70’li Yılların Okült Belgeselleri: 1970’lerde yapılmış olan doğaüstü belgesellerin çekici bir yanı var. Belki de tarzlarıdır – renkleri ve tonları zengin ve canlı ve belki de kullanılan kostümler sevdiğim bir eskilik hissi veriyor. Ya da belki de içeriğiyle ilgili olabilir mi? Modern geleneklerin saygı duyulan kurucularıyla yapılan röportajlar ve sadece gitmeyi hayal edebileceğim yerlerde gerçekleştirilen ayinler bana artık var olmayan bir zaman ve yere erişim imkanı sağlıyor.
Bu filmlerin ruh hali ciddiyet ile gülünçlük arasında gidip geliyor; bir bölümde saygı duyulan bir kişinin samimi ve düşünceli sözlerini duyarken diğer sahne sadece basmakalıp bir hal alıyor; bir sunakta dans eden çıplak bir kadın, orta yaşlı İngiliz bir adamın bir dairede koşuşturması ve çok ama çok sayıda siyah kadife giysiler.
Bazı durumlarda bu filmler ortalama televizyon izleyicisinin ağzı açık bakması için çekilmiş ve ortaya koydukları yapaylık gerçekten insanı esir alıyor. Ama yakından baktığınız zaman bunların popüler medya ile nasıl dikkatle tartılmış yakınlaşmalar olduğunu görebilirsiniz: filme alınan, uzun süredir sürdürülen yöntemler toplumun geneline onların da var olduğunu açıklamak için ulaşıyor.
Günümüzde dijital teknoloji sayesinde bu 70’li Yılların Doğaüstü Okült Belgeselleri orijinal filmin çürümesi için yeterli bir zaman sonrasında hayat buluyor ve ilk başta amaçlanandan daha fazla seyirciyle buluşuyor (bu filmlerin tümüne günümüzde internet yoluyla erişilebiliyor). (daha&helliip;)