iyiköfüfilm

20
Haz
2017

Umberto Lenzi

Kavram-Kuram-Fenomen kategorilerinde yayınlandı.

italyan yönetmen umberto lenzi

Umberto Lenzi

Umberto Lenzi 8 Haziran 1931 tarihinde İtalya’nın Massa Marittima şehrinde dünyaya geldi. Her ne kadar hukuk okumuş olsa da 1956’da sinema bölümünden mezun olarak Centro Sperimentale Centrale’ye (C.S.C.) katıldı. Daha sonrasında bir sinema eleştirmeni ve yazar olarak çalıştı ve 1957 ile 1960 yılları arasında takma isimle çok sayıda polisiye roman ve macera hikâyesi yazdı.

Bu süreçte Umberto Lenzi yazar ve yönetmen yardımcısı olarak film şirketlerinde iş buldu. İsminin geçtiği ilk film (yardımcı yönetmen olarak) olan The Dam on the Yellow River (Apocalisse sul fiume giallo, 1960), 1950 Çin İç Savaşı’nda geçen bir macera filmiydi. Bu filmdeki çalışması, onun tek başına ilk yönetmenlik görevi Queen of the Seas’e (Le avventure di Mary Read, 1961) vesile oldu. 60’ların kılıç ve sandaletli peplum çılgınlığının başlangıcında çekilen, renkli kostümleriyle bu mini destan filminde Lisa Gastoni aristokratlar arasına katılan bir korsanı canlandırdı ve nihayetinde aristokratlara arkasını dönerek maceralara atılacaktı. Günümüzde gösterişsiz kalsa da bu film Lenzi’nin takip eden yıllarda benzer işler için seçilmesine neden oldu. Tabii ki bu seçimde iyi bir gişe performansı göstermesi önemli bir rol oynadı.

Umberto Lenzi takip eden beş sene içerisinde çok sayıda macera filmi yönetti. Bunlar arasında ön plana çıkanlar Robin Hood hakkındaki iki film, The Triumph of Robin Hood (Il Trionfo di Robin Hood, 1962) ve The Invincible Masked Rider (L’Invincible Cavaliere Mascherato, 1963), Steve Reeves’in canlandırdığı Orta Doğulu bir kahraman olan Sandokan’ı konu alan iki film, Sandokan the Great (Sandokan la Tigre di Mompracem, 1963) ve The Pirates of Malaysia (I Pirati della Malesia, 1964) idi. Başrollerinde Sean Flynn ’in olduğu devam filmi Temple of the White Elephant (Sandokan il Maciste della Giungla, 1964) da Lenzi tarafından yönetilmişti. Samson and the Slave Queen (Zorro Contro Maciste, 1963) ile karıştır ve eşleştir türü filmlerin en orijinallerinden birini yarattı. (daha&helliip;)


19
Eki
2015

L’aldilà (1981)

Korku Filmleri kategorilerinde yayınlandı.

the beyond laldilaAz sayıda şanslı yönetmen filmin içerisindeki bütün unsurların kusursuz bir şekilde bir araya geldiği bir filme imza atabilmiştir. Lucio Fulci çoğunlukla zombi döngüsü olarak adlandırılan dört doğaüstü korku klasiği ile bu özelliği yakalayanlar arasında. Fulci tarafından yönetilen ve The Beyond’un hemen ardından çekilen  Zombie, City of the Living Dead ve House by the Cemetery korku filmi severler arasında saygı uyandıran çalışmalardır ancak The Beyond (L’aldila) tartışmasız Fulci’nin başyapıtıdır. Birçok Amerikalı hayranının 7 Doors of Death (80lerin başlarında Thriller Video tarafından yayınlanmış ve o günden bu yana nadiren görülmüştür) olarak yeniden adlandırılan, hunharca düzenlenmiş ve film müzikleri değiştirilmiş versiyona mahkum kalmış olmaları büyük bir talihsizliktir. The Beyond’un orijinal versiyonu  90ların ortalarında, Japon lazerdisk ile tekrar gün yüzüne çıktığı zaman filmin ünü zirveye ulaştı. Filmin Quentin Tarantino’nun Rolling Thunder Pictures tarafından yayınlanan Grindhouse seçkisinin içinde yer almasıyla, gece yarısı filmleri severler arasında büyük yankı uyandırarak ününe ün kattı.

