Sahil kasabasında yaşayan bir insan olarak kumsallarda çok vakit geçirmeme rağmen hem kumsalda gitar çalanlara hem de şu Amerikan ”Beach Party” filmlerinden hiç keyif alamamışımdır. Bu duruma rağmen işin içine Boris Karloff girince The Ghost in the Invisible Bikini (1966) tereddütsüz izledim.

Amerikan Televizyonlarına bir çok dizi çekmiş olan Don Weis tarafından filme alınan The Ghost in the Invisible bikini kesinlikle bir pazar kahvaltı kuşağı filmi. Filmde oldukça saçma sapan ve salakça esprilerle donatılmış olsa da kesinlikle eğlenceli.

Nancy Sinatra’nın da çıkış yaptığı yıllara denk gelen filmde o da yer almakta. Son Beach party filmi olan bu yapım öyle bir etki yaratmış ki bir daha kimse bu işe kalkışmamış. Görünmez bikinili hayalet rolünde ise Susan Hart yer almakta. The Slim People (1963) rol aldıktan sonra bir anda kendini Beach party furyasının içinde bulan Hart, Dr.GoldFoot and the Bikini Machine (1965)adlı yapımda da bikinili robot kızı canlandırıyor.

Bu Furyanın olmazsa olmaz ögelerinden olan Surf Rock grupları da tabi ki bu filmde de yer almakta. Sahne müziklerini Les Baxter bestelerken, Nancy Sinatra; Geronimo,Quinn O’Hara performs, Don’t Try to Fight It Baby şarkılarını seslendirirken, The Bobby Fuller Four; Swing A-Ma Thing ve Make the Music Pretty adlı parçaları seslendiriyorlar. Bu Müzikal kısımlarda ki dans sahneleri kesinlikle aklın algısından öte.

Hanna-Barbara’nın meşhur çizgi filmi Scooby-Doo’u andıran senaryosu Milyoner Hiram Stokely’i öldükten sonra mirasçılarının başına gelen macerayı konu almakta. Malikanedeki tabutunda huzur bulmaya çalışan Hiram bir gün güzel hayalet Cecily tarafından uyandırılır. Mirası için aç kurda dönen mirasçılarına bir oyun oynama konusundan hem fiker olan Hiram ve Cecily’ı Sihirli küre ile onları takibe alırlar. Mirasçılar evde topladıktan sonra filmin gidişatı bir nebze olsun House of the Haunted hill’ı andırmaya başlar. Bu esnada Myrtle Forbush’ın yiğeni Bobby ve arkadaşları da mevzuya dahil olur. Sahil çocuğu Bobby ve arkadaşlarını son partilerini kumsal yerine puslu tepede ki Stokely malikanesinde verirler. Bu yapımın bir diğer acayip yanıysa film Kumsalda geçmemesidir. Mirası evin her yerinde aramaya koyulan mirasçılar bir yandan da Cecily’nin oyunlarıyla uğraşırlar. Bunlarda yetmiyormuş gibi motorsiklet çetesiyle birlikte gezici sirk Chicken Feather manasız bir şekilde hikayeye dahil olur ve olaylar birbirine girer.

Eğlenceli bir B-film örneği olan The Ghost in the Invisble Bikini, bu furyanın aslında tümüyle özeti olup tarihin tozlu sayfalarına gömülmeden önceki son gösterimini iyi yerine getirmiş bir yapımdır.

Anıl Koç (xtrm4haribo@gmail.com)