iyiköfüfilm

21
Şub
2010

Şüphenin Bedeli (1995)

Yeşilçam kategorilerinde yayınlandı.

Bir gün İtalya’dan Antonio Gragnaniello isimli bir araştırmacı tarafından gelen mail sayesinden haberdar oldum bu filmden. Mailde çok fazla bilinmeyen fantastik filmler hakkında bir kitap yazdığından bahsediyor ve bu filme ulaşmak için benden yardım istiyordu. Mailden sonra filmi bir süre aradım fakat sonuç alamadım. Geçtiğimiz haftaya kadar… Geçtiğimiz hafta eskiden video dükkanı işleten bir videocudan aldığım yüklü miktardaki video kasetlerin arasında rastladım Şüphenin Bedeli filmine.

Filmin ilk 15 dakikasında video kasetten kaynaklanan bir ses kaybı olsa da görüntü kalitesinde ve sonraki dakikalarda izleme konusunda her hangi bir sıkıntı çekmedim.

Filmin yönetmeni Yeşilçam’ın emektar isimlerinden Mehmet Alemdar. Alemdar, 1970 yılında kurduğu Alemdar Film şirketiyle birçok filmin prodüksiyonunu üstlendi. 1972 yılında Yönetmen Semih Evin’in asistanlığını da yapan Mehmet Alemdar daha sonraki yıllarda Çetin İnanç’la da çalıştı. Bu beraberliğin varlığı çoğu filmde olduğu gibi bu filmde de kendini hissettiriyor.

Filmin konusu ise şöyle: Sırma (Şehnaz Dilan), geçmişte başından kötü bir olay geçmiş, bir sapık tarafından tecavüze uğramış genç ve güzel bir kadındır. Kocası Sinan’la (Cemal Gencer) birlikte bu kötü olayın izlerini silmek için başka bir yere taşınmışlardır. Fakat Sırma bu olayın şokunu üzerinden atamaz. Sürekli bu olayla ilgili sanrılar ve kabuslar görmektedir. Sinan ise filmin başında eşiyle oldukça ilgili görünmekteyken filmin ilerleyen bölümlerinde gittikçe karısından uzaklaşmakta ve gizemli bir havaya bürünmektedir. (daha&helliip;)


Arzu, bir gün eve erken gelir. Yaşlı, zengin, göbekli kocasını yatakta başka bir kadınla yakalar. Yakalanan kadın (Nilgün Ceylan) bütün filmlerde aynı biçimde sevişmekte ve aynı biçimde yakalanmaktadırlar.

Basılan kadın rollerinde kadrolu soyunan oyuncular var sanki. Bu kızlar başrol artistleri kadar güzel değillerdir. Şansları iyi gitmemiştir ve seks filmlerinde bile başrole yükselememişlerdir. Oynadıkları sahnelerin çekimleri yarım gün ya da iki saattir.

Çırılçıplak bir otel odasında yatmaktadırlar. Üzerinde beyaz donlu, göbekli kıllı bir adam. Aniden kapı açılır. İçeri polisler girer. Kadın çığlık atar. Çarşafı üstüne çeker. Veya adamın karısı oteli basmıştır. aynın mizansen tekrarlanır. Bitmiştir rol, parasını alır. Evine, oteline,  randevu evine dönecektir. Biraz önce setin ortasında çırılçıplaktır ama şimdi giyinirken odadan herkesin çıkmasını ister. Şimdi belki de öbür sete gidip hizmetçi rolünü oynayacaktır. Hizmetçi kostümü ( siyah mini elbise, beyaz önlük…) kostümcüden kiralanmıştır. Evin erkeğinin tecavüz etmesini bekler. Ya da bu bir mafya patronudur. Hizmetçiler hiç itiraz etmezler bu sevişmelere. Asıl iş çay, kahve sunmak, bulaşık yıkamak, camları silmek değil evin erkeği tarafından taciz edilmektir. Yine kapı açılır. Hanımefendi gelir. Hizmetçi bağırır “Eyvah hanımım!” Gerçek hayattaki hizmetçiler hiç de bu seks filmlerindeki gibi değildir. Kocaları kahvede okey oynarken onlar yaşadıkları varoşlardan iyi korunan köpekli, bekçili sitelere girip akşama kadar çalışırlar. Vücutları pörsümüştür, gayet çirkinlerdir. Hanımefendinin verdiği kıyafetleri üzerlerine geçirdiklerinde gülünç bir palyaçoya dönerler.

erotik-yesilcam (daha&helliip;)


18
Mar
2009

N’olursun Yapma! Allah Belanı Versin, Ahhh!

Yeşilçam kategorilerinde yayınlandı.

intikam-kadini70’li yıllar Yeşilçam Türk filmleri, tecavüze yüz vermez gibi durmakta ama tecavüzü malzeme olarak kullanmaktan da geri kalmamaktadır. Tecavüz sahneleri uzun uzun çekilmekte, bütün ayrıntıları seyirciyi tahrik etme amacıyla kullanılmaktadır. Bu sahneler ahır, samanlık, üvey baba evi gibi yerlerde gerçekleşmekte genelde Yeşilçamın en tipi bozuk, kötü adamı ya da kavgacı diye nitelediğimiz ağbilerimiz tarafından pratiğe geçmektedir.

Tecavüz edilen kadın her kim ise, belli ki o dönemin havalı, sükseli yıldızlardır. (Zerrin Egeliler, Zerrin Doğan, Figen Han) Tecavüzcüler, belli ki bul filmlerde bile bu kadınların yanına kolay kolay yaklaşacak tipler değildir. Ancak bu tarz sahneler sayesinde, bu kadınlarla yatabileceklerdir. (Burada Kazım Kartal’ı ayırıyorum; çünkü o bu filmlerin jönüydü) Yolsuz, parasız, terso figüran ağabeyler ayıp olmasın hesabı akşamdan hamama gitmekte, bakkaldan yeni bir çorap satın almak zorundaydı. Bu dönemin canım kadınlarının göğüslerini mıncıklıyor, ısırıyor, donunu yırtıyor, elini kadının en imkânsız yerlerine sokuyor. Kafasını kadının bacakları arasına sokuyordu. Yarım yamalak da olsa, bu kadınla yatmış oluyordu bir nevi. Bu gariban Yeşilçam sokağının kaybetmiş çocukları, akşam, ayakçı birahanede havasını atıyor, “Figen Han’ı yedim” ya da “Zerrin’in bacaklarını bir ayırdım…”diyerek konuşuyorlar. Onlar için bulunmaz bir fırsat, rüyaydı bu sahneler. (daha&helliip;)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

İyiKötüFilm Hakkında
İyiKötüFilm Röportajlar
İyiKötüFilm Bağlantılar
Extreme Haribo Giallo For Dummies Immoral Tales Kahramanlar Sinemada Korkucu Once upon in a time in Western Öteki Sinema Sinematik Ters Ninja

İyiKötüFilm Feeds


İyiKötüFilm
yeni