iyiköfüfilm

6
Şub
2014

Faces of Death Serisi

İstismar Filmleri kategorilerinde yayınlandı. Yorum Yok

faces_of_death

Mondo filmlerin varoluş nedeni insanoğlunun aklının doğal olarak seks ve ölümün tuhaf yönleriyle meşgul olmasıdır. Faces of Death işte böylesi bir eğitimdir; konusu, seks ve şiddetin ve daha da fazlasının estetik açıdan incelenmesinde birçoklarından daha tutucudur…

Bir cenaze merasimi hakkındaki tekrarlayan rüya aklından çıkmayan Dr. Francis B. Gröss (anlatıcı ve sıra dışı patalog, diğer bir deyişle o gözlüklerle görebiliyor olması bir mucize) “anlam verme saplantısı” ile yaşamını sürdürmektedir -onu Dünya’nın çeşitli yerlerine götüren bir yolculuğa çıkaracak üç filmlik yeni ölümleri araştırma görevinin başlangıcını belirleyen bir rüya; görevi otopsi, mezbaha, suikast ve trafik kazası videoları toplamak.

Faces of Death’in açılışında Gröss bizlere “Kendinizi yolculuğa hazırlayın” diyerek karşılar, “her adımında kendi gerçekliğinizi daha iyi anlamanızı sağlayabilecek bir dünyaya yolculuk.” Mezbahalardan çıkarılacak bir anlam mı? belki de. Yol kenarındaki bir kazaya giden bir yolculuk mu? belki de. Hazır olun – Faces of Death gerçekten de sinirlere dokunur. Sansürsüz yaklaşımı bazen gerçekten şoke edici ve mide bulandırıcıdır. (Elbette sansürsüz şiddet – cinsel organların dahil olduğu bölümler rahatsız edici kısımların üzerine damlamış bir mürekkep lekesi gibidir- ve eğer varsa, tersine dönmüş bir mantık.) En mide bulandırıcı bölümler için: bir restoranda maymun parçalama ve beyin yeme sahnesi; büyükbaş hayvanların dini usullerle kesim yöntemi; fok avcılığı; ölüm sonrası prosedürler.

Gröss’ün hipotezi, ‘anlayışı’ ve dini yaklaşımının hissedildiği bu film aslında olduğundan biraz daha fazlası olduğu izlenimi verebilir ama bu bir mondo film -şok edici bir belgesel- ve böyleleri dış görünüşlerinden başka bir şey ile karıştırılmamalıdır: sapkın, nihilist eğlence. Yaratıcılığın dibine vurularak adlandırılan devam filmlerinin aksine Faces of Death rahatlıkla bu türe ait filmlerin en iyisidir; “gerçek” ve “kurgusal” görüntüler doğru oranda harmanlanmıştır ve hatta üçte ikisinden sonra sıkıcı hale bile gelir..!

Faces of Death’in İngiltere sürümünde bazı sahnelerin eksik olduğunu belirtmekte fayda var. Bunlar arasında, elektrikli sandalyede infaz; San Franciscolu yamyam tarikatına ait görüntüler; yanan kişilere -yobazlar ve diğerleri- ait (çok sayıda) görüntü sayılabileceklerin bir bölümüdür. ‘Kayıp’ sahnelerin, dokunulmadan bırakılmış sahnelerden daha güçlü olduğu düşünülecek olursa İngiliz dağıtımcının Faces of Death’i orijinal süresi olan 105 dakikadan daha kabul edilebilir/makul 70 dakikaya düşürmeye karar verdiği görülmektedir.

Ve eğer Faces of Death’in size devam filmleri vaad ettiğini düşündüyseniz -ki etmemiştir- o zaman bir değil iki tane devam filmi olduğunu duyduğunuza şaşırmamalısınız. Para için daha fazla kadavra silsilesi (devam filmleri İngiltere piyasasında yer bulmamıştır). Devam filmi fikrinin kendisi orijinal filmin vermeye çalıştığı sahte samimiyet hissiyle dalga geçmektedir: Faces of Death II ve Faces of Death III, seleflerinin ele aldığı ölümle ilgili aşırılıkların üzerine odaklanmak için sadece bir bahanedir ve her ne kadar aynı konu ele alınmış olsa da part II ve part III iki farklı filmdir. Faces of Death II bunlar arasında daha zayıf olanıdır.

