80’lerin video furyası döneminde çok dikkat etmesem de, 90’larla birlikte özel televizyon kanallarının ortaya çıkması ve günümüzden daha cesur filmlere yer vermesiyle tanıştım Emmanuelle ile. Ergenliğe geçişin ilk dönemlerinde film benim için sadece soft core bir film olarak gözükse de sinema tarihi açısından çığır açan filmlerden birisi olduğu gerçek.
Seks filmlerinin başlangıcının 1900’lü yıllara kadar uzandığını söylemek mümkün. 60’lı yıllarla birlikte başlayan özgürlükçü söylem sinemada da kendine yer buldu. İsveç, İsviçre ve Danimarka gibi ülkelerle başlayan bu hareket daha sonra Amerika ve Avrupa sinemasının önemli kalelerinden İngiltere’ye kadar uzandı. Fakat filmlerin ortak bir sorunu vardı; filmler tamamen çıplaklık üzerine kurulu ve sadece çıplaklık-seks tabusunu yıkmaya yönelik, bir şey anlatmayan filmlerdi.
1974 yılına geldiğimizde Emmanuelle bu tarz filmler içerisinde bir çığır açacaktır. Aslında film 1959’da yayınlanan aynı isimdeki bir romandan uyarlama. Tayland’da bulunan Fransız büyükelçisinin eşi Emmanuelle Arsan tarafından yazılan roman o dönemde film kadar ses getirmiştir. (E. Arsan’ın kendi yaşadıklarından yola çıkarak yazdığı düşünülmektedir.)
Filmin konusu kısaca şöyle: Emmanuelle genç ve güzel bir mankendir. İşi yüzünden Fransız büyükelçiliğinde çalışan eşinin yanında çok sık bulunamamaktadır. Kocasını ziyarete gittiği Tayland’da cinselliği yeniden keşfedecektir. Birbirleriyle oldukça farklı bir ilişkisi olan çift, cinsel isteklerini sınırsız ve özgürce başkalarıyla da yaşayabilmektedirler. Eşinin başkalarıyla birlikte olmasından haz duyan Jean, onun bir gün başkasına aşık olabileceğini düşünmemektedir. Düşünmediği şey başına gelir ve Emmanuelle bir gün başka birine aşık olur. Bunu öğrenen Jean ilişkililerini tekrardan yoluna koymak için eşine, bir nevi bir “sex coach” tutar. Bundan sonrası ise Emmanuelle için bazen acı, bazen de arzu dolu dakikaların başlangıcı olacaktır. (daha&helliip;)
