iyiköfüfilm

27
Nis
2012

“Korku” Nedir?

Kavram-Kuram-Fenomen kategorilerinde yayınlandı.


Dracula (1931) 

Macar oyuncu Bela Lugosi popüler kültürün en ünlü canavarını başarıyla canlandırmıştı.

Korku gerçekliktir. Tasavvurdur. Önünüzde bıçağını kaldırmış bir şekilde bekleyen katille yüzleşmeniz gerektiği gerçeğidir. Yerdeki ölü eşinizdir. Aynadan sarkan et parçasıdır ve ileriden bir kamyonun hızla geldiğini gördüğünüz sokağa topunun peşinden fırlayan çocuktur. Kulağınızın içinden çıkan böcektir. Güç sahibi Nazi’lerdir.

“Korku” ve “dehşet” arasındaki fark nedir? Korku sonradan gelendir. Dehşet ise şüphedir, endişedir. Korkunç bir şey olacağına dair endişelenirsiniz. “O ses neydi?”, “Bebeğim nerede?”, “Erkek arkadaşım?”, “Bu kaşıntı da neyin nesi?”, “Peki ya bu şişkinlik?” Bütün bunlar sizi korkutur. Panik başlar, dehşete düşersiniz. Dehşet kapının arkasındaki şeydir, acının vaadidir. Korku ise düşündüğünüzün gerçeğe dönüşmesidir. Vaadin yerine getirilmesidir.

Sanat ve eğlence olarak korku en başından beri vardı. Aslanların, kaplanların ve ayıların görüldüğü mağara resimlerinden beri. İsa’nın son günleri bir korku hikayesi değil de nedir? Bir kıyım, adaletsizlik, vahşet ve öbür dünya hikayesi değil de nedir? İncil, Kuran, eski Çin ve Japon yazıtları; hepsinde korkutucu ve ruhsal faktörler bulunmaktadır. İnsanoğlunun acı verici sonları ve en kötü korkuları açıkça anlatılmaktadır. Hepsi de son derece gerçek ve kaçınılmaz olan sonumuzun köşe başında bizi beklediğini hatırlatmaktadır. (daha&helliip;)


6
Nis
2011

All the Colors of the Dark (1972)

Giallo kategorilerinde yayınlandı.

İşgüzar İtalyan istismar film yönetmenlerinin, birçok iyi yapımların rip-offlarını yaptığını biliyoruz. Roman Polanski’nin 1968 yapımı filmi Rosemary’s Baby de yönetmen Sergio Martino’ya bu filminde ilham kaynağı olmuş.  Fakat All The Colors of the Dark’da olaylar bir giallo altyapısında gerçekleşiyor ve yönetmen de ustalığını konuşturarak çok başarılı bir iş çıkarıyor. Filmin saykodelik rüya sahnesi ile olan açılışı, giallonun tüm unsurlarının ustaca filme yerleştirilmesi ve tabii ki güzel oyuncu Edwige Fenech’in varlığı filmi sadece bir rip-off olarak değil özgün bir sinema filmi olarak sunuyor.

All the Colors of the Dark (Tutti i Colori del Buio) belki de yönetmen Sergio Martino’nun en ilginç filmlerinden birisi. Geleneksel anlamda bir giallo değil, nev-i şahsına münhasır bir film. Senaryo ile giallo unsurların bir araya gelmesi ile sıra dışı bir film çıkmış ortaya. Tabi bunda yönetmen Sergio Martino’nun yanı sıra senarist Ernesto Gastaldi, filmin müziklerini yapan Bruno Nicolai ve oyuncuların büyük payı var. Giallo’nun “Altın Çifti” olarak tanımlanan Edwige Fenech ve George Hilton başrollerde. Bu iki oyuncu dışında filmde Nieves Navarro (ya da bilinen bir diğer ismi ile Susan Scott) ve korku ve istismar sineması izleyicisinin Bava’nın Planet of the Vampires, Martino’nun Your Vice is a Locked Room and Only I have the Key, Umberto Lenzi’nin Man From Deep River ve bunun gibi daha birçok filmden hatırlayacağı Sırp asıllı İtalyan oyuncu Ivan Rassimov yer alıyor. (daha&helliip;)


snuffpaperHayatın her alanında olduğu gibi şehir efsaneleri sinemada da varolmuştur. Snuff filmler, son zamanlarda sıkça duyduğumuz, bazı filmlere de konu olan ama varlığı kanıtlanamamış adeta bir şehir efsanesine dönüşmüş ya da dönüştürülmüştür. Aslında bakacak olursak bu filmlerin çıkış kaynağının korku filmleri olduğunu söylemek mümkün. Bazı yönetmenler filmlerinin gişede iyi iş yapması için filmlerinin gerçek bir olaydan esinlendiğini belirtmiş ve filme gerçeklik katmak istemişlerdir. Bunun ilk örneklerinden biri ise Texas Chain Saw Massacre filmidir. Bu düşük bütçeli film gerçek bir hikâyeye dayandığını ima etmiş ve büyük bir başarı elde etmiştir. Bunun yanı sıra bir çok korku filmi izleyicisi hala Le Jorobado de la Morgue, Buio Omega, ve Der Todesking gibi filmlerde gerçek cesetler kullanıldığını düşünmektedir.

Snuff filmler birçok filme direkt ya da dolaylı yoldan esin kaynağı olmuştur. Yakın tarihten iki filmi buna örnek verebiliriz; ilki Alejandro Amenábar’ın yönetmenliğini yaptığı 1996 yapımı Tesis, diğeri ise Joel Schumacher’in yönetmenliğini yaptığı ve ünlü oyuncu Nicolas Cage’in başrolünde oynadığı 1999 yapımı 8MM filmidir. İki filmde de ana karakter bir şekilde bu filmlere ulaşıp daha sonra yine bu filmlerin peşine düşmektedir.

Snuff filmleri aslında şöyle tanımlayabiliriz; Özel efekt yardımı olmadan gerçek ölüm görüntüleri içeren, tecavüze uğrayan ya da katledilen insanların yer aldığı filmlerdir. Ayrıca bu filmlerde işlenen cinayetlerin ya da tecavüzün bizzat filmin el altından satılması için yapılması/işlenmesi gerekmektedir. Bu filmler doğal olarak yasal olmamakla birlikte şuana kadar varlığı kanıtlanamamıştır. (daha&helliip;)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

İyiKötüFilm Hakkında
İyiKötüFilm Röportajlar
İyiKötüFilm Bağlantılar
Extreme Haribo Giallo For Dummies Immoral Tales Kahramanlar Sinemada Korkucu Once upon in a time in Western Öteki Sinema Sinematik Ters Ninja

İyiKötüFilm Feeds


İyiKötüFilm
yeni