iyiköfüfilm

11
Eyl
2012

The Toolbox Murders (1978)

Korku Filmleri kategorilerinde yayınlandı.

Abel Ferrara’nın 1979 yapımı kült mertebesindeki “The Driller Killer” filminin esin kaynağını oluşturan yapımlardan biridir “The Toolbox Murders”. Yönetmen Dennis Donnelly‘nin ‘sözde gerçek bir hikayeden ön bilgisiyle sunduğu 1978  yapımı film, 1980 yapımı ‘Shining’teki kapılı sahne ile ‘The Slumber Party Massacre’ slasherındaki matkaplı sahnelere esin kaynağı olur. Aynı zamanda beş sezonluk “The A-Team” dizisinin de yönetmenliğini yapmış olan Donnelly yönetmenliğindeki ‘The Toolbox Murders’, 70’li yıllarda şiddetin yalın halinin fazla allanıp pullanmadan seyirciye verildiği  ‘video nasty’ listelerine girmekte gecikmez.

1980’lerde The British of Film Classification (BBFC) (İngiliz Film Sansür Heyeti) tarafından yasaklanan “The Toolbox Murders”ın, vhs formatlarından dvd formatına geçmesi baya yıl almış. Ki bu da 2000’li yıllara denk geliyor. Şu anda bulması oldukça güç ama 2000 yılı sonlarında İngiltere’deki VIPCO (Video Instant Picture Company) film şirketi tarafından dakikalık kesilen sahneleriyle dağıtılma fırsatı bulmuş.  ‘VIPCO’; yasaklanan, kült, düşük bütçeli, b tipi korku filmlerinin distribütörlüğünü bizlerden pek esirgememekle birlikte Lucio Fulci’nin “The Beyond (1981)’u ile birlikte “Zombie Flesh Eaters” serilerinin haricinde Cannibal serilerinin ve daha (aslında dağıtımcılığını yaptığı filmleri saymaya kalkarsak liste çok uzun) pek çok filmde ismi geçen bir şirket. 

The Texas Chainsaw Massacre ile birlikte, Eaten Alive (1977), Poltergeist (1982), Salem’s Lot (1979), Invaders from Mars (1986), The Funhouse (1981) ve ‘Tales From the Crypt’ dizisiyle de aşina olduğumuz Tobe Hooper ustanın 2004 yılında tekrar “Toolbox Murders” ismiyle çekmeye karar verdiği (dikkat bu sefer ‘the’ yok) 1978 yılı kült yapım bu şekilde bilinilirliğini biraz daha arttırdı. (daha&helliip;)


8
Şub
2012

Don’t Torture a Duckling (1972)

Giallo kategorilerinde yayınlandı.

Don’t Torture a Duckling, gore’un usta ismi Lucio Fulci’nin yönetmenliğini yaptığı, başrollerinde Florinda Bolkan, Barbara Bouchet, Tomas Milian gibi karakteristik yüzlerin yer aldığı 1972 yapımı bir film. Film aslında yönetmen açısından bir önem taşıyor, çünkü Fulci’nin ilk şiddet efekti içeren sahneleri bu filmle başlıyor ve devamı diğer filmleriyle geliyor.

Hikaye İtalya’nın güneyinde, insanların ritüelleriyle yaşadığı küçük bir kasabada geçiyor. Fakat kasaba çocuklarının başı derttedir. En tanınanlarından üçü seri şekilde öldürülür. Birçok şüpheli vardır; çocukların ‘Big Baby’ diye alay ettikleri röntgenci Giuseppe veya voodoo büyüsü ile haşır neşir Francesco, bir de ilk sahnede kanlı ellerle gördüğümüz kadın Maciara var. Maciara, ölü çocuk doğurmuş ve akli dengesini bu nedenle kaybetmiştir. Maciara ölen üç çocuğun kilden vodoo bebeklerini yapmıştır ve en fazla şüpheyi o çekmiştir. Aslında bir de arsız, kendini reşit olmayan bir çocuğa izleten, şehir kızı Patriza var işin içinde. Acaba hangisi katil? Hepsi sorgulanır fakat sanılanın aksine hiç biri suçlu değildir. Bu trajik ve şiddet dolu hikayenin asıl suçlusu en güvenilen adam mıdır yoksa? Bu sorunun cevabını Fulci sağ gösterip sol vurarak veriyor. Herkes aklı başı yerinde olmayan sosyal anlamda dışlanmış karakterlerden şüphelenir. Bu durum her daim güncel olan bir sorundur. Yönetmen bu durumu vurgulayarak aslında toplumsal bir mesaj da gönderiyor.

