iyiköfüfilm

3
May
2014

Sexandroide (1987)

İstismar Filmleri Korku Filmleri kategorilerinde yayınlandı.

sexandroid_posterFransız porno film yönetmeni Michel Ricaud’un yönetmenliğini yaptığı film, üç kısa hikayeden oluşuyor. Yaklaşık 1 saat süren film, oldukça garipliklerle dolu. Belki de izlediğiniz en garip filmler arasındaki yerini alacak.

Deneysel dokunuşların yer aldığı, dozunda gore’un kullanıldığı, tedirgin edici bir atmosferin hüküm sürdüğü, karanlık olayların ve erotizmin yer aldığı Sexandroide, Teatro Guignol formatında sunulan bir film. Teatro Guignol, 1897 yılından 1962 yılına kadar Paris’te var olmuş bir tiyatro. Yaşamın içinde yer alan seks, vahşet, cinayet gibi kavramları büyük bir gerçekçilikle yaklaşık 10 dakika ile 40 dakika arasında değişen oyunlarla izleyiciye sunan tiyatro, döneminde oldukça popülerlik kazanıyor. Daha sonra İngilizce’ye “grand guignol” terimi giriyor ve bu terim kan, vahşet, şiddet içeren gösterilere atıfta bulunan bir ifade olarak kullanılıyor.

Hikayelerden ilkinde bir barda genç bir kadın habersizce, bir voodoo bebeği aracılığıyla işkenceye uğrar. Tuvalete gittiğinde barda bulunan esrarengiz adam, elindeki voodoo bebeği yoluyla ilk önce kadının kıyafetlerini çıkarır, bebeğin ve bu yolla pek tabii ki kadının vücuduna bıçak saplar, gözlerine, göğüslerine ve vajinasına, kanlar içinde kalana dek işkence eder ve en sonunda boğazını keser. Bolca kan ve çıplaklıkla dolu bu hikayenin ardından gelen ikinci hikaye ise bu üçlü içinde en fazla gore unsurunun olduğu, en vahşisi ve en saçması. Yine bolca vahşet ve işkencenin yer aldığı ikinci hikayede filmin en gore sahneleri yer alıyor. Üçüncü ve son hikayede ise bir vampir tarafından ısırıldıktan sonra şehvet düşkünü, baştan çıkarıcı bir kadına dönüşen kadının hikayesi yer alıyor.

Filmle ilgili ismine bakıp seks ve android dolu bir filmle karşılaşacağını düşünenleri ise bir hayal kırıklığı beklemekte. Android seksini izlemek keyifli ve eğlenceli olabilirdi fakat bu filmde bunları bulamayacaksınız. (daha&helliip;)


29
Nis
2014

Spermula (1976)

İstismar Filmleri kategorilerinde yayınlandı.

spermula_posterFransız ressam ve film yönetmeni Charles Matton’un hem senaristliğini hem de yönetmenliğini yaptığı film, softcore bir fantastik sinema seyri sunuyor.

1930’lu yılların Amerikasında aşka dair her düşünceyi, sanatsal olguları tamamen reddeden ve cinsel özgürlüğü var oluşun temeli olarak gören bir tarikat varlığını sürdürmektedir. 1937 yılında tarikatın tüm müritleri ortadan kaybolur. Fakat yıllar sonra bir gazeteci tarafından Güney Amerika’nın ormanlarında izlerine rastlanır. Ortadan kaybolan tüm müritler gibi gazeteciden de bir daha haber alınamaz. Film böyle bir açıklayıcı anlatımla açılıyor. Spermula, bedensiz kadın varlıkların yaşadığı bir gezegendir. Başka bir gezegenin gölgesinde tüm ışığını kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya kalınca gezegeni tahliye edip Dünya’yı ele geçirmeye karar verirler. Bunu yaparken de kadın görünümünde tüm erkekleri önce baştan çıkarıp insanoğlunun soyunu tüketmektir amaçları. Bunu da erkekleri spermulize ederek yapacaklardır yani tüm spermlerini kendilerinden alarak.

Film, artistik erotik sahneleri, gerçeküstü tavrı ve görüntüleriyle oldukça başarılı. Spermula gezegeninin Alman dışavurumcu film setlerini andıran modern atmosferi, kamera kullanımıyla film belki de bir klasik haline gelebilecekken gösterildiği dönemde Fransa’daki “X yasası” nın mağduru olmasıyla biraz arka planda kalmış.

Filmin orijinal Fransız versiyonu her ne kadar artistik bir erotizm sunsa da İngilizce versiyonu bolca sansüre uğrayıp bilim-kurgu komedi halini almış. (daha&helliip;)


25
Oca
2014

Tromeo and Juliet (1996)

B-Film Korku Filmleri kategorilerinde yayınlandı.

tromeo-julietRomeo ve Juliet’i beyazperdeye taşıma fikri çok da orjinal bir fikir değil. Bir çok kereler beyazperdeye uyarlanan bu klasik, 1996 yılında bu sefer de Troma tarafından farklı bir yorumla sinemaya uyarlanmıştır ve stüdyonun en popüler iç yapımlarından biri olmuştur.

Troma film şirketi 1974 yılında düşük bütçeli filmlerin yapımcılığını ve dağıtımını yapmak için kurulmuştur. Troma genellikle tür filmlerini taklit etmekle birlikte bu filmlere kendilerine has unsurlar ekleyerek (çıplaklık, mizah, karikatürize gore gibi) bu filmleri piyasaya sunmuştur.

