iyiköfüfilm

Tarantula_1955Jack Arnold‘ın yönetmenliğini yaptığı Tarantula (1955) adlı korku filminin oyuncu kadrosunda John Agar (Doktor Matt Hastings), Mara Corday (Stephanie ‘Steve’ Clayton), Leo G. Carroll (Profesör Gerald Deemer) gibi isimler yer alıyor.

Eric Jacobs, çölde pijamalarıyla ölü olarak bulunur. Neredeyse tanınmaz haldedir. Akromegali hastalığından dolayı yüzü ve vücudunda tuhaf değişiklikler olmuştur. Normalde bu hastalık, uzun yıllar sonra gözle görünür belirtilere sebep olurken birkaç günde Jacobs’un bu hale gelmesi Doktor Matt Hastings’in şüphelenmesine neden olur. İlk ve tek şüphelendiği kişiyse laboratuarda gizli çalışmalar yaptığı ortağı Profesör Gerald Deemer’dır. Ama ilk önce bu tuhaf olayın nasıl gerçekleştiğini bulması gerekmektedir.

Profesör Gerald Deemer bir biyologdur. İnsan nüfusunun artmasıyla kaynakların tükeneceğini düşünmektedir ve yiyecekleri çoğaltmak için bir takım deneyler yapmaktadır. İlk önce bu deneyini hayvanlar üzerinde yapar. Fareler ve bir tarantula üzerinde gerçekleştirdiği bu deney bir kaza sonucu yanıp kül olur. Her şey yok olduğu için baştan başlar. Ama yangından kurtulan tarantula dışarıda büyümeye devam eder ve bir süre sonra durdurulması güç devasa bir tarantulaya dönüşür. Kendi halinde hayatlarını sürdüren kasaba halkı Doktor Matt Hastings’in önderliğinde başlarına gelen bu beladan kurtulmaya çalışacaklardır.

Film, insanoğlunun normal halinde bile korktuğu tarantulayı 100 kat daha büyümüş haliyle etrafa dehşet saçmasını anlatıyor. Fakat bunu filmin son yarım saatinde yapıyor. Seyirci Doktor Matt ile beraber olayı çözmeyi çalışıyor ve doktordan daha önce tarantulayı farkediyor. (daha&helliip;)


23
Ara
2013

Blood Beach (1980)

B-Film Korku Filmleri kategorilerinde yayınlandı.

blood-beach-posterYönetmenliğini ve senaristliğini Jeffrey Bloom’un yaptığı “Kanlı Plaj” kült haline gelmiş bir B filmi. Kumun altında gizlenen ve plaja gelenlere saldıran bir yaratığın yer aldığı filmin başrollerinde David Huffman, John Saxon ve Burt Young yer alıyor. Burt Young’ı Sylvester Stallone ile birlikte kamera karşısına geçtiği Rocky film serisinden hatırlamak mümkün.

Kaliforniya, Venice Plajı’nda bir kişi kaybolur. Los Angeles Polis departmanının anında devreye girmesiyle soruşturma başlar ve olayın bir boğulma olduğu hakkında herkes hem fikirdir. Fakat plajda kaybolan kişilerin sayısı giderek artmaya başlar. Bunun üzerine tekrar soruşturmayı başlatan polis bu sefer de sorumlunun bir seri katil olduğuna karar verir. Kaybolan insan sayısının artması ve kayıplara bir köpeğin de eklenmesiyle ve arkadaşları tarafından kuma gömülen bir kızın kumdan çıkarıldıktan sonra bacaklarının parçalanması sonrasında artık ortada bir seri katilin olmadığı kesinlik kazanır. Artık kumun altında var olan bir “şey” tarafından insanların kaybolduğunun farkına hem polis hem de halk varır. Artık sırada bu canavarı ortadan kaldırmak vardır.

Blood Beach, 80’lerin tipik bir B korku filmi. Bir başyapıt beklemeden yani çok ciddiye almadan izlendiğinde kesinlikle beklentileri karşılayacak türden. Özellikle kumun altında yaşayan ve halka korku salan yaratık fikri oldukça orijinal. Jaws’dan etkilenmelerin de var olduğu filmin bir Amerika yapımı değil de İtalyan işi olduğunu düşünmemek elde değil. Jaws’dan farkı tehlikenin denizde değil kumsalda olması. (daha&helliip;)


9
Kas
2013

The Cabin in the Woods (2012)

Korku Filmleri kategorilerinde yayınlandı.

the-cabin-in-the-woodsDrew Goddard’ın ilk yönetmenlik denemesi olan “The Cabin In The Woods”, Goddard’ın senaryoyu birlikte yazdığı arkadaşı Joss Whedon ile görsel efektleri yapamadıkları şeylere saklama merakıyla başlıyor. Alias ve Lost’un prodüktörlüğünü ve yazarlığını yapmış olduğunu öğrenmem bir şey ifade etmiyor aslında benim için, bu iki diziden de haz etmiyorum çünkü. Ama ilk yönetmenliğini bu filmle yapmış olması ekstra harika, çünkü film sarkastik bir korku çorbası! 

