Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki filmle ilgili yorumlar oldukça çeşitli. Herkesin tek bir noktada birleşip “iyi” yada “kötü” diyebileceği bir film değil Picnic at Hanging Rock,. Bazıları filmi “güzel, ince ve zarif” olarak tanımlarken, bazıları ise ” çok sembolik, çok yavaş, sıkıcı ve oldukça 70′lere ait” olarak tanımlıyor.
Kuşkusuz bir sanat eserinde boşluk kavramının işin ana teması olarak kullanılması yeni bir şey değil ve bu filmde de ana tema muamma, boşluk ve gizem üzerine kurulu.
Film 1975 yılında Avustralyalı yönetmen Peter Weir tarafından aynı adlı romandan uyarlanarak çevrilmiş. Film için uluslararası üne ve seyirciye kavuşmuş ilk Avustralya filmlerinden birisi diyebiliriz. Filmde Helen Morse, Rachel Roberts ve Vivean Gray başrollerde.
Picnic at Hanging Rock oldukça ihtişamlı bir film. Kurgu, atmosfer, sinematografi, müzik her şey çok iyi oturmuş filmde. Zamfir’in müzikleri harika.
Film 1900 yılında Avustralya’da geçiyor. Filmin konusu oldukça basit. Elit bir kız okulu “Hanging Rock” adlı dağlık bir bölgeye Sevgililer Günü’nde bir gezi düzenler. Gezi sırasında 3 kız öğrenci ve bir öğretmen bu gizemli yerde kaybolur. Herkes onları bulmak için seferber olur, kimse kızları bulamaz. Fakat kızlar bir süre sonra ortaya çıktıklarında ise hiçbir şey hatırlamıyorlardır. Kaybolmalarının sebebinin bir insan mı, yada doğaüstü bir şeyler mi olduğu anlaşılamaz. Cevap izleyiciye bırakılmıştır. Oldukça basit bir senaryo, değil mi? Birdenbire kaybolan insanlar! Evet oldukça basit ama yönetmen gizem-dram türünün bu klişeleşmiş konusunu, harika film müzikleri, kostümler ve olayların geçtiği doğa ile bizlere çok farklı yansıtıyor. Peter Weir konuya öyle bir açıdan yaklaşıyor ki seyirciyi gerçekten büyülüyor. Filmle çok da alakalı görünmeyen imajlar filmi gerçekten farklı kılıyor. Kuğular, karıncalar, çiçekler, böcekler… (daha&helliip;)
