iyiköfüfilm

9
Mar
2012

Morirai a mezzanotte (1986)

Giallo Korku Filmleri kategorilerinde yayınlandı. Yorum Yok

Lamberto Bava’nın 1986 yılında çektiği Morirai a mezzanotte ya da Midnight Killer, yönetmenin diğer filmleri gibi türe pek fazla katkısı olmayan ama izlendiği takdirde zevk alınacak bir film. Lamberto Bava denen adamın işi gerçekten zor, yaptığı bütün işler otomatik olarak babasıyla kıyaslanmış. Tabii ki Mario Bava ile kıyaslandığında vasat kalıyor (ki çok az kişi kalmaz). Bağımsız olarak ele alındığında ise Lamberto Bava gençliğinde babasıyla geçirdiği yıllardan çok şey öğrenmiş bir yönetmen olarak karşımıza çıkıyor. Atmosfer yaratma ve izleyiciyi diken üstünde tutma konusunda gayet başarılı, böylece uzun kovalamaca sahneleri bazı giallo veya slasher filmlerinde olduğu gibi uyku getiren veya izleyiciye kötü anlamda eziyet eden türden değil. Midnight Killer’ın güzelliğine etkisi olan isimlerden bir diğeri ise filmin müziklerini hazırlayan Claudio Simonetti. Simonetti’yi özellikle Dario Argento filmlerindeki müzikal katkılarından hatırlayabilirsiniz, kendisi Goblin grubunda da klavye çalıyormuş. Midnight Killer’da ise zaten müzikler gayet dikkat çekici. Filmin senaryosu ise Lamberto Bava ve Dardano Sacchetti’ye ait. Sacchetti’nin daha önce çalıştığı senaryolar arasında Zombi, Manhattan Baby ve New York Ripper gibi Lucio Fulci filmleri ile kült haline gelmiş Bronx Warriors, Blastfighter, Cut and Run gibi aksiyon filmleri var.

Yönetmenin bu filmden üç sene önce çektiği A Blade in the Dark’la kıyaslandığında üç sene içerisinde giallo tarzında büyük bir yol kat ettiğini görmek mümkün. A Blade in the Dark’ın aslında televizyona yönelik dört bölümlük bir dizi projesi olduğunu fakat barındırdığı şiddetten dolayı reddedildiğini ve boşa gitmesin diye sinemaya çok düşük bir bütçe ile uyarlandığını da göz önünde bulundurmak lazım. Midnight Killer da aynı şekilde televizyon için çekilmiş bir film. Her ne kadar kablolu yayın için çekilmiş olsa da diğer giallolardaki çıplaklığı ve kanı beklemeyin. Katil buz kıracağı ve mikser gibi mutfak eşyalarını kullanmayı sevse de Lamberto Bava bu eşyaların kullanım şeklini genellikle izleyicinin hayal gücüne bırakmış.  Çıplaklık ise neredeyse hiç yok. Yine de Midnight Killer, A Blade in the Dark’ın düştüğü hatalara pek düşmüyor. Bunlardan en öne çıkanı filmin süresi; A Blade in the Dark neredeyse iki saate yakın süresinin yarısını boş geçiren bir filmdi. Midnight Ripper ise 85 dakikalık süresi ile buna izin vermiyor, sürekli hareket ile izleyiciyi sıkmıyor. A Blade in the Dark’ın İngilizce dublajlı bir şekilde izleyici karşısına çıkması da ayrı bir falsoydu çünkü filmin dublajı vasatın altındaydı ve komik diyaloglar barındırıyordu. Midnight Ripper’da ise diyaloglarda pek saçmalığa rastlamadım. Yalnız her iki filmde de katilin kim olduğunu önceden bilmek gayet mümkün.

Filmde yine yönetmenin diğer filmlerinde olduğu gibi Alfred Hitchcock ve Dario Argento’dan esinlenmeler görmek mümkün. Film, Hitchcock’un Frenzy filmine benzer bir şekilde açılıyor; karısıyla kavga eden bir adam karısını yalnız bırakıp dışarı çıkıyor. Peşinden bir katil gelip kadını öldürüyor, adam suçunu ispat edemiyor. Frenzy’de bu olay filmin tümüne yayılan bir örgüyle sunulsa da Midnight Killer bundan yan karakterler ve kanlı cinayetlerle uzaklaşıp bambaşka bir film haline geliyor. Midnight Killer’daki katil zannedilen Nicola bir polis. Olayı araştıran dedektif Pierro katilin Nicola olduğundan eminken Nicola’nın arkadaşı olan Anna bambaşka bir tezi savunmaktadır: Katil yıllar önce bir yangında ölen (veya öldüğü sanılan) ve Gece Katili diye bilinerek filme ismini veren seri katilden başkası değildir. Başta kimse Anna’ya inanmazken (aralarında izleyici olarak bizim de yer aldığımız) görgü tanıklarıyla beraber yavaş yavaş Gece Katili’nin geri döndüğü fikri filme işlemeye başlar.

Filmde bariz Argento göndermeleri var; ilk göze çarpanlar Tenebre ve Bird with Crystal Plummage. Filmdeki sıkıntı ise sonunun şaşırtmak için çok zorlamış olması. Söylediğim gibi tahmin edilemeyecek bir son da değil. Bu arada, filmin bendeki kopyasında ismi Midnight Ripper olarak geçiyordu. Lamberto Bava’nın ismi ise John Old Jr. olarak değiştirilmiş, nedenini bilmiyorum. Filmin bir diğer ilginç yanı ise ismi Midnight Ripper olmasına rağmen genellikle cinayetlerin gündüz vakti işleniyor olması.

Midnight Killer giallo türüne yeni bir soluk getirmiyor. Hatta özellikle son yarım saatinde giallo havasından çıkıp The House on Sorority Row ya da Black Christmas gibi slasher filmlerine benzer bir hale geliyor. Ama sadece türün hayranları değil, ucundan kenarından bilenlere bile keyifli bir seyirlik olabilecek bir film.

Yazan: Mert Kutay – mert@iyikotufilm.com

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Facebookta paylaş Twitterda paylaş Mail ile gönder



  1. Henüz yorum yapılmamış.

Yorumunuz:


İyiKötüFilm Hakkında
İyiKötüFilm Röportajlar
İyiKötüFilm Bağlantılar
Extreme Haribo Giallo For Dummies Immoral Tales Kahramanlar Sinemada Korkucu Once upon in a time in Western Öteki Sinema Sinematik Ters Ninja

İyiKötüFilm Feeds


İyiKötüFilm
yeni