iyiköfüfilm

10
Eki
2014

Bloody Moon (1981)

Korku Filmleri kategorilerinde yayınlandı.

bloody_moon_1981_coverFranco’nun parlak başarılarından biri olan Bloody Moon disko müzikler çalan kostümlü bir havuz başı partisiyle açılır.  Çalıların arkasında saklanmış ve partideki kadınları gözetleyen şapşal suratlı ele avuca sığmaz delikanlı Miguel (Alexander Waechter) ile tanışıyoruz.  Bir yerlerden bir Mickey Mouse maskesi bulduktan sonra beğendiği kadının yanına gider ve sonra birlikte kadının evine gitmek için partiden ayrılırlar ama kadın Miguel’in aslında tanıdığını düşündüğü kişi olmadığını anladığı zaman gecesi göğsüne saplanan makas ile son bulur.  5 yıl sonrasına gittiğimiz zaman Miguel akıl hastanesinden taburcu olarak teyzesi Kontes Maria’nın (María Rubio) yatılı okulunda (Uluslararası Gençlik Kulübü Yatılı Dil Okulu) kız kardeşi Manuela’nın (Nadja Gerganoff) bakımı altına girer.    Miguel’in dönüşünden kısa süre sonra Kontes Maria esrarengiz bir şekilde yanarak ölür ve okul öğrencileri sırayla ölmeye başlar.  Bu durum filmdeki herkesin katil olabileceği bir slasher senaryosunu meydana getirir.  Katil bariz göründüğü gibi Miguel mi?  Yoksa zeka geriliği olan bahçevan mı?  Manuela ya da okuldaki kızlardan biri olabilir mi?

Film boyunca Miguel tuhaf ötesi bir insan olarak betimlenmiş.  Kampüs arazisinde dolaşarak kadınların duş almasını pencereden izliyor, sanki eski günlere dönmüşçesine çalıların arkasından insanları gözetliyor.  Filmde dikkati başka tarafa çekmek için ortaya atılan konular ile katilin kim olduğunu ya da bu ölümlerin arkasındaki nedenleri hiçbir zaman anlayamıyoruz, bu da filmin sonuna kadar tahmin etmeye devam etmemize neden oluyor.  Bildiğimiz şey ise katillerin aşağılık ve adi olduğudur.  Bloody Moon’un en şiddetli sahnesi ise elbette genç erkek çocuklardan biri izlerken kızlardan birinin kan banyosu eşliğinde testere ile doğrandığı sahnedir.

Senaryo burada kendisini hissettirmiyor ve bundan sonraki gelişmeler biraz tuhaf ama nereden bakarsanız bu bir Franco filmi.  Okul öğrencilerinden biri olan Angela (Olivia Pascal, Vanessa) arkadaşı Eva’nın bıçaklanarak (elbette tam göğsünden) öldürüldüğüne şahit olduğu zaman kimse ona inanmaz ve herkes cinayetlere karşı pasif bir tavır takınmıştır. (daha&helliip;)


9
Eki
2011

Bir Türün Doğuşu: Slasher

Kavram-Kuram-Fenomen kategorilerinde yayınlandı.

Slasher alt türü genellikle bir seri katilin insanları vahşi şekilde öldürmesini anlatan filmlerin girdiği kategoridir. Katiller genellikle bıçak, ustura, balta gibi kesici aletler kullanır. Genellikle çoğu korku filmi bu tarz bir konuya sahip olsa da slasher türünü diğer türlerden ayıran kendine ait karakteristik özellikleri vardır. Türdeki filmler çok keskin olmasa da iki kola ayrılır; katilin kimliğinin belli olduğu filmler ve katilin kimliğinin belli olmadığı filmler. Kim olduğunu bildiğimiz filmlerde katiller bazen maske taksa da insanları öldürür, kimin yaptığını biliriz. Katilin belli olmadığı filmlerde ise katil ya maske takar ya da kamera ve ışık oyunlarıyla yüzü görünmez, kim olduğu anlaşılamaz. Bu filmler genelde polisiye yapı üzerine kurulur, filmde bir dedektif olmasa da izleyici kendini dedektif yerine koyup katilin kim olduğu hakkında tahminler yürütür ve film sürpriz bir son ile biter.

Genellikle modern ve post-modern örnekleriyle pek fazla alakası olmasa da ilk slasher örneği olarak Alfred Hitchcock’un yönettiği 1960 yapımı Psycho gösterilir. Fakat Psycho’dan aylar önce izleyiciyle buluşan Peeping Tom bilinen ilk slasher filmidir. Film, kurbanı olan kadınları öldürürken bir yandan da kameraya çeken psikopat bir katili anlatmaktadır. Psycho’nun bütçesinin çeyreği kadar bir para ile çekilmiş olan Peeping Tom gösterime girdiğinde büyük tepkiler almıştır. (daha&helliip;)


31
Tem
2011

Slaughter High (1986)

Korku Filmleri kategorilerinde yayınlandı.

1 Nisan 1980. Lisenin çekici öğrencilerinden olan Carol (Caroline Munro), inek diye dalga geçilen Marty’yi (Simon Scuddamore) beraber olmak için kızlar tuvaletine götürür. Marty’nin doğum günü şansı olarak karşıladığı bu durum, yine popüler öğrencilerden biri olan Skip’in (Carmine Iannaconne) başını çektiği bir grubun kendisine yaptığı 1 Nisan şakasıdır. Beden eğitimi öğretmeni şakayı yarıda kestirir ve ceza verir. Bu duruma kızan grubun düzenledikleri yeni şaka, Marty’nin ciddi olarak yaralanmasına neden olur. 5 yıl sonra. Şakayı yapan bu 10 kişi kutlama yapmak için artık terk edilmiş olan okula davet edilirler. Tarih, yine 1 Nisan’dır. Yani, tedavi olduğu hastaneden kaçmış olan Marty’nin doğum günü. Davet edenin kimliğinin bilinmediği parti bir doğum günü kutlaması şeklinde hazırlanmıştır. Gecenin başlaması ile beraber joker kılığında biri tarafından konukların kanı teker teker dökülmeye başlar.

Hemen bilindik cümlelerle başlayalım. 1978 yılında gösterime giren Halloween’in neden olduğu “slasher” dalgası, 1980’de gösterime giren Friday The 13th’in tür kurallarını tam olarak belirlemesi ile bir tür çılgınlığa dönüşür ve 80’lerin sonundaki düşüşüne kadar verimli bir dönem geçirir. Verim derken, bu alt-türün genelde “gençlerin yaptığı/yaşadığı şeyler yüzünden doğramaları/doğranmaları” ile sınırlı olması nedeniyle, türe ait filmlerin nicelikleri ile nitelikleri arasındaki ters orantıyı da akılda tutmak gerek. (daha&helliip;)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

İyiKötüFilm Hakkında
İyiKötüFilm Röportajlar
İyiKötüFilm Bağlantılar
Extreme Haribo Giallo For Dummies Immoral Tales Kahramanlar Sinemada Korkucu Once upon in a time in Western Öteki Sinema Sinematik Ters Ninja

İyiKötüFilm Feeds


İyiKötüFilm
yeni