Don’t Torture a Duckling seri katil cinayetlerini barındıran bir film; fakat öldürülenler ne seksi kadınlar ne de katilin işine burnunu sokan adamlar. Bu kez çocuklar öldürülüyor ve başladığı andan itibaren bizi suçlu arama cümbüşüne ortak ediyor. Film boyunca, şüpheli birçok çılgın insan karşımıza çıkıyor. (daha&helliip;)


21
Eki
2011

Polyester (1981)

B-Film kategorilerinde yayınlandı.

Gözde yönetmenimiz ve aktrisimiz, bir arada. Çılgınlığın doğasını resmetmeyi John Waters ve Divine’a bırakın. Polyester her zaman, A CLOCKWORK ORANGE filminin tamamlayıcı filmi olarak kabul edildi. Herhangi bir karşılaştırma yapamıyor musunuz? Karışan aklınızı açın, dikkatinizi toplayın. Size bunu açıklamaya çalışacağız.

POLYESTER, banliyöde yaşayan ev kadını Francine Fishpaw (Divine) ve onun pembe dizi cehennemine acımasız düşüşünün hikayesi. Ailesinin durumu ise umduğumuzdan daha berbat bir halde. Kocası Elmer, akşam yemeği sırasında evlerinin önündeki protesto grubuna, bedava reklam yapma fırsatını kaçırmayan, porno filmler gösteren bir sinema sahibi.  LuLu ise, kameranın önünde ateşli bir striptiz dansına başlayabilecek kadar seks delisi bir teenage. Oğlu Dexter aşırı derecede sapık karakterli; kendisini kadınların ayaklarına basıp kaçmaya zorlayan, bir ayak fetişisti. Bu yüzden “Baltimor Ayak sapığı” lakabıyla tanınıyor. Bu karışıma aç gözlü annesi LaRue’yi, en iyi arkadaşı Cuddles’ı (Edith Massey) ve Tab Hunter’ı (Todd Tomorrow) ekleyin.

Waters, bize bu tipik (!) Amerikan ailesinin, ahlaki çöküntüsünün sebep olduğu çözülüşü gösteriyor. Aileyi parçalara ayıran; zina, uyuşturucu, alkolizm, pornografi gibi bir günahlar serisine şahit oluyoruz. Hayat Francine’e o kadar zalim davranıyor ki, intihar etmeye kalktığında etrafındakiler adeta onu cesaretlendirmekte. Hatta köpeği bile kendini buzdolabına asarak bu teşvik edici eyleme katılıyor.  Böylece film bize günahın faturasının kesinlikle ölüm olduğunu gösteriyor. Ama aklınız karışmasın… Bizim bahsettiğimiz küçük günahlar cezasız kalır… gerçek günahkarlar, Waters’ın herhangi bir filmini izlemiş herkesin de bileceği üzere, Divine’a kötü davranmaya cesaret eden “heteroseksüeller”dir. (daha&helliip;)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

İyiKötüFilm Hakkında
İyiKötüFilm Röportajlar
İyiKötüFilm Bağlantılar
Extreme Haribo Giallo For Dummies Immoral Tales Kahramanlar Sinemada Korkucu Once upon in a time in Western Öteki Sinema Sinematik Ters Ninja

İyiKötüFilm Feeds


İyiKötüFilm
yeni