iyiköfüfilm

14
Eyl
2015

Eurosleaze Sinemasında BDSM

İstismar Filmleri kategorilerinde yayınlandı.

Fifty Shades of Grey (2015)

Sosyal medya ve geleneksel medyadaki mevcut trendler/güncellemelere ve karşınıza çıkabilecek herhangi popüler kültür ya da kitlesel ticaret unsuruna dayanarak BDSM’nin yepyeni bir şey olduğunu varsayabilirsiniz. Ya da en azından sinema ve popüler sanattaki etkisinin sonunda hissedildiğini düşünebilirsiniz. Bunlardan ilkinin doğru olmadığını biliyoruz, insanlar tarihin başlangıcından beri birbirlerine keyifle teslimiyet ve hakimiyet gösteriyorlar. Ve ister inanın ister inanmayın ikincisi de doğru değil. BDSM birçok ülkede, türde ve yapımda yıllardan beri sinemanın bir unsuru olmuştur. Porno filmlerden animasyona, türe özgü sinema tuhaflıklarına ve popüler kültür erotik gerilim filmlerine BDSM sinemaya seyircinin kabul edeceğinden daha fazla işlemiştir.

Cruising, Secretary ya da yakın zamanda gösterime giren The Duke of Burgundy gibi filmlerin bir hayranı olarak BDSM’nin popüler sinemadaki kabulüne işaret eden önemli ve tanımlayıcı bir alana odaklanmak istiyorum: Eurosleaze. Bu terim sıklıkla kullanılıyor ama her zaman doğru anlamda değil, ve burada exploitation alt türleri ile kategorize edilen ve ağırlıklı olarak cinsel içeriğe odaklanan Avrupa menşeli filmleri ele alıyoruz. Bu kapsamlı bir liste olmasa da BDSM bakımından daha ezoterik ve tatmin edici bir içeriğe açılan bir kapı olması amaçlanmıştır. (daha&helliip;)


İtalya birçok sıradışı yönetmenin doğup büyüdüğü topraklardır. Akdeniz’in bu sıcak ülkesi aynı zamanda içimizi ısıtacak bir çok erotik filme ev sahipliği yapmıştır. Kuşkusuz bu erotizm ve cinselliği benimseyen güruhun birinci önceliği kadının cinsel dünyasına yapılan yolculuklardan çok ticari kaygılardır. Fakat bu güruh içerisinde Bernardo Bertolucci ve Marco Ferrari’nin kadının cinsel dünyasına getirdikleri sıradışı yaklaşımları özel ve farklı bir yere koymamız gerekiyor. Bu iki ustayı iki film birden sinemalarının vazgeçilmez yönetmeni Tinto Brass’la aynı kefeye tabiki koymayacağız ama Tinto Brass’ın da hakettiği değeri  görmezden gelmeyeceğiz.

Tinto Brass 1933 yılında Venedik’te dünyaya geldi. Günümüz İtalyan sinemasının en popüler isimlerinden biri olmasının en önemli nedenlerinden biri bütün filmlerinin büyük sansasyon yaratmasıdır. Kadın dernekleri ve kilisenin bütün olumsuz söylemlerine karşın İtalya’da olduğu gibi İtalya dışında da popüleritesini sürdürmekte.

Roberto Rosselini’nin asistanı olarak sinemaya başlayan Tinto Brass sanılanın aksine erotik filmler yöneterek sinemaya giriş yapmamıştır. 1960 ve 1970’li yıllar arasında avant-garde filmlerde boy göstermiştir. Ayrıca bilim kurgu, polisiye ve western parodileri de çeker fakat bu ilk dönem filmleri çok fazla ilgi görmez. Sinema çevreleri ise Tinto Brass’ı umut verici yönetmenler arasında göstermektedir. Buna karşın Tinto 1967 yılından sonra tür değiştirip seks ve erotik filmlere yönelmesiyle kariyerini bambaşka bir yöne çevirir.
(daha&helliip;)


8
May
2011

Nazisploitation Filmleri

Kavram-Kuram-Fenomen kategorilerinde yayınlandı.

Nazisploitation: Nazi exploitation (ayrıca Nazisploitation olarak bilinir), İkinci Dünya Savaşı kurgusu üzerine çekilen, kötü Nazilerin sıklıkla esir kamplarında cinsel suçlar işledikleri, exploit ve sexploit filmlerin alt kategorisi bir türdür. Çoğu “hapisteki kadınlar”  üzerine kurgulanan bu filmlerin kurgusu, yüksek sadizm, vahşet ve aşağılama içeren şekilde ölüm kamplarına, Nazi genelevlerine kaymıştır. Bu türde çekilmiş en etkili isme sahip ve en kötü şöhretli film Kanada yapımı Ilsa, She Wolf of the SS (1974) isimli filmdir (ayrıca bu türün standartlarını belirleyen film olmuştur). Filmin sürpriz başarısı ve devam filmleri, çoğu İtalyan birçok Avrupalı film yapımcısının Nazi vahşeti üzerine onlarca film yapmalarına neden oldu. Ilsa ve Salon Kitty serileri başarılı yapımlar olurken diğer filmlerin çoğu gişe başarısızlığıyla sonuçlandı ve bu janr 1980’lerin ortasında ortadan kayboldu.

