiş ve kendisini bir tanıyan çıkacağı düşüncesiyle hayli utanmış.
The Giant Movie bir B filminde olması gereken neredeyse her şeyi içinde barındırıyor: komik bir canavar, kötü diyaloglar, bir araya getirilmiş anlamsız görüntüler ve efektler, mantıksız bir senaryo. Zaten film sinema tarihine yapılmış en kötü filmlerden biri olarak geçmiş, canavar da en kötü canavarlardan biri olarak. Canavar kuş insanları korkutmanın aksine güldürecek türden bir yaratık. Uzun boynu, kafasındaki tek tük saç telleri, dişleriyle sanki Susam Sokağı’ndaki Minik Kuş’un bir diğer eşi. Filmin başrol oyucularından Morrow bir röportajında belirttiğine göre, oyuncular film çekimi boyunca canavarın nasıl bir şey olduğunu, neye benzediğini hiç görmemişler. Ta ki filmin prömiyerine kadar. Sinema salonunda film gösterilirken, seyircinin canavar her göründüğünde gülmesi üzerine Morrow sinema salonunu terk etmiş ve kendisini bir tanıyan çıkacağı düşüncesiyle hayli utanmış.

Hello… Your website very beautifull mature. I love one fear . If you support , I become very happy ……com Be fastened list one place separate please…
Yorumunuz: