Japon yönetmen Tetsuji Takechi’nin 1964 yapımı ilk büyük bütçeli Pinku filmi. 1964’te Tokyo Olimpiyatları sırasında gösterime giren ve 2. Dünya Savaşı’ndan hüsranla çıkan Japonya’yı Batılılara rezil edeceği gerekçesiyle tepki toplayan sado-mazoşist temalı bir film Hakajitsumu. Ardından ertesi yıl yalnızca silah taşıdığında ereksiyon olabilen bir Japon’un bir Amerikan askerini öldürmesini anlatan Kuroi Yuki yetkililer için bardağı taşıran son damla oldu ve bu film de yasaklanarak yönetmeni Tetsuji Takechi tutuklandı. (Fakat daha sonra beraat edecektir.)
Takechi, Koji Wakamatsu ve Satoru Kobayashi gibi dönemin düşük bütçeli erotik filmlerinin ünlü yönetmenlerindendir. Hakujitsumu, konu olarak bir diş hekiminin bekleme odasında geçen kısa bir hikâyedir. Hikâye 1926 yılında Junichiro Tanizaki tarafından yazılmış ve Chuo Koron adlı bir dergide yayınlanmıştır. Daisan şirketi hikayeyi farklı şekilde ele alması için Takechi ile anlaşır. Filmin Amerika’daki distribütörü ve aynı zamanda kötü ünlü cult film The Brain that Wouldn’t die filminin de yönetmeni Joseph Green filmin Amerika’daki sürümüne bazı ek sahneler koymuştur.
Cheiko güzel bir bayandır. Kurahashi ile birlikte dişçinin bekleme odasında beklemektedirler. İkisi beraber operasyon odasına çağırılırlar. Cheiko dişçiden rahatsız olmaktadır. Bu sırada Kurahashi’ye operasyon öncesi iğne yaparlar o sırada dişçi ve hemşireyi Cheiko’ya vampirik bir saldırıda bulunurlarken görürüz. Bundan sonra film Kurahashi’nin karmaşık rüyaları üzerine resmedilir. Cheiko ile ilgili mazoşist fantezilerdir bunlar. Kurahashi filmde kendini kahraman bir sapık olarak görüyor.
Takechi, seyircinin filmi izlerken Kurahashi’nin yaptıklarından çok Cheiko’ya nasıl yardım edebileceğini düşünmesini istiyor.
Filmde teknik olarak dikkatin çekilmek istendiği önemli bir sahne renkli çekilmiş.(Dönemin avangart yönetmenlerinin sıkça başvurduğu bir yöntem.)
Dikkat Spoiler! : Filmin sonu oldukça ilginç. Kamera bir anda Kurahashi’nin hayalinden çıkıp Cheiko’nun boynundaki ısırık izini gösteriyor. Cheiko seyirciye gülümsüyor ve arabasıyla uzaklaşıyor. Bundan sonra seyircinin kafasındaki soru şu oluyor. Acaba gördüklerimiz Cheiko’nun hayallerimiydi?
Filmi Koji Wakamatsu Pinku filmleri kadar başarılı bulmamakla birlikte işlediği psiko-seksüel ve ilginç konusuyla izlenmeyi hak ediyor.
Öteki Sinema‘da yazdığım kendi yazımdır.
Bu güzel yazı için teşekkürler. Yalnız şöyle ufak bir not düşmek isterim: Burada yer alan afiş 1964 tarihli filme değil, Takechi’nin 1981 tarihli ve başrolde Kyoko Aizome’nin oynadığı aynı adlı uyarlamasına ait. 1981 versiyonunun “iddialı” sahnelerine rağmen (sansürsüz halini Hollanda kaynaklı bir videodan seyretmiştim) 1964 versiyonunun çok gerisinde olduğunu da ifade etmeliyim.
uyarı için çok teşekkürler. afişi orjinaliyle değiştirdim.
Yorumunuz: