iyiköfüfilm

4
Kas
2014

The Lake of the Damned (1958)

Korku Filmleri kategorilerinde yayınlandı.

The Lake of the Damned posterKåre Bergstrøm’un yönetmenliğini yaptığı The Lake of the Damned (De dødes tjern, 1958) adlı Norveç yapımı kült korku-gerilim filmi André Bjerke’nin aynı isimli romanından uyarlandı. Filmde; Henki Kolstad (Bernhard Borge), Bjørg Engh (Sonja), Henny Moan (Liljan Werner), Per Lillo-Stenberg (Bjørn Werner), Erling Lindahl (Kai Bugge), Georg Richter (Harald Gran), Leif Sommerstad (Tore Gråvik) gibi oyuncular yer alıyor.

Liljan’ın erkek ikiz kardeşi Bjørn, yaz tatili için yeşillikler içinde göle yakın bir kulübeye gider. Liljan da ardından 5 arkadaşı ile birlikte aynı yere giderler. Fakat Liljan ikiz kardeşi için endişe etmektedir. Ondan haber alamamıştır ve içinde bir sıkıntı vardır. Kulübeye ulaştıklarında endişesi haklı çıkar. Bjørn ortalıkta yoktur. İlk önce intihar ettiğini düşünürler. Sonrasında ise gölün lanetiyle ilgili efsaneden yola çıkarak Bjørn’e ne olduğunu bulmaya çalışırlar. Bjørn, öldürülmüştür ama hayalet Tore Gråvik mi yoksa başka biri mi öldürmüştür?

The Lake of the Damned, Norveç korku filmlerinin olmazsa olmazı olan karlı atmosferden uzak bir yaz filmi… Günümüzde sıklıkla karşılaştığımız “gençler ıssız bir kulübeye tatile giderler ve bir katil veya kötü, şeytani bir ruh tarafından teker teker öldürülür” temasının ilk örneklerinden biri olarak karşımıza çıkıyor. Çekim tarihinden ötürü o kadar adam ölmüyor ve etraf kan gölüne dönmüyor. Film, korkudan çok gerilim ağırlıklı ve Bernhard’ın saf ve nükteli esprileriyle komik bir havası da var. (daha&helliip;)


25
Oca
2014

Tromeo and Juliet (1996)

B-Film Korku Filmleri kategorilerinde yayınlandı.

tromeo-julietRomeo ve Juliet’i beyazperdeye taşıma fikri çok da orjinal bir fikir değil. Bir çok kereler beyazperdeye uyarlanan bu klasik, 1996 yılında bu sefer de Troma tarafından farklı bir yorumla sinemaya uyarlanmıştır ve stüdyonun en popüler iç yapımlarından biri olmuştur.

Troma film şirketi 1974 yılında düşük bütçeli filmlerin yapımcılığını ve dağıtımını yapmak için kurulmuştur. Troma genellikle tür filmlerini taklit etmekle birlikte bu filmlere kendilerine has unsurlar ekleyerek (çıplaklık, mizah, karikatürize gore gibi) bu filmleri piyasaya sunmuştur.

Filmde ana hikayeden, karakterlere kadar bir çok öğeye sadık kalınmıştır. Fakat 16. yy İngilteresinden oldukça farklı bir ortamda hikaye anlatılmaktadır. Bu sebeple karakterler de bu ortama uygun olarak punk karakterlerdir. Günümüz modern Manhattan’ında geçen film anlatıcının izleyiciye Capulet ve Que ailelerini tanıtmasıyla açılıyor. Ailelerin merkezinde ise Tromeo Que ve Juliet Capulet var. Tromeo alkolik babası Monty ile sefalet içinde yaşamakta ve bir dövmecide çalışmaktadır. Juliet ise ailesine ait köşkte kötü kalpli babası Cappy, annesi Ingrid ve kuzeni Tyrone ile yaşamaktadır. Tromeo ve Juliet karşılıksız bir aşk yaşamaktadır ve Juliet ailesi tarafından zorla evlendirilmek istenmektedir.

