iyiköfüfilm

12
Oca
2012

Sapık Kadın (1988)

Yeşilçam kategorilerinde yayınlandı. 3 Yorum Var

Türk sinemasının çakma filmler furyasından nasibini ziyadesiyle almış bir film olan Sapık Kadın’ı muhtemelen izlemeyen yoktur. Bu yüzden bu yazıda bu filmle ilgili bir takım isyanlarımı dile getireceğim.

Öncelikle Perihan Savaş’ın canlandırdığı Tülay isimli kadın karakteri -ki kendisi filmin adı Sapık Kadın olduğu için izleyicinin gözünde filme 1-0 yenik başlıyor- sapık değildir. Kendisi depresyondadır. Kendisine yapılanlar yüzünden depresyondadır ve en sonunda delirir. Sapıklıktan kasıt telefon sapıklığıysa o ayrı. Çünkü kadının Tarık Tarcan’ın hayat verdiği Ahmet isimli karaktere yaptığı tek kötülük geceleri telefonla arayıp uykusundan etmesidir. Bir de kızının tavşanını öldürüyordu ama ona da kılıf uydurdum, daha geleceğiz oraya.

Muhtemelen izlemeyen yoktur diye başlamıştım fakat yine de kısa bir özet geçeyim. Ahmet avukattır. Hüdaverdi’ninkilere çok benzeyen gözlüklerini takıp davalara girmektedir. Hukuk alanında parlayan bir yıldızdır. İş hayatındaki başarısı aile hayatında da sürmektedir, bir kızı ve kendisini çok seven, benim ise android olduğundan şüphelendiğim bir karısı vardır. Ahmet’in yolu gazeteci Tülay ile kesişir, karısı ve kızının kayınvalidesinin yanına gitmesini fırsat bilen Ahmet, Tülay ile orada burada sevişmeye başlar. Hevesini aldıktan sonra Tülay ile ayrılır. Tülay ise Ahmet’in peşini bırakmaktan yana değildir… (Gizemli gibi bitirdim.)

Tülay’ın yaşadıklarına bakalım. Ahmet’le sevişiyor, hatta çok yakın çekimlerde görebildiğimiz üzere öpüşürken Ahmet’in tel kadayıf misali bıyıklarının ağzına girmesine müsade ediyor. Dayak yiyor, hakarete uğruyor. Kadın sapık değil, şartlar onu öyle gösteriyor. Bir sahnede Ahmet’in kızını teyzesiymiş gibi okuldan alıyor, gezdiriyor, lunaparka götürüyor. Bir sahnede uçurumun kenarında itecek gibi oluyor ama bir şey yapmıyor çünkü Tülay’ın doğası buna müsait değil. Bunun karşılığında ise evini basan Ahmet’ten yine dayak yiyor. Ahmet burada gönlünden ne koparsa 3-5 bir bakıcı parası atsa olaylar belki daha da büyümeyecek. Filmin daha öncesinde Ahmet’in ailesi ile olan faaliyetlerini görüyoruz. Ormana gidip mangal yapıyorlar. Bu kadar. Ormana gidip mangal yapmanın sıkıcılığını bilen birisi olduğum için böyle düşünüyor olabilirim fakat Ahmet orada Tülay’a “Sağolasın, sayende kızıma benim yaşatamadığım kadar güzel bir gün yaşattın” diyeceğine kadını dövüyor, hakaretler yağdırıyor.

Bir diğer konu ise madem Ahmet böyle şahane bir insan, ailesine, yuvasına yürekten bağlı. O zaman senin karıyla kızla ne işin var be adam? Hem sadakatsiz, hem agresif, hem de zeytinyağı gibi bir karakter olan Ahmet’ten en az Tom ve Jerry’deki Jerry kadar nefret ediyorum. Hatırlarsanız Tom ve Jerry’de de alemin sevimlisi diye lanse edilen Jerry’nin ne kadar kaypak olduğu gün gibi aşikardı. Tom doğası gereği Jerry’yi kovalıyordu hatta bazen hiçbir şey yapmıyordu, ortak çalışmaları bile gerekiyordu. Ama Jerry’nin aklı fikri şerefsizlikte olduğu için Tom’un başına gelmeyen kalmıyordu.

Gelelim Tülay’ın içinde kabaran vahşeti bastıran insancıl yönüne. Dediğim gibi Tülay, Ahmet’in gereksiz ve bir o kadar da sinir bozucu kız evladını alıp gezdiriyor, kızın bir teşekkür bile etmemesi üzerine bir an uçurumdan atacak gibi oluyor. Bu sadece takdir edilmemenin, yapılan iyiliğe karşı bir teşekkürün çok görüldüğünü fark etmenin verdiği bir anlık bir öfke. Zaten ondan sonra kendine geliyor. Hayır, o salak kız da “ne arıyoruz bu uçurumun kenarında” diye sormayıp aşağı bakarak bıcır bıcır konuşuyor ya, ben olsam çoktan itmiştim. Tülay’da yine peygamber sabrı varmış.

Tavşanı öldürme sebebine gelirsek Tülay’ın evde tavşan beslemenin günah olduğu yönündeki spekülasyonlara kapıldığını düşünüyorum. Tabii filmin çekildiği yıllarda internet kullanımı pek, hatta hiç yaygın olmadığından (hatta internet olmadığından da diyebiliriz) Tülay’ın konuyu araştırma imkanının da olmadığını kolaylıkla görebiliriz. Mesela ben hemen islamiyasam forumlarından sorunun cevabına baktım, günah değilmiş. Çünkü çağımız internet çağı. Tavşanı neden doğaya salmadı da kesti diye sorarsanız, muhtemelen Ahmet ve gerizekalı ailesinin durmadan sağlıklı gibi pikniğe gidip otla beslenmesine gönlü müsaade etmedi, mideleri et görsün diye yapmış olabilir derim.

Sapık Kadın filmi ile ilgili söyleyeceklerim bundan ibaret değil. Bu konuyla ilgili çok doluyum fakat filmi tekrar izleyip hafızamı tazelemem lazım. Ama dediğim gibi Tülay sapık değil. Kendisi iyi ama çevresi kötü.

Yazan: Mert Kutay (mert@iyikotufilm.com)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Facebookta paylaş Twitterda paylaş Mail ile gönder



  • clea
    12 Oca 2012 20:02

    bu nadide filmi seyretmiş biri olarak diyebilirim ki tamamen haklısınız! ben de Tülay’ın sapık olduğunu düşünmüyorum. Ahmet ve ailesi o kadar sıkıcıydı ki, Tülay hayatlarına bir nebze de olsa heyecan getirmişti aslında ama tabii anlayana. yaşasın Tülay ve Tülay gibiler!:) bu eğlenceli yazı için teşekkürler, elinize sağlık.

  • canerfidaner
    15 Haz 2012 09:02

    Harika bir yazı olmuş! Çok teşekkürler…

  • Pınar Dokuzluoğlu
    10 Eyl 2012 17:40

    Farklı bakış açınız ve bu yazınızla artık hepimiz Tülayız! Tülay’ı ezdirmeyeceğiz.Çok keyifli bir tanıtım olmuş.Tebrikler.:D

  • Yorumunuz:


    İyiKötüFilm Hakkında
    İyiKötüFilm Röportajlar
    İyiKötüFilm Bağlantılar
    Extreme Haribo Giallo For Dummies Immoral Tales Kahramanlar Sinemada Korkucu Once upon in a time in Western Öteki Sinema Sinematik Ters Ninja

    İyiKötüFilm Feeds


    İyiKötüFilm
    yeni