iyiköfüfilm

5
Ağu
2011

The Devil Came from Akasava (1971)

İstismar Filmleri kategorilerinde yayınlandı.

Der Teufel kam aus Akasava -uluslararası ismiyle The Devil Came from Akasava– başrollerinde Jesus Franco’nun Eugenie de Sade, She Killed in Ecstasy, Vampyres Lesbos ve Count Dracula gibi birçok filminde oynamış olan ve 27 yaşında trajik bir trafik kazası ile hayatını kaybeden İspanyol güzeli Soledad Miranda ve Fred Williams’ın başrollerinde oynadığı bir casus-aksiyon filmi. Filmin afişlerinde Soledad Miranda gerçek adı olan Susann Korda olarak yazılmış. Filmin farklı ülkelerdeki jeneriklerinde de Jesus Franco yine Jess Frank ismiyle anılıyor. Fred Williams’ı ise yine Dr. Mabuse – The Gambler ve Deadly Avenger of Soho gibi Franco filmlerindeki dedektif rollerinden hatırlayabilirsiniz. Filmin kadrosuna yan rollerde Horst Tappert ve yine Jesus Franco’nun diğer filmlerinde de oynamış olan, Vampyres Lesbos’dan hatırlayabileceğiniz Ewa Strömberg renk katıyor.

Akasava’da bir madeni çıkarmakla görevli bir bilim adamı olan Forrester, asistanının öldürümesiyle madenle beraber ortadan kaybolur. Söylentiye göre bu maden felsefe taşıdır ve taşı altına çevirebilip insanları zombi-köleler haline getirebilmektedir. İngiliz Gizli Servisi ve Scotland Yard aralarında anlaşma yapar ve madeni bulmak için iki ajan görevlendirilir. (daha&helliip;)


12
Nis
2010

Soledad Miranda

Kavram-Kuram-Fenomen kategorilerinde yayınlandı.

Gerçek ismi Soledad Rendón Bueno olan güzel yıldız, 9 Temmuz 1943 yılında Portekizli bir ailenin çocuğu olarak Sevilla’da doğdu. 60lar boyunca birçok filmde rol alan bu İspanyol güzelin olağanüstü güzelliği ve genç yaşta amansız ölümü kendisini adeta bir efsane haline getirdi.

Çok küçük yaşlardan itibaren oyuncu olmanın hayalini kuran Soledad Miranda, kariyerine henüz 8 yaşındayken Flamenko dansçısı ve şarkıcı olarak başladı. İlk filmini ise henüz 16 yaşındayken çeken oyuncu, bu filmde bir dansçı rolündeydi. İlerleyen yıllarda böylesi bir güzellik tabii ki yönetmenlerin ve yapımcıların da dikkatinden kaçmadı ve çoğunluğu İspanya’da olmak üzere birçok komedi, drama, B filmi ve korku filminde yer aldı. 1960 yılından öldüğü 1970 yılına kadar yaklaşık 35 filmde yer aldı güzel aktrist. Kariyerindeki en büyük olay ise efsane yönetmen Jess Franco ile tanışması oldu. Yönetmenin Kont Dracula ve Vampiros Lesbos gibi kült klasiklerinde rol alan Miranda, adeta Jess Franco’nun fetiş oyuncusu oldu. Kendisinden çoğu zaman Franco’nun harika keşfi diye bahsedilen Miranda’nın 18 Ağustos 1970 yılında eşiyle birlikte yaptığı bir araba kazası sonucu yaşamını kaybetmesi, arkadaşları, ailesi, sevenleri için olduğu kadar Jess Franco için de büyük bir yıkım oldu. Kazayı geçirmeden çok kısa bir süre önce bir Alman film yapımcısından belki de kendisine büyük bir star olmanın kapılarını aralayacak olan bir film teklifi geldi. Fakat ani ölümü buna imkan vermedi. (daha&helliip;)


9
Nis
2010

Vampiros lesbos (1971)

İstismar Filmleri Korku Filmleri kategorilerinde yayınlandı.

Vampiros Lesbos yönetmenliğini Jesus Franco’nun yaptığı, Bram Stoker’ın kısa hikayesi “Dracula’s Guest” den esinlenmeler taşıyan, bir erotik gerilim filmi. Avrupa istismar sinemasının oldukça başarılı işlerinden olan bu film, kimilerine göre Franco’nun da ustalık eserlerinden birisi.

Filmin konusu kısaca şöyle; Linda Westinghouse (Ewa Strömberg) Simpson&Simpson avukatlık bürosunda çalışan bir avukattır. Rüyalarında ise sürekli kendisini çağıran bir kadın görmektedir. Bir miras olayı ile ilgili görüşmek üzere genç ve güzel kontes Carody’nin (Soledad Miranda) adadaki evine gider. Nadine Carody’e Kont Dracula’dan miras kalmıştır. Nadine’in büyüleyici güzelliğinden etkilenmemenin imkanı yoktur ve Linda’nın rüyalarında kendisi çağıran kadın Kont Dracula tarafından vampire dönüştürülmüş Nadine’den başkası değildir. Nadine ile aralarında başlayan yakınlaşma filmin de temellerini oluşturur. Bu yakınlaşmadan rahatsız olan Linda’nın erkek arkadaşı, okültizm ile ilgilenen bir doktordan yardım alır ve Linda’yı Nadine’nin etkisinden kurtarmaya çalışır.

Filmi Türk izleyiciler için ilginç kılan en büyük etken ise filmin İstanbul’da geçiyor olması. İstanbul’u Jess Franco’nun gözünden hem de en önemli filmlerinden birisinde izlemek heyecan verici. Filmi daha önce DVD de seyretmiş olmama rağmen İstanbul Film Festivali kapsamında, beyazperdede izlemek ayrı bir keyifti. Bu keyfi salonu dolduran birçok kişi yaşayamamış olsa da (saçma sapan sebeplerle olur olmaz her şeye gülen bir izleyici topluluğu) benim için güzel bir deneyimdi.

Bir vampir filmi olmasına karşın filmde alışılagelmiş olan Hıristiyan imgelerine (kilise, haç vb.) rastlanmayıp bolca camii görüntüsüne yer verilmiş. (daha&helliip;)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

İyiKötüFilm Hakkında
İyiKötüFilm Röportajlar
İyiKötüFilm Bağlantılar
Extreme Haribo Giallo For Dummies Immoral Tales Kahramanlar Sinemada Korkucu Once upon in a time in Western Öteki Sinema Sinematik Ters Ninja

İyiKötüFilm Feeds


İyiKötüFilm
yeni