Filmin ilk taslağı Kaufman ve Troma çalışanları Andy Deemer ve Phil Rivo tarafından 1992 yılında ortaya çıkmış. Fakat çoğu Troma çalışanı ve Michael Herz tarafından olumsuz karşılandığı için fikir rafa kaldırılmış. (daha&helliip;)


11
Kas
2013

Island of Death (1976)

İstismar Filmleri kategorilerinde yayınlandı.

ISLAND_OF_DEATHYunanca orijinal isminin çevirisi “Children of the Devil” olan film, Nico Mastorakis’in yönetmenliğini yaptığı bir istismar filmi. Island of Death isminin yanı sıra Devils in Mykonos ve A Craving For Lust isimleriyle de bilinen film, 1974 yapımı The Texas Chain Saw Massacre’ın yakaladığı finansal başarıdan etkilenerek piyasaya sürülmüş.

Island of Death; içinde seks, işkence, ırkçılık, cinsiyetçilik, homofobi, hippiler, çıplaklık, gay ve lezbiyen ilişki, tecavüz, uyuşturucu, hayvanlarla cinsel ilişkiyi barındıran, daha ne olsun dedirten bir film. Bir istismar filmine ait her unsuru içeren film, yeni evli bir çift kılığında Yunan adası Mykonos’u ziyaret eden iki kardeşin, günahkar ya da sapkın olduğunu düşündükleri kişileri öldürmelerini anlatıyor.

İngiltere’de yayınlanan yasaklı Video Nasty listesinde yer alan Island of Death, yönetmenin para kazanmak amacıyla, ticari bir kaygıyla yaptığı bir film. Seyirciyi şaşırtacak birçok sahneye sahip film, birçok izleyeni rahatsız edecek türden cinsellik ve şiddet içeriğine sahip. Bu sebeple Video Nasty listesinde olma sebebini daha iyi anlıyorsunuz. Filmde birçok cinayet sahnesi var ve bazıları oldukça yaratıcı. Başrol kadın oyuncusunu ise tüm film boyunca herhalde yaklaşık 5 dakika boyunca giyinik görmek mümkün. Oyunculuklar için çok kötü demek haksızlık olur, ayrıca film geçtiği mekan açısından oldukça tatmin edici.

Bir istismar filminin olmazsa olmaz neredeyse tüm unsurlarının bir arada kullanıldığı filmde hiçbir limit yok. Fakat gore sahneler bekleyenleri hayal kırıklığına uğratabilir. (daha&helliip;)


2
Mar
2013

Splatter Farm (1987)

Korku Filmleri kategorilerinde yayınlandı.

monster-channel-splatter-farmİkiz kardeşler Alan ve Joseph, yaz tatillerini geçirmek için teyzeleri Lacey’nin yaşadığı ıssız çiftliği ziyarete giderler. Yalnız yaşayan teyzeleri ölen kocasının cesedini evde saklamaktadır. Bu garip evde bir diğer garip kişi de teyzenin çiftlikteki yardımcısı Jeremy’dir. Jeremy kana susamış bir canavar gibi öldürdüğü insanların organlarını ayırarak bunları ahırda saklar ve parçalara ayırdığı vücut parçalarını değişik amaçlar uğruna kullanır. Bütün bunlar olurken Alan ve Joseph de bir süre sonra bu korkunç olayların içinde kendilerini bulurlar.

Shockumentary tarzında çekilen filmin yönetmenleri Polonia kardeşler olarak bilinen John Polonia, Mark Polonia ve kardeşlere ek olarak Todd Smith. Ayrıca bu üç isim filmin senaryosuna da imza atmış, başrollerde de oynamışlar. Jeremy rolünde Todd Smith yer alırken ikiz kardeşler Alan ve Joseph’i Polonia kardeşler canlandırıyor. Lacey teyze rolünde yer alan isim ise Marion Costly.

Filmi tek tek yani oyunculuk, kamera, görüntü, ışık açısından ele aldığımızda her birinin oldukça kötü olduğunu söyleyebiliriz. Bunlara ek olarak gore sahneler de oldukça amatörce. Ama hepsi bir araya gelince ortaya daha iyi bir iş çıkmış.

1968 doğumlu Polonia kardeşler filmi yaptıkları 1987 yılında henüz 19 yaşındaydılar. Yapımcılığı, senaristliği ve yönetmenliğini kendilerinin yaptığı yaklaşık 30 kadar işe imza atan kardeşler genellikle korku ve bilim kurgu türünde filmler yaptılar. 2008 yılında kardeşlerden John’un ani ölümüyle Mark çocukluk arkadaşı Matt Satterly ile film yapmaya devam ediyor. (daha&helliip;)


8
Kas
2012

Seul contre tous (1998)

Korku Filmleri kategorilerinde yayınlandı.

Biraz et parçasıyız, fazlası değil.

Zihninin ücra bir köşesinde Godard’ın ve David Lynch’in düşünce yapısını taşıdığını düşündüğüm Yeni Dalga’nın yaramaz çocuğu olarak adlandırılan Arjantin doğumlu Fransız yönetmen Gaspar Noé’nin 1991 yılında çekmiş olduğu kısa metrajlı filmi Carne’nin bütünsel olarak olmasa da devamı niteliğini taşıyor diyebileceğim ilk uzun metrajlı filmi olan Seul contre tous ile konvansiyonel sinemanın kalıplarından uzaklaşmış ve gerçeklik algısını oluşturmuştur. Yalnız belirtmekte fayda var, Seul contre tous izlenilmesi kolay bir film değildir. Neden mi? Çünkü müthiş bir oyunculuk performansı sergileyen Philippe Nahon’un canlandırdığı Kasap karakterinin derinliğine inmeniz ve gerekirse orada boğulmanız gerekiyor. En nihayetinde, alelade hayatlarımızın herhangi bir noktasında “akıl hastası” etiketini yemiş ve o herkeste olduğunu bildiğimiz takdirde herkesten saklamaya çalıştığımız deli gömleğimizin düğmelerini açmışızdır. Diyeceğim şu ki; Gaspar Noé’nin realizmini yakalamak için Kasap ile empati yapma cesaretini göstermeniz gerekiyor. Eğer ki gösterebileceğinizi düşünüyorsanız düğmeleri açmaya başlayabilirsiniz. Yok, düşünmüyorsanız, otuz saniye içinde filmi terk etmenizi rica ediyorum.

Seul contre tous’da Gaspar Noé, karakterler arası diyaloğu seyrekleştirip iç monologlara ağırlık verir ve bizi herkes kadar delirmiş bir adamın karanlığında hiç olmaya ya da var olmaya yürütür. Ha, o iç monologlara dikkat etmek gerekir ki bir yanardağın patlaması gibidir. Daha öncesinde de söylediğim gibi, izlenilmesi kolay bir film değil. Nihayetinde proleter, anti-konformist, homofobik, ensest, insanlara öfke duyan, ırkçı, şiddet yanlısı ve sinemada kolay kolay göremeyeceğimiz -ekstrem- anti-kahraman bir karakter olan Kasap’ın pasifist eğilimi sadece kendi ruhuna değil, bizlerin de ruhuna işkence eder. (daha&helliip;)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

İyiKötüFilm Hakkında
İyiKötüFilm Röportajlar
İyiKötüFilm Bağlantılar
Extreme Haribo Giallo For Dummies Immoral Tales Kahramanlar Sinemada Korkucu Once upon in a time in Western Öteki Sinema Sinematik Ters Ninja

İyiKötüFilm Feeds


İyiKötüFilm
yeni