İtalya’da bu filmler “il sadiconazista” olarak bilinen dönemin bir parçasıydı ve Tinto Brass’ın Salon Kitty, Liliana Cavani’nin The Night Porter ve Pier Paolo Pasolini’nin Salò isimli filminden etkilenmişlerdi. Bu janrın göze çarpan yönetmenleri Paolo Solvay (The Beast in Heat olarak bilinen La Bestia in Calore, SS Hell Camp), Cesare Canevari (Last Orgy of the Third Reich olarak bilinen L’ultima orgia del III Reich) ve Alain Payet (Hitler’s Lust Train, Love Train for The SS olarak bilinen) idi ve hepsi 1977’lerdendi. (daha&helliip;)


14
May
2010

İstismar Filmleri

İstismar Filmleri Kavram-Kuram-Fenomen kategorilerinde yayınlandı.

Exploitation film genellikle dehşet verici konular ‘istismar edilerek’ geliştirilen bir film türüdür. “Exploitation” terimi film piyasasında oldukça yaygındır; promosyon ve reklam anlamında her türden film için kullanılır. Bu filmler büyük bir star, özel efektler, seks, şiddet, romantizm gibi bir anlamda sömürecek konulara ihtiyaç duyarlar.  Buna rağmen bir exploitation filmi ağırlıklı olarak sansasyonel reklamcılığa ve filmin gerçek kalitesinden ziyade tasvir edilen konunun geniş ve dehşet verici bir şekilde abartılı aktarımına dayanır. Exploitation filmleri genellikle her bakımdan düşük kalitede filmlerdir. Ancak durum her zaman böyle değildir. Exploitation filmleri bazen ciddi anlamda ilgi toplar ve popüler olurlar.

Tarihçe

Exploitation filmlerde, müstehcen ya da açık seçik seks sahneleri, sansasyonel şiddet, hap kullanımı, çıplaklık, tuhaf ve korkutucu şeyler, kan, gariplik, yıkım, isyan ve kargaşa en önemli özelliklerdendir. Bu tür filmler sinemacılığın ilk günlerinden beri çekilse de ABD ve Avrupa’da genel anlamdan sansürün ve sinema kurallarının yumuşaması ile birlikte, 1960 ve 70’lerde popülerleşmişlerdir. Ayrıca yapımcılar televizyon nedeniyle kaybettikleri izleyicinin ilgisini çekmek için sansasyonel öğeler kullanmıştır. Çoğu tiyatrolarda oynanamayacak ve ABD’de NC-17 derecesi alamayacak denli düşük bütçeli filmlerdir. 1990’lardan beri exploitation filmler, türü para-sinema olarak adlandıran akademik çevrelerin de dikkatini çekmektedir.

Exploitation” sözcüğü çok geniş anlamda tanımlanır ve filmin asıl içeriğinden ziyade seyircinin filmi algılaması ile ilgilenir. Hays Code’u geçemeyen sanat filmleri ve exploitation filmler genelde aynı salonlarda gösterildiği için ilgi çekici malzeme ve sanatsal içerik genelde bir aradadır. Explioitation filmler, filmlerinde saldırganlık öğesi baskın olan ve “saygın olmayan” malzemeyi cesurca işleyen ünlü Avrupalı yönetmenler Derek Jarman, Luis Buñuel, ve  Jean-Luc Godard sayesinde gelişmiştir. Stanley Kubrick‘in A Clockwork Orange, Tod Browning‘in Freaks ve Roman Polanski‘nin Repulsion filmi dâhil olmak üzere klasik olarak adlandırılan pek çok filmde seks, şiddet ve exploitation filmleri ile bağdaştırılan şok vardır. Buñuel’in Un chien andalou filmi modern splatter filmine özgü öğeler içermektedir.  Eğer Carnival of Souls Avrupa’da çekilmiş olsaydı sanat filmi olarak, öte yandan Eyes Without a Face Amerika’da çekilseydi düşük bütçeli bir korku filmi diye sınıflandırılacağı iddia edilmektedir. Sanat filmlerinin ve exploitation filmlerinin seyircisi Hollywood’un sunduklarını genelde reddeder. (daha&helliip;)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

İyiKötüFilm Hakkında
İyiKötüFilm Röportajlar
İyiKötüFilm Bağlantılar
Extreme Haribo Giallo For Dummies Immoral Tales Kahramanlar Sinemada Korkucu Once upon in a time in Western Öteki Sinema Sinematik Ters Ninja

İyiKötüFilm Feeds


İyiKötüFilm
yeni