Florinda Bolkan Roma’da yaşayan ve Profesör Blackmann’ın (Klaus Kinski) gizemli bir deneyinin parçası olarak Ay’da yalnız bırakılmış bir astronot hakkında tuhaf rüyalar gören bir çevirmen olan Alice rolündedir.
Bu rüyalardan birinden uyandıktan sonra Alice bilimsel bir konferansın notlarının çevirisini teslim etmek için işyerinin yolunu tutar. İşi teslim ettiği zaman onu 3 gün geciktirdiğini keşfeder –bu üç günün nasıl geçtiği hakkında hiçbir anısı bulunmamaktadır. Hatırlamaya çalıştığı zaman bir nedenle bir kaydın çevirisini yaptığını anımsar ama gerisi gelmez. Ayrıca elinde bir Türk kasabası olan Garma’dan bir otelden gönderilmiş bir kartpostal ve bir tavus kuşunu betimleyen vitray penceresi olan bir odada, o kasabada olduğunun belli belirsiz bir hissine sahiptir. Bununla birlikte giysi dolabında kan lekesi gibi görünen lekelere sahip sarı bir elbise keşfeder.
Bunun üzerine yapbozun parçalarını bir araya getirmek için Garma’ya bir uçak bileti alır. Kasaba yakınlarında bir plajda herkesin Paula diye hitap ettiği ama isminin Mary olduğunu söyleyen kızıl saçlı bir kız ona yanaşır (Nicoletta Elmi tarafından canlandırılmaktadır). Alice’e onunla daha önce tanışmış olduğunu düşündüğünü söyle ama onu Nicole ismiyle hatırlamaktadır. Alice ada sakinlerini sorgulamaya devam ettikçe tuhaf bir gerçeğe gittikçe daha da yaklaşır.
Le orme, tek bir kelime ile özetlenebilecek bir filmdir… tuhaf! Her ne kadar bazen 1970lerde İtalya’da popüler olan Giallo furyasına yaklaşsa da daha çok tuhaf astronot rüyaları formunda bilim kurgu referansları içeren bir psikolojik gizem bilmecesidir Le orme. Film oldukça yavaş ilerler ama tamamen “trip gibi” ve tek kelimeyle kaçık olmayı başarırken her şeyi bir araya getiren (bir bakıma) sonu ile izlemeye değerdir. (daha&helliip;)