iyiköfüfilm

5
Oca
2012

Sweet Home (1989)

Korku Filmleri kategorilerinde yayınlandı.

Sweet Home veya çekiklerin diyarındaki ismiyle Suito Homu tam anlamıyla bir ilklerin filmi. Yönetmen Kiyoshi Kurosawa, Sweet Home’dan önce vasat pinku ve drama\komedi tarzı filmler çeken bir yönetmenken bu filmle yıldızı parlamış. Zaten yönetmenin sonraki filmlerinin ağırlıklı olarak gerilim türündeki başarılı örnekler vermesini de Sweet Home’da kendisini bulmasına bağlıyorum. Bilmeyenler için, oyunculuk da yapan yönetmenin filmografisinde Retribution (Sakebi), Reincarnation (Rinne), Charisma (Karisuma), benim çok sevdiğim ve hatta yönetmenin öncesindeki bütün filmlerini “vasat” olarak saydığı Cure (Kyua) ve Türk sinemasını takip edenleri yakından ilgilendiren Pulse (Kairo) adlı filmler var. Hatırlarsanız 2006 yılında çıkan Dabbe isimli garabetin yönetmeni Hasan Karacadağ, filmini resmen sahne sahne Pulse’dan çal… Daha doğrusu Kiyoshi Kurosawa icat ettiği zaman makinası ile geleceğe giderek Dabbe’yi izledikten ve çok beğendikten sonra 2001 yılına geri dönüp Dabbe’deki beğendiği sahneleri kendi filmi olan Pulse’da kullanmıştı. Pulse daha sonra yine Pulse olarak Amerikalılar tarafından çekilmişti ve hatta yerli sinema sitelerindeki bazı kendini bilmezler tarafından Dabbe’den araklanmış olarak nitelendirilmişti. Gerçi leş bir filmdi.

Sweet Home’a geri döndüğümüzde aslında filmin Kiyoshi Kurosawa’dan ziyade yapımcısı Jûzô Itami’nin filmi olduğu gibi bir söylentiyle karşılaşıyoruz. Film sinemalardaki gösterimi bittikten sonra video ve televizyon versiyonları hazırlandığı sırada filmde de ufak bir rolde görünen yapımcı Itami filme el atmış, baştan kurgulamış, bazı yerlere efektler eklemiş ve filmi böyle pazarlamış. (daha&helliip;)


23
Eyl
2010

Disbelief Hell / Possessed (2009)

Korku Filmleri kategorilerinde yayınlandı.

Özellikle 80’li yıllara bakıldığında Asya sineması, özellikle pek revaçta ve üretken olan Hong Kong sineması korku filmleri türünde batıdaki örneklerinden çok daha farklı ürünler vermişti. Bunların başında da büyü ve büyücü temalı, genelde lanete veya bir büyüye maruz kalmış ana karakter ya da karakterlerin başlarına gelen durumdan kurtulma çabasını anlatırdı. Bu filmlerin yarısında büyücüyü öldürür, lanetli objeyi devre dışı bırakıp kurtulurlarken, diğer yarısında ise iğrenç bir ölümle son bulurdu. 1980’li yıllarda ağırlıklı olarak Shaw Brothers’ın dövüş filmlerinden farklı türlere kucak açmasıyla bu filmler mantar gibi türemeye başladı, Hex, Hex vs. Witchcraft ve Hex After Hex’ten oluşan Hex üçlemesi, Seeding of a Ghost, mide bulandırıcı Centipede Horror ve Mo (uluslar arası adıyla Boxer’s Omen) aklıma gelen ilk örneklerden. 1990’lı yıllarda Amerikan tarzı korku\gerilim filmleri ve Untold Story tarzı 18 yaş sınırlı gore filmler daha ön plana çıkarken büyücü filmleri daha geri plana atıldı. Eternal Evil of Asia gibi filmler türle dalgasını geçmeye başladıkça bu alt tür filmleri giderek daha da azaldı.İlginçtir ki Kore yapımı olan Disbelief Hell’i izlerken bazı sahnelerde sanki hakikatten modern bir büyücü korku filmi izliyormuşum gibi geldi.  Filmde farklı inançlardan insanlar var, hıristiyanlar, şamanistler ve ateistler.

Filmin çok fazla sayıda ismi var, proje halindeki ismi olan Scream, Disbelief Hell, Living Death, uluslar arası ismi olan Possessed (bence en uygunu bu olsa gerek) ve okuduğum kadarıyla orijinal ismi olan Bool-sin-ji-ok’un birebir çevirisi Hell of the Non-Believers. (daha&helliip;)


20
Haz
2009

Japon Pembe Filmleri

Kavram-Kuram-Fenomen kategorilerinde yayınlandı.

bondage_of_lust_1968_poster_0160’lı yıllarda Japon sineması çıkmaza girmiş ve Samuray filmleri fazla ilgi görmemeye başlamıştı. Bu sebeple Japon film şirketleri yeni arayışlar içine girdiler. Bu şirketlerden Nikkatsu, stüdyo yöntemiyle çekilen ve Roman Porno da denilen filmlere yöneliyordu. (Daiei, ve Toei dönemin diğer ünlü film şirketlerdir.)

Japonya’daki sansür sistemi kadın ve erkeğin cinsel birleşmesini ve cinsel organlarının görünmesini yasaklamıştı. Filmlerde bu kareler flulaştırılarak gösteriliyordu. Fakat bu sansür sistemi belkide kadına karşı uygulanan en sert sadomazoşist arzuları gösteren sahnelere izin veriyordu.

Pembe filmleri kendi içlerinde ikiye ayırmak mümkün: Pinku Eiga ve Pinku Violance. Pinku Eiga’da kadına olan şiddet cinsellikle yoğrulurken Pinku Violance filmlerinde ise yine aşırı cinsellik ve kadına karşı şiddetin yanında bu şiddete maruz kalan kadınların kanlı intikam hikayeleri de anlatılmaktadır.

Sansür sistemi bu tarz filmlerin Japonya’nın dünya üzerindeki prestijini zedeleyeceği düşüncesiyle yurt dışında dağıtımına ve festivallerde gösterilmesine izin vermiyordu. Meraklıları dışında uzun bir süre sinemaseverler bu filmlerden ya haberdar olamadı ya da haberdar olduğu halde ulaşamadı. 90’lı yılların sonu ve 2000’li yılların başından itibaren bazı Amerikan video şirketlerinin bu filmleri DVD olarak piyasaya sürmesi ve internetle birlikte bilgiye ulaşılabilirliğin artmasıyla birlikte dünya pazarında Pinku filmlerine olan ilgi de çığ gibi büyümeye başlamıştır.

(daha&helliip;)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

İyiKötüFilm Hakkında
İyiKötüFilm Röportajlar
İyiKötüFilm Bağlantılar
Extreme Haribo Giallo For Dummies Immoral Tales Kahramanlar Sinemada Korkucu Once upon in a time in Western Öteki Sinema Sinematik Ters Ninja

İyiKötüFilm Feeds


İyiKötüFilm
yeni