iyiköfüfilm

ilsa-oil_shot4l

Lost’un en iz bırakan anlarından biri Sayid Jarrah’ın “My name is Sayid Jarrah, and I am a torturer”  özlü sözüdür. Sinema için de pek çok kadın karakter, karanlık tarafta uyanarak bu tema çerçevesinde işkenceci rolünü üstlenmiştir. Nikita’dan Fatal Attraction’a, Basic Instict’ten Natural Born Killers’a kadar pek çok popüler filmin karanlık kadınları, bazen femme fatale halleriyle akla gelebilir.  Ancak bu güruhtan farklı olarak hem psikolojik hem de fiziksel darbeciler daha sert  takılıp türlü işkence performansları sergileyebilir. “The Girl with the Dragon Tattoo” gibi pek çok filmdeki kadın karakter, değişik işkence metodlarıyla karşımıza çıkmaktadır. Burada yer veremediğimiz tüm cehennem azabı çektiren kadın rollerine selam ederken, sizin için popüler filmlerin hafızalara kazınmış işkenceci kadın karakterleri listeledik. (daha&helliip;)


13
Ağu
2012

Sybil Danning Röportajı

Röportaj kategorilerinde yayınlandı.

İpek Çakır : Röportaj teklifimizi kabul ettiğin için teşekkürler Ms.Danning. Bu bizim için bir onur. Hakkında “B filmlerinin kraliçesi” ve “seks sembolü” gibi tanımlamalar yapılıyor. Bunlar arasından en sevdiğin ve seni en iyi anlattığını düşündüğün hangisi?

Sybil Danning : Benimle bu röportajı gerçekleştirdiğin için teşekkürler İpek, bu benim için bir zevk. Siteniz çok güzel. ABD medyası, benim 80li yıllarda güçlü kadın rolleri için bir yol oluşturduğumu ve öncülük ettiğimi belirtti. O dönem kadınların güçlü rollerde oynaması için çok zor zamanlardı, bu nedenle basının hakkımda yazdıklarını yansıtıyorum ve buna saygı duyuyorum. 80li yıllar filmlerin genellikle ülkenin durumunu yansıttığı bir dönemdi. Reagan başkandı ve “Star Wars” gerçekten ve gerçek hayatta yaşanıyordu. Filmler bu maço atmosferi yansıtıyordu. RAMBO ve COMMANDO filmleri vardı, kadınların rolleri arka plandaydı ve nispeten daha az ilgi çekiciydi. 1979 yılında Hollywood’a geldiğimde bana ilk önemli rolümü veren Roger Corman gibi yapımcılara minnettarım. Mükemmel bir kült klasik olan c filminde “St.Exmin” karakterini oynadım. 6 erkekle birlikte iyi gezegeni kötü adamlardan kurtarmaya giden tek kadındım. Açık şekilde, Akira Kurosawa klasiği SEVEN SAMURAI filminin uzayda geçen remake versiyonuydu. BBTS bu sefer Blu-Ray olarak geçen yıl tekrar çıktı, ve dağıtımcı tarafından bu yeni gösterimi tanıtmak için dünyaca ünlü San Diego Comic Convention’a davet edildim. Başarılı olmaya devam ediyor ve şunu söylemekten mutluluk duyuyorum ki, film çekildikten sonra doğan yeni genç izleyiciler arasında da popülerlik kazanmaya devam ediyor. Bu film 80lerdeki patlayışımı sağladı ve ardından başka güçlü roller geldi. Rollerim birbirine göre daha az ya da daha çok da olsa seksi roller ve bu benim için sorun değil. Bir kadın aynı zamanda hem seksi hem güçlü olabilir ve ben ikisini de olmayı seviyorum. Bir seks sembolü çok olumlu bir şey ve çok farklı bir şey olan “seks objesi” olmakla karıştırılmamalı. (daha&helliip;)


8
May
2011

Nazisploitation Filmleri

Kavram-Kuram-Fenomen kategorilerinde yayınlandı.

Nazisploitation: Nazi exploitation (ayrıca Nazisploitation olarak bilinir), İkinci Dünya Savaşı kurgusu üzerine çekilen, kötü Nazilerin sıklıkla esir kamplarında cinsel suçlar işledikleri, exploit ve sexploit filmlerin alt kategorisi bir türdür. Çoğu “hapisteki kadınlar”  üzerine kurgulanan bu filmlerin kurgusu, yüksek sadizm, vahşet ve aşağılama içeren şekilde ölüm kamplarına, Nazi genelevlerine kaymıştır. Bu türde çekilmiş en etkili isme sahip ve en kötü şöhretli film Kanada yapımı Ilsa, She Wolf of the SS (1974) isimli filmdir (ayrıca bu türün standartlarını belirleyen film olmuştur). Filmin sürpriz başarısı ve devam filmleri, çoğu İtalyan birçok Avrupalı film yapımcısının Nazi vahşeti üzerine onlarca film yapmalarına neden oldu. Ilsa ve Salon Kitty serileri başarılı yapımlar olurken diğer filmlerin çoğu gişe başarısızlığıyla sonuçlandı ve bu janr 1980’lerin ortasında ortadan kayboldu.

İtalya’da bu filmler “il sadiconazista” olarak bilinen dönemin bir parçasıydı ve Tinto Brass’ın Salon Kitty, Liliana Cavani’nin The Night Porter ve Pier Paolo Pasolini’nin Salò isimli filminden etkilenmişlerdi. Bu janrın göze çarpan yönetmenleri Paolo Solvay (The Beast in Heat olarak bilinen La Bestia in Calore, SS Hell Camp), Cesare Canevari (Last Orgy of the Third Reich olarak bilinen L’ultima orgia del III Reich) ve Alain Payet (Hitler’s Lust Train, Love Train for The SS olarak bilinen) idi ve hepsi 1977’lerdendi. (daha&helliip;)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

İyiKötüFilm Hakkında
İyiKötüFilm Röportajlar
İyiKötüFilm Bağlantılar
Extreme Haribo Giallo For Dummies Immoral Tales Kahramanlar Sinemada Korkucu Once upon in a time in Western Öteki Sinema Sinematik Ters Ninja

İyiKötüFilm Feeds


İyiKötüFilm
yeni