iyiköfüfilm

14
Kas
2013

SİYAD Başkanı Tunca Arslan Söyleşisi

Röportaj kategorilerinde yayınlandı.

Tunca-Arslan-foto1

Tolga Demirtaş: Sinemaya olan ilginiz ve sinema ile ilgili yazma fikri nasıl ve ne zaman ortaya çıktı?

Tunca Arslan: Çoğu sinemasever gibi benim de ilgim çocukluğumda, ailece gittiğimiz filmlerle başladı. Şanslıydım, hemen hemen her hafta sonu sinemaya gidilir ve seyredilen filmler hakkında evde konuşulurdu. İlkokuldayken uzun süre hafta içinde de annemle mutlaka bir film izledik. Annem 80’ini çoktan geçti ama halen sık sık telefon açıp “Hangi film iyi, hangisine gideyim?” diye soruyor. Bizim aile için sinemaya gitmenin adeta törensel bir yanı vardı; biletler mutlaka bir gün öncesinden alınır, o günün en önemli faaliyeti sinemaya gitmek olurdu. 1970’lerin İzmir’indeki Şan, Elhamra, Sema, Konak, Köşk gibi salonların, Gözümoğlu, Renk, Vadi, Demiray gibi yazlık sinemaların hakkını asla ödeyemem yani. Bir de Hakimiyet-i Milliye İlkokulu’nun kütüphanesindeki sinema salonunu anmalıyım. Her öğle tatilinde, aceleyle yemek yedikten sonra Chaplin’leri, Buster Keaton’ları, Laurel-Hardy’leri izlerdik. Bugün herhangi bir devlet okulunda böyle bir olanak var mıdır, merak ediyorum.

Sinema yazarlığına ise öncelikle edebiyat uyarlamalarını yazarak 1989’da “2000’e Doğru” dergisinde başladım. Ali Hakan derginin sinema sayfasını hazırlıyordu, ben de kitap sayfasını. O dönem özellikle edebiyat uyarlamalarını kaçırmamaya çalışıyordum. İlk yazım da Stephen Frears’ın, Choderlos de Laclos’nun romanından uyarladığı “Tehlikeli İlişkiler” (Dangerous Liaisons) üzerineydi. Sonra Ali Hakan Sabah gazetesine geçince sinema sayfasını da ben yapmaya başladım. Belirtmeden geçmeyeyim, İstanbul Film Festivali, Antrakt dergisi ve Atilla Dorsay, benim de dahil olduğum eleştirmen kuşağının işini çok kolaylaştırmışlar, sağlam bir zeminde yürümemizi sağlamışlardır.

Bir de parantez açayım… Aslında hakkında yazdığım ilk film Sinan Çetin’in “Prenses”idir. Dergiciliğe, Hukuk öğrencisiyken başladım sayılır. 1986’da yayın kurulunda bulunduğum gençlik dergisi “Gökyüzü” için yazdığım, “Pamuk Prenses ve Cüceler” başlıklı, oldukça sert bir yazıydı. Sinan Çetin henüz sol-sosyalist iddialara sahipti ve film hakkında “Gökyüzü” okuru öğrencilerle bir tartışma toplantısı yapmayı kabul etti. Yazıyı toplantıdan sonraki ay yayımlamaya karar verdik. Sinan Çetin de merak edip okumak istedi ve fotokopisini çekmeyi akıl edemeden tek kopyayı ona verdim. Sinan Çetin gelmedi, tartışma toplantısı gerçekleşmedi, yazıyı da geri alamadım. Umarım çekmecelerinin birinde saklıyordur! (daha&helliip;)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

İyiKötüFilm Hakkında
İyiKötüFilm Röportajlar
İyiKötüFilm Bağlantılar
Extreme Haribo Giallo For Dummies Immoral Tales Kahramanlar Sinemada Korkucu Once upon in a time in Western Öteki Sinema Sinematik Ters Ninja

İyiKötüFilm Feeds


İyiKötüFilm
yeni