iyiköfüfilm

12
Mar
2013

La Cabina (1972)

Korku Filmleri kategorilerinde yayınlandı.

la_cabina1Akdeniz üniversitesi Sinema Topluluğu’nun bu yıl 3.sünü düzenledikleri Kısa Film Günleri’nde İyi “Kötü Film” olarak bizim seçtiğimiz kısa da La Cabina idi. La Cabina TV için yapılmış, İspanyol yapımı bir korku filmi. 35 dakikalık süresiyle kısmen uzun bir kısa olan La Cabina, filmin sonuna kadar izleyicinin ilgisini üzerinde tutmayı başarıyor ve kesinlikle hiç sıkmıyor. Filmin bitiminde filmi izleyen üniversiteli toplulukla yaptığımız kritiklerden de bunu rahatlıkla anladık.

La Cabina’nın Türkçe kelime anlamı “telefon kulübesi” ve film bir telefon kulübesinde geçiyor.  Filmin açılış sahnesinde bir kamyonetin arkasında getirilen bir telefon kulübesinin, parkın orta yerine getirilmesi ve oraya yerleştirilmesini izliyoruz. Oğlunu okula götüren bir baba görüntüye giriyor ve bu baba oğul parkın ortasına yerleştirilen bu kulübenin farkına varıyorlar. Her ne kadar çocuğun daha fazla ilgisini çekse de, oğlunu okula bırakıp geri dönerken kulübenin kapısını açık gören baba içeri girip telefonu kullanmak istiyor. İçeri girdikten hemen sonra kapının yavaşça kapanmasıyla adam içeride kilitli kalıyor.

La Cabina sadelik üzerine kurgulanmış bir film. Yönetmen, telefon kulübesine hapsolmuş bir adamın gerçeküstü hikayesini kara komedi gibi başlayıp kabusla sonlanan bir anlatımla beyazperdeye yansıtıyor. 2002 yılında izlediğimiz, yönetmenliğini Joel Schumacher’in yaptığı Phone Booth’un aslında çok da yeni bir fikir olmadığını ve bu filmden de esinlenmiş olabileceğini düşünmemek elde değil.

Tekrar La Cabina’ya dönecek olursak, film içerdiği zengin metaforlarla kalabalık içindeki yalnızlık ve yabancılaşma gibi kavramları ele alıyor. Kulübeye hapsolmuş adamın yaşadığı korku, umutsuzluk ve panik anlarını harika bir sinematografiyle izliyoruz. (daha&helliip;)


5
Ağu
2012

Hausu (1977)

B-Film Korku Filmleri kategorilerinde yayınlandı.

Deneysel filmlerle başlayıp, deneysel kavramında yer almayan, aslında yine deneysel bir iş gerçekleştirdiği filmi “Hausu”, Nobuhiko Obayashi’nin bilinen işlerinden. Bunun yanında, 1988 yapımı “Ijin-tachi to no natsu/The Discarnates/Summer Among The Zombies” in de yönetmeni aynı zamanda. Ustanın “The Discarnates” ile benzer tatta olan soft kalan işleri, pink olabilecekken o türe yanaşmaktan itinayla kaçan ustanın aynı zamanda 1983 yılında yaptığı sci-fi işi olan “Toki o kakeru shôjo/The Little Girl Who Conquered Time” ile de benzerlik gösteriyor. “Huzursuz ruh sendromu” ve bunun Japon düşünce tarzı ile ilişkisi dehşetengiz biçimde yer tutarken, usta yönetmen Nobuhiko Obayashi’nin deneysel filmleriyle sinema dünyasına girişinin tarihi 1960 zamanları. 

