iyiköfüfilm

9
Kas
2013

The Cabin in the Woods (2012)

Korku Filmleri kategorilerinde yayınlandı.

the-cabin-in-the-woodsDrew Goddard’ın ilk yönetmenlik denemesi olan “The Cabin In The Woods”, Goddard’ın senaryoyu birlikte yazdığı arkadaşı Joss Whedon ile görsel efektleri yapamadıkları şeylere saklama merakıyla başlıyor. Alias ve Lost’un prodüktörlüğünü ve yazarlığını yapmış olduğunu öğrenmem bir şey ifade etmiyor aslında benim için, bu iki diziden de haz etmiyorum çünkü. Ama ilk yönetmenliğini bu filmle yapmış olması ekstra harika, çünkü film sarkastik bir korku çorbası! 

Ne kadar az CGI, o kadar iyi makyaj mottosuna sadık kalan yönetmen ve ekip, görsel efektlerin gerçeğin yerini tutmamasında hemfikir. Ama efektler kostüm ve makyajla da ancak bir yere kadar gidebildiği için sadece ve sadece yapamadıkları durumlarda görsel efekt kullanma sözüne sadık kalmışlar. Labirentli sahnelerde kullanılan bilgisayar efekti basit olmasına karşın labirent/mühendislik açısından daha karışık bir tarafı da var. Aynı zamanda ağız sulandıran canavarların hücum etme sahnesi öyle bir hal alıyor ki, sırf hangi canavar nerde, kime saldırıyor derken ufak tefek hatalar göze batmıyor bile. Şeffaf dönen küplerin birbirlerine uyum sağlayacak şekilde durdurulmaları baya zor olmuş. Çoğunu yeşil ekranda çekip kalanını sonradan eklemişler. Asansörlü sahnede özellikle(o kadar fazla asansör var ki) rastgele canavar çekimi yapmışlar. Küpleri de yine somut şekilde nasıl kullanacaklarını belirleyebilmek için en ufak küpün içine kocaman böcekler koyup onlarla çalışmışlar.

Beyindeki tetris olayı hesabının yani bu canavarların asansörden puzzle halindeki çıkış fikri detayının ayrıntılı şekilde işlenmiş olması da ayrı bir eğlenceli! (daha&helliip;)


8
Şub
2012

Don’t Torture a Duckling (1972)

Giallo kategorilerinde yayınlandı.

Don’t Torture a Duckling, gore’un usta ismi Lucio Fulci’nin yönetmenliğini yaptığı, başrollerinde Florinda Bolkan, Barbara Bouchet, Tomas Milian gibi karakteristik yüzlerin yer aldığı 1972 yapımı bir film. Film aslında yönetmen açısından bir önem taşıyor, çünkü Fulci’nin ilk şiddet efekti içeren sahneleri bu filmle başlıyor ve devamı diğer filmleriyle geliyor.

Hikaye İtalya’nın güneyinde, insanların ritüelleriyle yaşadığı küçük bir kasabada geçiyor. Fakat kasaba çocuklarının başı derttedir. En tanınanlarından üçü seri şekilde öldürülür. Birçok şüpheli vardır; çocukların ‘Big Baby’ diye alay ettikleri röntgenci Giuseppe veya voodoo büyüsü ile haşır neşir Francesco, bir de ilk sahnede kanlı ellerle gördüğümüz kadın Maciara var. Maciara, ölü çocuk doğurmuş ve akli dengesini bu nedenle kaybetmiştir. Maciara ölen üç çocuğun kilden vodoo bebeklerini yapmıştır ve en fazla şüpheyi o çekmiştir. Aslında bir de arsız, kendini reşit olmayan bir çocuğa izleten, şehir kızı Patriza var işin içinde. Acaba hangisi katil? Hepsi sorgulanır fakat sanılanın aksine hiç biri suçlu değildir. Bu trajik ve şiddet dolu hikayenin asıl suçlusu en güvenilen adam mıdır yoksa? Bu sorunun cevabını Fulci sağ gösterip sol vurarak veriyor. Herkes aklı başı yerinde olmayan sosyal anlamda dışlanmış karakterlerden şüphelenir. Bu durum her daim güncel olan bir sorundur. Yönetmen bu durumu vurgulayarak aslında toplumsal bir mesaj da gönderiyor.

Don’t Torture a Duckling seri katil cinayetlerini barındıran bir film; fakat öldürülenler ne seksi kadınlar ne de katilin işine burnunu sokan adamlar. Bu kez çocuklar öldürülüyor ve başladığı andan itibaren bizi suçlu arama cümbüşüne ortak ediyor. Film boyunca, şüpheli birçok çılgın insan karşımıza çıkıyor. (daha&helliip;)


4
Eyl
2010

Asia Carrera Röportajı

Röportaj XXX kategorilerinde yayınlandı.

“Neredeyse bana verilen her türlü rolü oynarım, çünkü normalde sessiz biriyimdir ve pek kişilik sahibi değilimdir, bu yüzden her rol kolay geliyor,  boş bir kağıt gibiyim ve karakteri sıfırdan yaratıyorum.”

Porno dünyasında kendine has bir yeri ve hayran kitlesi olan ve şimdilerde iki çocuğunu tek başına büyütmeye çalışan hayran olunası kadınlar biri Asia Carrera. İyi “Kötü Film” olarak blogumuzda Asia ile yapılmış bir röportajın çevirisini yapıp size sunduk. Keyfini çıkarın.

Asia Carrera’nın biyografisindeki bir satırda şöyle yazıyor:  “Okulda aldığım her B notu için ailem tarafından cezalandırıldım, daha düşük notlar içinse dayak yedim. Sosyalleşmeme kesinlikle izin verilmiyordu.” Kısa süre sonra geleceğin Asyalı-Amerikan (aslında yarı Japon, yarı Alman)  porno yıldızı 17 yaşında evden kaçtı ve başkalarıyla beraber yaşamaya başladı.

Üniversite sınavından aldığı yüksek puan ve yüksek IQ’su sayesinde Rutgers Üniversitesi’ni kazandı. Öğrenci yurdundaki ücretsiz odası onun için geçici bir duraktı. Okuldan kalan boş vakitlerinde striptiz yaparak para kazandı. Aşağılayıcı anılarının karşısında sertleşen erkekleri aşağılamaya terfi etti ve kısa zamanda New Jersey’deki en ünlü striptizcilerden biri oldu. Zamanla işi eğitim programının önüne geçmeye başladı.

Dansçılık sadece asıl paranın kazanıldığı ve daha sonradan en tanınmış yıldızlarından birisi olacağı porno sektörüne bir geçiş kapısıydı. 1998 yılında, kariyerinin zirvesindeyken oyunculuğu bırakıp senaristlik ve yönetmenlik kısmına geçiş yaptı. Aynı zamanda HTML kodlamayı öğrenip kendi sitesi olan www. asiacarrera.com’un dizaynını yaptı. Fakat 1999 yılında, 1.72 boyundaki balık eti yıldız hayatındaki seks eksikliği yüzünden mesleğine geri döndü. (daha&helliip;)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

İyiKötüFilm Hakkında
İyiKötüFilm Röportajlar
İyiKötüFilm Bağlantılar
Extreme Haribo Giallo For Dummies Immoral Tales Kahramanlar Sinemada Korkucu Once upon in a time in Western Öteki Sinema Sinematik Ters Ninja

İyiKötüFilm Feeds


İyiKötüFilm
yeni