Filmde ana hikayeden, karakterlere kadar bir çok öğeye sadık kalınmıştır. Fakat 16. yy İngilteresinden oldukça farklı bir ortamda hikaye anlatılmaktadır. Bu sebeple karakterler de bu ortama uygun olarak punk karakterlerdir. Günümüz modern Manhattan’ında geçen film anlatıcının izleyiciye Capulet ve Que ailelerini tanıtmasıyla açılıyor. Ailelerin merkezinde ise Tromeo Que ve Juliet Capulet var. Tromeo alkolik babası Monty ile sefalet içinde yaşamakta ve bir dövmecide çalışmaktadır. Juliet ise ailesine ait köşkte kötü kalpli babası Cappy, annesi Ingrid ve kuzeni Tyrone ile yaşamaktadır. Tromeo ve Juliet karşılıksız bir aşk yaşamaktadır ve Juliet ailesi tarafından zorla evlendirilmek istenmektedir.

Filmin ilk taslağı Kaufman ve Troma çalışanları Andy Deemer ve Phil Rivo tarafından 1992 yılında ortaya çıkmış. Fakat çoğu Troma çalışanı ve Michael Herz tarafından olumsuz karşılandığı için fikir rafa kaldırılmış. (daha&helliip;)


11
Kas
2013

Island of Death (1976)

İstismar Filmleri kategorilerinde yayınlandı.

ISLAND_OF_DEATHYunanca orijinal isminin çevirisi “Children of the Devil” olan film, Nico Mastorakis’in yönetmenliğini yaptığı bir istismar filmi. Island of Death isminin yanı sıra Devils in Mykonos ve A Craving For Lust isimleriyle de bilinen film, 1974 yapımı The Texas Chain Saw Massacre’ın yakaladığı finansal başarıdan etkilenerek piyasaya sürülmüş.

Island of Death; içinde seks, işkence, ırkçılık, cinsiyetçilik, homofobi, hippiler, çıplaklık, gay ve lezbiyen ilişki, tecavüz, uyuşturucu, hayvanlarla cinsel ilişkiyi barındıran, daha ne olsun dedirten bir film. Bir istismar filmine ait her unsuru içeren film, yeni evli bir çift kılığında Yunan adası Mykonos’u ziyaret eden iki kardeşin, günahkar ya da sapkın olduğunu düşündükleri kişileri öldürmelerini anlatıyor.

İngiltere’de yayınlanan yasaklı Video Nasty listesinde yer alan Island of Death, yönetmenin para kazanmak amacıyla, ticari bir kaygıyla yaptığı bir film. Seyirciyi şaşırtacak birçok sahneye sahip film, birçok izleyeni rahatsız edecek türden cinsellik ve şiddet içeriğine sahip. Bu sebeple Video Nasty listesinde olma sebebini daha iyi anlıyorsunuz. Filmde birçok cinayet sahnesi var ve bazıları oldukça yaratıcı. Başrol kadın oyuncusunu ise tüm film boyunca herhalde yaklaşık 5 dakika boyunca giyinik görmek mümkün. Oyunculuklar için çok kötü demek haksızlık olur, ayrıca film geçtiği mekan açısından oldukça tatmin edici.

Bir istismar filminin olmazsa olmaz neredeyse tüm unsurlarının bir arada kullanıldığı filmde hiçbir limit yok. Fakat gore sahneler bekleyenleri hayal kırıklığına uğratabilir. (daha&helliip;)


9
Kas
2013

The Cabin in the Woods (2012)

Korku Filmleri kategorilerinde yayınlandı.

the-cabin-in-the-woodsDrew Goddard’ın ilk yönetmenlik denemesi olan “The Cabin In The Woods”, Goddard’ın senaryoyu birlikte yazdığı arkadaşı Joss Whedon ile görsel efektleri yapamadıkları şeylere saklama merakıyla başlıyor. Alias ve Lost’un prodüktörlüğünü ve yazarlığını yapmış olduğunu öğrenmem bir şey ifade etmiyor aslında benim için, bu iki diziden de haz etmiyorum çünkü. Ama ilk yönetmenliğini bu filmle yapmış olması ekstra harika, çünkü film sarkastik bir korku çorbası! 

Ne kadar az CGI, o kadar iyi makyaj mottosuna sadık kalan yönetmen ve ekip, görsel efektlerin gerçeğin yerini tutmamasında hemfikir. Ama efektler kostüm ve makyajla da ancak bir yere kadar gidebildiği için sadece ve sadece yapamadıkları durumlarda görsel efekt kullanma sözüne sadık kalmışlar. Labirentli sahnelerde kullanılan bilgisayar efekti basit olmasına karşın labirent/mühendislik açısından daha karışık bir tarafı da var. Aynı zamanda ağız sulandıran canavarların hücum etme sahnesi öyle bir hal alıyor ki, sırf hangi canavar nerde, kime saldırıyor derken ufak tefek hatalar göze batmıyor bile. Şeffaf dönen küplerin birbirlerine uyum sağlayacak şekilde durdurulmaları baya zor olmuş. Çoğunu yeşil ekranda çekip kalanını sonradan eklemişler. Asansörlü sahnede özellikle(o kadar fazla asansör var ki) rastgele canavar çekimi yapmışlar. Küpleri de yine somut şekilde nasıl kullanacaklarını belirleyebilmek için en ufak küpün içine kocaman böcekler koyup onlarla çalışmışlar.

Beyindeki tetris olayı hesabının yani bu canavarların asansörden puzzle halindeki çıkış fikri detayının ayrıntılı şekilde işlenmiş olması da ayrı bir eğlenceli! (daha&helliip;)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

İyiKötüFilm Hakkında
İyiKötüFilm Röportajlar
İyiKötüFilm Bağlantılar
Extreme Haribo Giallo For Dummies Immoral Tales Kahramanlar Sinemada Korkucu Once upon in a time in Western Öteki Sinema Sinematik Ters Ninja

İyiKötüFilm Feeds


İyiKötüFilm
yeni