Annesi öleli sekiz yıl olan Angel(Kimiko Ikegami), tatilini babasıyla birlikte geçirme planları -son anda ortaya çıkan,babasının artık mutlu bir yuva kurup hayatına devam etme endişesiyle- cici anne potansiyeline sahip Bayan Ema ile tanıştırılmasıyla suya düşer. Bunun üzerine büyük hayal kırıklığı yaşatan babasıyla(Saho Sasazawa) üvey annesini(Haruko Wanibuchi) yalnız bırakarak Karuizawa’ya gelmeyi reddeden Angel; uzun zamandır görmediği teyzesine(Yoko Minamida) haber vererek(eski filmlerin yankılı mektuplarıyla) gelmek istediğini belirtir. Bu arada okuldaki arkadaşları, Angel’ın kendileriyle gelememesine üzülürken; öğretmenleri Bay Togo(Kiyohiko Ozaki) rehberliğinde gitmeyi planladıkları kamp gezisinin iptal olmasıyla birlikte Angel’ın da davetiyle teyzesinin köşküne gitme kararı alırlar. Tatillerini hep birlikte çoşkuyla geçirme hayali kuran yedi kız ve yolculuk boyunca yanlarında olamayacak ancak daha sonra onlara katılabilecek olan Bay Togo ile teyzenin evine varmadan, Angel ile teyzesinin en son on yıl önce görüştüğünü öğrendikten sonra araya sıkıştırılan “yaşlı bir kedi ön patisiyle bir kapıyı açabilir; ama onu sadece bir cadının kedisi kapatabilir…” şeklinde verilen alt metinle olaylar gelişir. (daha&helliip;)


3
Tem
2012

Night Train to Mundo Fine (1966)

B-Film kategorilerinde yayınlandı.

An itibariyle IMDB en kötü 100 film sıralamasında 5. sırada yer alan Night Train to Mundo Fine, 1966 Amerika yapımı bir dram filmi. Film aynı zamanda Red Zone Cuba ismiyle de biliniyor. Coleman Francis filmin hem yönetmeni, hem de senaristi, yapımcısı ve başrol oyuncusu. Francis’in Night Train to Mundo Fine dışında sadece 2 yönetmenlik çalışması daha bulunuyor. The Skydivers (1963) ve The Beast of Yucca Flats (1961) de IMDB Bottom listesinde 9 ve 23. sıralardan kendilerine yer bulmuşlar.

Griffin (Coleman Francis) hapisten kaçmış bir mahkumdur. Kendisi gibi eski mahkum olan Cook (Harold Saunders) ve Landis (Anthony Cardoza) ile Fidel Castro rejimini yıkmak üzere ABD desteğine sahip sürgün Kübalıların yaptığı Bay of Pigs (1961 yılında gerçekleşmiş ve başarısızlıkla sonuçlanmış bir çıkartma )çıkartmasına dahil olurlar. Fakat vaat edilen parayı alamayınca kaçmaya yeltenirler ama yakayı ele verirler ve Küba’yı işgal eden grupta olmaya zorlanırlar. Bir süre sonra tekrar yakalanan üçlü bu kez komünist Kübalıların eline düşer. Buradan da kaçmayı başarırlar. Tekrar Amerika’ya dönüşleri ve maceralarının konu edildiği film 30000$ gibi oldukça düşük bir bütçeyle çekilmiş.

1994 yılında, 1988 ve 1999 yılları arasında Amerika’da gösterilmiş ve kült haline gelmiş TV komedi serisi Mystery Science Theater 3000’in bir bölümünde gösterilerek, tekrar hatırlanan film yönetmen Coleman Francis’in son yönetmenlik çalışması ve tek başrol performansı. Çoğu kişi için kötü film denince akla gelen Ed Wood ile yarışır seviyede filmlere imza atmış yönetmen, yönetmenliğini yaptığı üç filminin de Mystery Science Theater 3000’de gösterilmesinden sonra sinema tarihinde kaybolup gitmek yerine kült mertebesine erişmeyi başarmış. (daha&helliip;)


2
Oca
2012

Karaoke Terror (2003)

Korku Filmleri kategorilerinde yayınlandı.