Ne kadar az CGI, o kadar iyi makyaj mottosuna sadık kalan yönetmen ve ekip, görsel efektlerin gerçeğin yerini tutmamasında hemfikir. Ama efektler kostüm ve makyajla da ancak bir yere kadar gidebildiği için sadece ve sadece yapamadıkları durumlarda görsel efekt kullanma sözüne sadık kalmışlar. Labirentli sahnelerde kullanılan bilgisayar efekti basit olmasına karşın labirent/mühendislik açısından daha karışık bir tarafı da var. Aynı zamanda ağız sulandıran canavarların hücum etme sahnesi öyle bir hal alıyor ki, sırf hangi canavar nerde, kime saldırıyor derken ufak tefek hatalar göze batmıyor bile. Şeffaf dönen küplerin birbirlerine uyum sağlayacak şekilde durdurulmaları baya zor olmuş. Çoğunu yeşil ekranda çekip kalanını sonradan eklemişler. Asansörlü sahnede özellikle(o kadar fazla asansör var ki) rastgele canavar çekimi yapmışlar. Küpleri de yine somut şekilde nasıl kullanacaklarını belirleyebilmek için en ufak küpün içine kocaman böcekler koyup onlarla çalışmışlar.

Beyindeki tetris olayı hesabının yani bu canavarların asansörden puzzle halindeki çıkış fikri detayının ayrıntılı şekilde işlenmiş olması da ayrı bir eğlenceli! (daha&helliip;)


5
Kas
2013

Don’t Go Near The Park (1979)

Korku Filmleri kategorilerinde yayınlandı.

dont-go-near-the-park-1981İngiltere’de yayınlanan Video Nasty listesine girmesinin ardından büyük bir ün kazanan Don’t Go Near The Park, Amerika yapımı bir korku filmi. Sanctuary for Devil, Nightstalker ya da Curse of the Living Dead isimleriyle de bilinen filmin yönetmeni, yapımcısı ve senaristi Lawrence D. Foldes. 

Filmimiz yaklaşık 12000 yıl önce yaşlı anneleri tarafından lanetlenen Tra ve Gar’ın hikayesini anlatıyor. Genç kalabilmek için insanların iç organlarını yemek zorunda kalan kardeşler, ebedi gençliği elde edebilmek içinse kendi soylarına mensup bir bakireyi öldürmek zorundadırlar.

Film üç farklı zaman dilimi içinde geçmekte. İlki yaklaşık 12000 yıl önce, prehistorik çağda geçiyor. Genç kalabilmek adına bir yamyam ritüelini kullanan kabilenin gösterildiği zamanda, iki kardeşin anneleri tarafından lanetlendiğini görüyoruz. Daha sonra günümüzden 16 yıl öncesine gidiyoruz. Lanetlenen kardeşlerden erkek olan, genç bir kadınla evleniyor ve Bondi adında bir kızları dünyaya geliyor. Üçüncü zaman dilimi ise günümüz. Bondi 16 yaşında, güzel bir genç kız, tam da 16. doğum gününde anne ve babasının kavgası sonucu evden kaçıyor. Bu laneti kırmak için elindeki tek şans kendi soyuna ait bir bakireyi kurban etmek olunca, kendi öz kızı bunun için ilk seçenek haline geliyor.

Video Nasty listesinde yer almasına rağmen filmde çok fazla gore sahne yok. Olanlar da oldukça başarısız ve ciddiye alınır türden değil. sürekli farklı zaman dilimlerine atlayan filmde, bir çok yeni karakter ortaya çıkıyor. (daha&helliip;)


17
Şub
2013

The Angry Red Planet (1959)

B-Film Bilimkurgu Filmleri kategorilerinde yayınlandı.

angry_red_planet_poster_01Invasion of Mars ya da Journey to Planet Four olarak da bilinen The Angry Red Planet, yönetmenliğini Ib Melchior’un yaptığı, başrolünde Gerald Mohr’un yer aldığı bir bilim kurgu filmi. 10 gün gibi kısa bir sürede çekimleri tamamlanan filmin bütçesi ise $200,000. Film yapımcı Norman Maurer ve Sidney Pink tarafından bu film için geliştirilen CineMagic tekniğiyle çekildi. Bu teknikte Mars’ta geçen sahnelerde, görüntünün üstünde kırmızımsı bir parıltı yer alıyordu. Oyunculara daha çok çizgi karakter görünümü veren bu teknikte bu sayede daha az gerçekçi olan arka plana daha çok uyum sağlanıyordu. Bu teknik daha sonra Norman Maurer tarafından The Three Stooges in Orbit filmine de uygulandı. Filmin iki yapımcısından biri olan Sidney W.Pink ise renkli 3-D filmlerin babası olarak gösterilen bir isim. Ayrıca spaghetti westernlerin ilk örneklerini yapan yönetmenler arasında yer alıyor.

Filmin yönetmeni Ib Jørgen Melchior, çoğunlukla American International Pictures için yaptığı düşük bütçeli bilim kurgu filmleriyle bilinen bir isim. Yönetmenliğin yanı sıra yapımcı, senarist ve yazar. Filmin başrol oyuncusu Gerald Mohr ise 1968 yılında vefatına kadar süren kariyeri boyunca 100 televizyon showu, 73 film ve 500’ün üzerinde radyo oyununda yer almış bir karakter oyuncusu. Filmde yer alan diğer oyuncular ise Naura Hayden, Jack Kruschen ve Les Tremayne.

4 kişilik bir ekiple yola çıkan uzay gemisi, Mars’tan Dünya’ya geri döner. İlk başta uzayda kayboldukları düşünülen ekiple daha iletişim sağlanır ve uzay aracı dünyaya iner. (daha&helliip;)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

İyiKötüFilm Hakkında
İyiKötüFilm Röportajlar
İyiKötüFilm Bağlantılar
Extreme Haribo Giallo For Dummies Immoral Tales Kahramanlar Sinemada Korkucu Once upon in a time in Western Öteki Sinema Sinematik Ters Ninja

İyiKötüFilm Feeds


İyiKötüFilm
yeni