Faces of Death kendi sınırlarını anlama özelliğine sahipken “ölümü” bir eğlencelik olarak ortaya koymasındaki açıklık ve aynı zamanda bunu içtenlikle sunmuş olması Faces of Death II’nin ucuz bir üçkağıt olarak görülmesine neden olmaktadır; yorucu ve kendini beğenmiş. İlk film bir izleyici kitlesine hitap etmiştir, part II bu kitlenin üzerinden para kazanmıştır ve bizlere uçak kazaları ve raydan çıkmış trenler sunmuştur ama bu sefer uzun haber bülteni görüntüleriyle -her ne kadar “orijinale benzerlik” çoğunlukla sanatsal açıdan vasat olsa da sanatla alakası olmayan bir şeyi öyleymiş gibi göstermeye çalışmaktan çok daha iyidir. Örneğin, Faces of Death II’nin herkesin aşina olduğu Vietnam Savaşı ve napalm bombasından yaralanmış kurbanların arşiv görüntülerine yer vermesini ele alalım, içeriğinden ziyade burada kullanılmış olması daha şoke edici; bu artık ölüm vadisine yapılan bir yolculuk değil, sadece ölüme şöyle bir bakış atmak halini almıştır – bu defa önemli olan şey mevcut grafik görüntülerdir. Canlandırma yok. “Şimdi izleyeceklerinizin hepsi gerçek” gibi bir saçmalık yok. Faces of Death ” mondonun yazılı olmayan kuralını yıkmaktadır: Aptal Görünmemelisin.

Her şeye rağmen kazanç getirmiş olması (İnsanlar kız/erkek arkadaşlarıyla sinemaya mondo filmleri izlemek için mi gider? En korkunç sahnelerde bile birbirlerine mi dokunurlar?), çok geçmeden seriye başka bir üyenin eklenmesiyle taçlandırıldı. Gerçi bu sefer bir “F.O.D. Prodüksiyon Sunar” olmuştur…Ve Faces of Death III ile birlikte sevgili Doktorumuz da geri döner: “Sizleri yeni bir yolculuğa davet etmek istiyorum…” Kulağa o kadar da umut verici gelmiyor değil mi? Daha fazla uçak kazası ve trafik kazası bir kez daha üçünüc ü Ölüm için demir alıyor: “İnsanlar araba kullandıkları sürece öleceklerdir ” – Gröss intikam için geri dönmüştür. Kulağa hiç umut verici gelmiyor değil mi? Evet. Ancak bu ilham verici açılışın ardından Faces of Death III birden vites değiştiriyor. Tam da part II’nin tekrarını izleyeceğimizi düşünürken III haber bülteni görüntülerini verir…o kadar ki neredeyse bir önceki filmin bir parodisidir: Faces of Death II jeneriğe yer vermeksizin neredeyse tamamen ‘canlandırmalardan’ oluşmaktadır “Bazı sahneler betimleme amacıyla yeniden oluşturulmuştur…”. Polis adam öldürmeye teşebbüs etmiş bir manyağı kovalar-sahte! Sualtı fotoğrafçısı ekibinin köpek balığı saldırısına uğradığını görürsünüz-sahte! Çıngıraklı yılanlar bir tesisatçıya saldırır. Bir adam atlayarak intihar eder. Bir suikastçı hedefini temizler. Sahte. Sahte.

Sahte Ötesi! Nehir polisinin bir grup uyuşturucu kaçakçısını takibine tanık olun (uzun bir takip, bunun part III olduğunu anlarsınız) – bir face of death mi? Hayır, ama kaçakçılardan biri takip sırasında vurulup öldürülür. Kafanızda canlandırabildiniz mi? Part I ve II zaten bu olguya karşı geniş bakış açısını tüketmişti, bu nedenle III bu olguyu kişiselleştirmek gibi mantıklı bir adım atar. III bir dizi birbirinden ayrı olaydan meydana gelmektedir: Gröss mezarlık bekçisi olmak üzere (zaten hiçbir zaman gerçek bir patalog olmamıştır ama kesinlikle bir Michael Carr’dır) gerçek yaşam dramları. Ve bu hızla giderse seri sonsuza kadar devam edebilir…(Faces of Near Death?)

Genel anlamda mondo türünün tipik özelliklerine sahip olan Faces of Death serisi değişken bir ürün olduğunu kanıtlamıştır. Öyle ki World of Death’ten USA Death’e kadar çeşitlilik göstermesi mondo planlamasından ziyade dikkatsiz içerik seçimine atfedilebilir. Eğer bir “anlam verme saplantısı” var olmuş olsa dahi bu zaten bir sonraki ürün için duyulan isteğin gölgesinde kalmıştır. Faces of Death eğlenceli bir macera için orijinal bir teşebbüs iken part III, karaktersiz part II’nin bir telafisi olmaktan öteye gidememektedir.

faces-of-death

Tolga Demirtaş (tolga@iyikotufilm.com)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Facebookta paylaş Twitterda paylaş Mail ile gönder



  1. Henüz yorum yapılmamış.

Yorumunuz:


İyiKötüFilm Hakkında
İyiKötüFilm Röportajlar
İyiKötüFilm Bağlantılar
Extreme Haribo Giallo For Dummies Immoral Tales Kahramanlar Sinemada Korkucu Once upon in a time in Western Öteki Sinema Sinematik Ters Ninja

İyiKötüFilm Feeds


İyiKötüFilm
yeni