Filmin 1927 senesi Lousiana’sında geçen sepya tonlu girişinde bir grup adam Seven Doors Hotel’e ulaşır. 36 nolu odaya girerler ve Schweick isimli bir ressam ve büyücü olan oda sakinini kırbaçlamaya başlarlar. Bu sırada alt katta Emily (Keller) isimli genç bir kız Eibon’un Kitabı adlı bir büyü kitabından bir metin okumaktadır ve Schweick’in yüzünün eriyik bir çamura dönüşürken alev almasına neden olur. 1981’de terk edilmiş olan bu otel Liza (MacColl) isimli eski bir New Yorklu olan yeni sahibi sayesinde restore edilmektedir. İşçilerden biri yapı iskelesinde yaralanmaya sebep olan bir kaza geçirdiği zaman durumu kontrol altına alması için yerel doktor John McCabe (Warbeck) çağırılır. (daha&helliip;)


15
Eki
2015

Autopsy (1975)

Korku Filmleri kategorilerinde yayınlandı.

autopsy_poster_Bir İtalyan korku filminin alabildiğine tuhaflığını gözler önüne seren Autopsy, ABD’li dağıtıcısının filmde gerçek otopsilerin kayıtlarının yer aldığına dair söylentileri teşvik etmesiyle beyaz perdede büyük bir üne kavuştu. Elbette bu en fazla Snuff’taki son “gerçek” cinayet sahnesi kadar inandırıcıydı ama film arabalı sinemaların favorileri arasındaki yerini aldı. İzleyicilerin karşısındaki gerçek ise ürkütücü set parçaları ve gerçekten orijinal bir ortama sahip geleneksel olmaktan uzak bir giallo idi.

Roma’yı boğucu bir sıcak dalgası vurur ve şehir sakinlerinin pek çoğunun kırsal bölgelere kaçmalarına neden olur, güneş lekelerinin (!) tetiklediği bir intihar dalgası yerel morglarda alışılmışın üzerinde bir hareketliliğe neden olur. Duyarlı patalog Simona (Mimsy Farmer) gerçek ve düzmece intiharları inceleyerek bir tez üzerinde çalışmaktadır ve bu çalışma onu huzursuz etmeye başlar. Simona’nın rahatsız edici halüsinasyonları uzuvları kopmuş cesetlerin kompartmanlarından çıktıkları, kameraya saldırdıkları ve hatta morgun zemini üzerinde seks yaptıkları görüntüler içermektedir! Simona’nın bencil erkek arkadaşı Ed (Ray Lovelock, Let Sleeping Corpses Lie adlı filmin unutulmaz sakallı İskoç aktörü) Simona’nın hayal gücünün çiftin seks hayatını olumsuz etkilemesinden sinirlenir. Bir gün sahilde bulunan bir silahlı intihar kurbanı morga getirilir ve Simona bu kurbanın daha önce görmüş olduğu güzel bir kadın olduğunu fark eder. Az da olsa kötü niyetli bir rahip olan kurbanın abisi (Barry Primus) kadının ölümünün gerçek nedeninin cinayet olduğuna inanmaktadır ve Simona’nın araştırması onun haklı olabileceğini gösterir.

Yönetmen Crispino’nun (The Etruscan Kills Again) korku filmlerine yaptığı ikinci gönderme olan bu film orijinal olarak Macchie Solari adı altında yayınlandı ve hatalı olduğu anlaşılan yayınlara göre 125 dakikalık şişirilmiş bir süre ile listelenmişti! (daha&helliip;)


30
Mar
2014

Eaten Alive! (1980)

İstismar Filmleri kategorilerinde yayınlandı.

eatenalive-posterEaten Alive yada orijinal İtalyan ismiyle Mangiati Vivi, kült haline gelmiş Ruggero Deodato’nun Cannibal Holocaust’u ve Umberto Lenzi’nin Cannibal Ferox filmlerinin ardından gelen oldukça başarılı bir film.