Karaoke Terror, Japon sinemasının sosyolojik eleştiri yapan filmlerinden biri. Aynı zamanda herkese göre olmayan ağır bir kara mizah ile yoğrulmuş. Yalnız filmin adına veya IMDB’de korku türü altında listelenmiş olmasına bakarsanız aradığınızı bulamamanız mümkün. Filmin uyarlandığı  Showa kayo daizenshu adlı kitabın yazarı Ryû Murakami aslında bildik bir isim. Daha önce Takashi Miike’nin yönettiği bir film olan Audition da yazarın romanından uyarlanmış. Tabii bu  filmde Takashi Miike’nin hastalıklı zihninin etkisi de büyük olduğundan Karaoke Terror, Audition ile kıyaslanamayacak bir film. Durağanlık açısından Audition ile benzeşse de Audition kadar boğucu ve rahatsız edici de değil.

Film, iki grubun çatışmasını anlatıyor. Gruplardan biri yirmili yaşlarda, nasıl arkadaş olduklarını bile hatırlamayan ve hepsi de testosteron yüklü gençlerden oluşuyor. Diğer grup ise orta yaşlarda, eşlerinden boşanmış olan ve hepsinin de ismi Midori olan bir grup kadından ibaret. Bu iki grubun tek ortak özelliği Showa döneminin şarkılarına ilgi duymaları. Zaten filmin uyarlandığı kitabın ismi Showa Şarkıları Koleksiyonu gibi bir anlama geliyor. Parçalara bölünmüş olan filmin her bölümüne bir şarkı ismi verilmiş ve her bölümde de bölüme ismini veren şarkı söyleniyor. Filmin müzikal yapısını oluşturan olay bu.

(daha&helliip;)


22
Kas
2011

Perversion Story (1969)

Giallo kategorilerinde yayınlandı.

Lucio Fulci’nin yönetmenliğini yaptığı 1969 yapımı filmin başrollerinde Jean Sorrel, Marisa Mell ve Elsa Martinelli yer alıyor. Yönetmenin Amerika’da çektiği film gizem ve gerilimin iç içe olduğu bazı anlarda izleyicide giallo tadı bırakan bir hikayeyi konu alıyor. Fakat gialloların tipik özelliği olan seri cinayetler üzerine yoğunlaşan bir film değil.

Film yukarıda da bahsettiğim gibi zaman zaman giallo tadı verse de ve bazı kişilerce bu sınıfın içine sokulsa da aslında Hitchcock sinemasına çok yakın. Özellikle Hitchcock’un ünlü filmi Vertigo ile benzerlikler yakalanabilir. Bunda tabi ki filmin lokasyon olarak San Francisco’da geçmesi ve ana fikrin benzerliğinin etkisi büyük. Fakat Fulci’nin kendine özgü tarzı ile birlikte.

San Francicso’lu ünlü ve çapkın doktor George Dumurrier (Jean Sorrel) evlidir fakat aynı zamanda bir sevgilisi vardır. Astım hastası olan karısı ölür ve polis kadının zehirlendiğini belirler. Doktor karısının ölümüyle sigortadan aldığı 2 milyon $ sonrasında polis tarafından karısının ölümünden sorumlu tutulur. Bir gün sevgilisiyle gittiği bir striptiz kulübünde dans eden kadın karısına ikizi kadar benzemektedir. Sadece sarı saçlısıdır. Hatta kadının evine gittiğinde onun da karısıyla aynı ilaçları kullandığını görür. Bundan sonra izleyicinin kafasında kadının gerçekten ölüp ölmediğiyle ilgili sorular oluşur. Doktor gerçekten suçlu mudur yoksa kadın yaşıyor mudur? (daha&helliip;)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

İyiKötüFilm Hakkında
İyiKötüFilm Röportajlar
İyiKötüFilm Bağlantılar
Extreme Haribo Giallo For Dummies Immoral Tales Kahramanlar Sinemada Korkucu Once upon in a time in Western Öteki Sinema Sinematik Ters Ninja

İyiKötüFilm Feeds


İyiKötüFilm
yeni