Heartbreakers – Sigourney Weaver: Dominalar kraliçesi Angela Nardino’nun ayaklarını, yatağa bağlı Dean Cumanno’nun üstünde gezdirdiği sahnedir. Bu sahne hem görsel hem de literal anlamda bir ziyafet sunar. Çünkü yataktaki gözleri bağlı slave’in bir sonraki yemeği, siyah topuklu ayakkabısının içindeki bu ayaklar olacaktır. (daha&helliip;)
“Popolar ikiye ayrılır: Tangayla uyumlu popolar, tangayı reddeden popolar. Tangayla uyumlu popolar da kendi arasında ikiye ayrılır tabi…” Don Tangaryan
Natalie Portman – Closer: O ağır ve derinlikli ilişki diyalogları arasında, kaçımız pembe simli tangaya dikkat edebildi diye sorsak, cevap HERKES olurdu. Bir striptiz sahnesinin olmazsa olmazı tangalardır. Hele bu tanga Natalie Portman’ınkiyse, insanın striptiz direği olası gelir. Alice’in seksi dansı sırasında, tangası, subliminal Coca Cola reklamı gibi çok kısa bir süreliğine görünse de, o sahneyi pause’a alıp, uzun uzun bakmışızdır. Hatta pembe tangayı Clive Owen’dan bile daha iyi görmüş olabiliriz. Çünkü biz dekoderi çözüp, porno izlemeyi başarmamış bir nesle aşina değiliz.
Grindhouse filmleri içerik, oyunculuk ve daha bir çok yönden izleyiciler için enteresan olmalarının yanında bir de haklarında çok fazla bilinmeyen kimi gerçekler var. Bunlardan bazıları yapım sırasında bazıları da yapımdan ve gösterimden sonra ortaya çıkmış. İşte bunlar arasından seçtiklerim : (daha&helliip;)
Bazı filmler muhteşem senaryoları ve olağanüstü oyunculukları nedeniyle izlenir ve ilgi görür. Bazı filmler de canavarlar şehirleri yok edip her yeri dağıttığı için seyirciye cazip gelir. Bazen de güldürme potansiyeli çok yüksek olduğundan yakın buluruz filmleri. Ama sinema tarihinin başka dikkat çekici unsurları da vardır. Bunlardan biri de iç giyim sahneleri. Kimisinde zaten kahramanımız o şekilde dolanmaktadır, kimisinde striptiz sonucu iç giyimini izleyenlere sergiler. Ne şekilde o noktaya gelirse gelsin ortaya içi dışı bir, samimi sahneler çıkar. Bunlar arasından en takdire değer olanlarını seçtik : (daha&helliip;)
John Carpenter tarafından yazılan ve yönetilen orijinal Halloween (1978), Halloween (Cadılar Bayramı) gecesinde genç bebek bakıcılarına sinsice yaklaşan ve onları öldüren Michael Myers’in hikâyesini anlatıyor. Film, altı yaşındaki Michael’ın (Will Sandin) Halloween’da 1963 yılında on yedi yaşındaki ablası Judith’i (Sandy Johnson) öldürmesiyle başlıyor. Bu olayın ardından Michael, Smith’s Grove Sanitarium akıl hastanesine yatırılır. 15 yıl sonra Michael (Nick Castle ve Tony Moran) akıl hastanesinden kaçar ve evine döner ve burada bebek bakıcılığı yaparken Laurie Strode (Jamie Lee Curtis) ve arkadaşlarını sinsice takip eder. Film, Michael’in psikiyatristi Dr. Sam Loomis (Donald Pleasence) tarafından altı kez vurularak öldürülmesiyle sona erer. Halloween II (1981) ilk filmin kaldığı yerden devam ediyor. Michael, Loomis onu vurduğunda düştüğü yerden kaybolur. Michael önüne çıkan herkesi öldürerek Laurie’yi bir yerel hastaneye kadar takip eder. Film devam ederken, Laurie’nin Michael’in kız kardeşi olduğu anlaşılır: Laurie daha bir bebekken evlatlık verilmiştir. Michael, Laurie’yi ve Loomis’i ameliyathanede sıkıştırır, burada Loomis bir patlamaya neden olur ve Laurie buradan kaçar. Alevlerin içinde kaybolan Michael sonunda gerçekten ölmeden önce ameliyathaneden çıkar ve sendeleyerek Laurie’ye doğru yürür. (daha&helliip;)