Filmin yönetmeni Umberto Lenzi. Onun için çok fazla söze gerek yok. Filmin başrollerinde ise Robert Kerman, Janet Agren ve Me Me Lai yer alıyor. İkincil rollerde ise Ivan Rassimov, Mel Ferrer ve Franco Fantasia var. Amerikalı aktör Robert Kerman, Cannibal Holocaust filmindeki Dr. Harold Monroe rolüyle tanınan bir oyuncu. Sırp asıllı İtakyan aktör Ivan Rassimov ise Mario Bava, Sergio Martini, Umberto Lenzi ve Ruggero Deodato’nun birçok filminde boy göstermiş, istismar filmlerinin tanıdık yüzlerinden biri.

Her ne kadar yukarıda saydığım iki filmden daha az popüler olsa da özellikle istismar film koleksiyoncuları için çok önemli bir parça. İster istemez bir karşılaştırmaya girecek olursak eğer, Cannibal Ferox daha fazla kişiye ulaşsa da hikaye açısından Eaten Alive’ın daha ilgi çekici olduğunu söylemek gerek.

Yeni Gine’nin ormanlarında yaşayan ve korku salan yamyamların lideri Jonas (Ivan Rassimov), Amerikalı ve oldukça varlıklı bir kızı esir tutmaktadır. Kız kardeşini bulmak için ablası da onun peşinden gider. İşte bundan sonra herkesin izlemeye dayanamayacağı türden insanlık dışı zulümler, işkenceler, tecavüz, hadım etme, hayvan istismarı, bolca kanlı sahne ve çıplaklık ekrana yansır. Sağlam bir mideye sahip olmanız gerektiği konusunda baştan uyarımızı yapalım. (daha&helliip;)


5
Ara
2013

Inferno (1980)

Korku Filmleri kategorilerinde yayınlandı.

inferno_poster_02Inferno, Dario Argento’nun yönettiği Suspiria ve Mother of Tears filmleriyle birlikte Three Mothers (Üç Ana) üçlemesinin ikinci filmi. Argento’nun hikayesini yazdığı filmin senaryosu Thomas de Quincey’in Suspiria de Profundis kitabındaki Üç Ana’ya dayanır.

Argento filmlerinin giallo dünyasında dolaşan karanlığın dişi güçleri farklı şekillerde karşımıza çıkar. Inferno’nun daha başında latince yazılmış bir kitaptan adeta karanlığın yüreğinden gelen Üç Ana’nın Roma, New York ve Almanya’daki farklı mekanlardan dünyaya acı, gözyaşı ve karanlık getirmeye çalıştıklarını öğreniriz. Üçlemede yer verilen  Suspiria de Profundis’in Üç Ana’sı ise sırasıyla şöyledir; Mater Suspiriorum (Acıların Anası),  Mater Tenebrarum (Karanlığın Anası), Mater Lachrymarum(Gözyaşlarının Anası). Bu üç  cadı  kızkardeş, Argento evreninde korkunun kraliçeleri olarak yerini alır.

1980 yapımı Inferno, konusuyla Karanlığın Anası’nı hikayenin merkezine taşır. Gözyaşlarının Anası da güzel kedili kadın olarak filmde yer yer karşımıza çıkar. Filmin başrollerini Leigh McCloskey ve Irene Miracle paylaşırken Veronica Lazar, kısa ve öz olarak Karanlığın Anası rolü ile karşımıza çıkmaktadır.

Filmde Rose (Irene Miracle) adında genç bir kadın, New York ‘ta Kazanian Antiques adlı yerel bir antika dükkânından mimar Varelli’nin yazdığı Latince bir kitap satın alır. Kitabı okudukça kendi binasının sırlarını açığa çıkarmaya başlar. Bu durum karşısında gittikçe dehşete kapılan Rose, Roma’daki erkek kardeşi Mark’tan yanına gelmesini ister. Mark (Leigh McCloskey), kardeşini görmeye New York’a gittikten sonra cümbüş başlar. (daha&helliip;)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

İyiKötüFilm Hakkında
İyiKötüFilm Röportajlar
İyiKötüFilm Bağlantılar
Extreme Haribo Giallo For Dummies Immoral Tales Kahramanlar Sinemada Korkucu Once upon in a time in Western Öteki Sinema Sinematik Ters Ninja

İyiKötüFilm Feeds


İyiKötüFilm
yeni