iyiköfüfilm

17
Eyl
2013

Pieces (1982)

İstismar Filmleri Korku Filmleri kategorilerinde yayınlandı.

pieces1982 yapımı Pieces, drive-in sinemalarının favori filmlerinden birisi ve kült bir slasher olarak kabul ediliyor. Filmin yönetmeni İspanyol bir isim, Juan Piguer Simon. Yönetmen, 70’li yılların sonu ve 80’li yılların ortalarına kadar video piyasası için korku, istismar ve bilim kurgu türünde filmler yapmıştır. Bunlar içinde en bilinenleri ise Pieces ve Slugs’dır.

İtalyan yönetmen Joe D’Amato’nun sihirli dokunuşları Pieces’da kendini hissettiriyor. Filmi daha önce izlemiş birisi olarak Joe D’Amato’nun filmin senaristi olduğu gözümden kaçmıştı, fakat geçtiğimiz günlerde tekrar izlediğimde ve detaylı bir inceleme yaptığımda senaryonun usta yönetmene ait olduğunu gördüm ve filme olan sevgim bir kat daha arttı.

Film oldukça kanlı ve bolca gore sahne mevcut. Açılış sahnesiyle bu konuda büyük bir ipucu veriyor seyirciye. Odasında çıplak bir kadın yap-bozu yapan çocuk annesi tarafından yakalanır ve annesinin şiddetine maruz kalır. Buna sinirlenen çocuk odasından çıkar ve tekrar odaya döndüğünde elinde bir balta vardır. Annesini öldürür ve parçalara ayırır. Bu açılış sahnesinin ardından, görüntü 40 yıl sonraya yani filmin çekildiği tarihe atlar. Bu sefer bir üniversite kampüsünde, genç kızlar bir katil tarafından elektrikli testere ile öldürülüp parçalara ayrılmaya başlar. Filmin açılış sahnesi kesinlikle çok başarılı. Türü sevenleri fazlasıyla tatmin eden bu açılış sahnesi filmin geri kalanını da izlettiriyor. (daha&helliip;)


erotic_night_of_the_living_deadErotik filmler ve korku filmleri arasında bir köprü kurma çabasıyla, yönetmen Joe D’Amato her iki türün de takipçilerinin ilgisini çekecek bir film yapmaya karar verince ortaya Erotic Nights of the Living Dead çıktı. Söz konusu film (“Sexy Nights of the Living Dead” olarak da bilinir) adından da anlaşıldığı gibi, erotik görüntüler ve vahşi, klasik zombi sahnelerinin karışımını bol miktarda içeriyor. Gösterildiği Grindhouse sinemalarında eminim ki izleyicilerin garip duygular içinde çığlık atmalarına neden olmuştur. Bunun yanında ilk bir saat ve 15 dakika içinde daha çok erotizme yönelilirken son 40 dakikada korku türü devreye girip dozunu arttırıyor hatta filmi tamamen ele geçiriyor demek mümkün. Enteresan bir ayrıntı ise başrol oyuncularından George Eastman’ın film boyunca pantolonunu tam olarak çıkarmıyor olması.

Konuya geldiğimizde, Karayiplerdeki terkedilmiş bir adada zenginler için ilgi çekici bir mekan yaratmayı planlayan girişimci ruhlu biriyle karşılaşıyoruz. Etrafındaki tanıdıklarından gelen bütün uyarılara rağmen “Cat Island” adını vereceği bu mekanı yaratmak konusunda ısrarlı olan girişimcimiz bu amaçla genelde tshirtsüz olarak görülen (ama daha önce de belirttiğim gibi asla tam olarak çıplak kalmayan) Larry’i (George Eastman) görevlendiriyor. Adaya geldiklerinde aslında buranın o kadar da “terkedilmiş” olmadığını ve Laura Gemser ile büyükbabasının adayı çoktan istila etmiş olduklarını görürler. Aynı zamanda onların bir tür değişim içindeki canlıların (kısaca zombiler diyelim) sona kalan örnekleri olduğunu da zamanla anlarlar. Ziyaretçilere karşı da tahmin edileceği gibi pek sıcakkanlı değiller. Ama tabi ki ziyaretçiler de geri adım atmak niyetinde değildir ve bu durumla mücadele etmeye karar verirler. Ta ki adada yaşayan ve öldü sanılan diğer insanlar zombi olarak adaya geri dönene kadar.. (daha&helliip;)


15
Eki
2012

The Slumber Party Massacre (1982)

Korku Filmleri kategorilerinde yayınlandı.

“Indecent Proposal” , “The Relic” gibi filmlerin senaristlerinden Amy Holden Jones tarafından yönetilen “The Slumber Party Massacre”,  80’lerin en önemli slasher filmlerinden.  Rita Mae Brown tarafından senaryosu yazılan filmin başrollerinde ise Michelle Michaels, Robin Stille ve Michael Villella yer alır.

Henüz 18’inde olan Trish (Michelle Michaels), ailesi tarafından evde bir başına bırakılınca arkadaşlarıyla pijama partisi yapmaya karar verir. Kaçınılmaz olarak ipini koparmış matkaplı katil gibi bir de davetsiz misafiri vardır. İt kopuk bakışlı katil, pijamaları giyip eğlenceye dalacağına matkap ucuna davranmıştır. Bu film daha sonra seri olacak ve  bir türlü pijama partilerine doymayacaktır.

Slasher türünün her türlü öğesini barındıran “The Slumber  Party Massacre”, cama yapışıp “ciulk viuu” diye aşağıya kayan minik örümcek adamlar  gibi camda matkaplanmış  barbie (cindy de olabilir emin değilim) planıyla büyülemektedir. Burada katilimize “it kopuk” ismini vererek devam etmek istiyorum.

İt kopuk, sürekli  matkap ucuyla adam biçmektedir. Ancak filmde ne yönetmen ve senaristimizin feminist görüşü nedeniyle feminist okumalara  ya da  matkapla freudyen okumaya hiç gerek yoktur. İt kopuk,  pijama partisinin nasıl verileceğinden bihaber olan gençlerimize sinirlenmiştir. Kendisine bu konuda katılmamak mümkün değildir.  Pijama partisi veriyorsan hakkıyla vereceksin, o partide bir kızın bile ayılı pijama giydiğini görmüyoruz. Varsa yoksa minicik şort, daracık t-shirt… (daha&helliip;)


8
Şub
2012

Don’t Torture a Duckling (1972)

Giallo kategorilerinde yayınlandı.

Don’t Torture a Duckling, gore’un usta ismi Lucio Fulci’nin yönetmenliğini yaptığı, başrollerinde Florinda Bolkan, Barbara Bouchet, Tomas Milian gibi karakteristik yüzlerin yer aldığı 1972 yapımı bir film. Film aslında yönetmen açısından bir önem taşıyor, çünkü Fulci’nin ilk şiddet efekti içeren sahneleri bu filmle başlıyor ve devamı diğer filmleriyle geliyor.

Hikaye İtalya’nın güneyinde, insanların ritüelleriyle yaşadığı küçük bir kasabada geçiyor. Fakat kasaba çocuklarının başı derttedir. En tanınanlarından üçü seri şekilde öldürülür. Birçok şüpheli vardır; çocukların ‘Big Baby’ diye alay ettikleri röntgenci Giuseppe veya voodoo büyüsü ile haşır neşir Francesco, bir de ilk sahnede kanlı ellerle gördüğümüz kadın Maciara var. Maciara, ölü çocuk doğurmuş ve akli dengesini bu nedenle kaybetmiştir. Maciara ölen üç çocuğun kilden vodoo bebeklerini yapmıştır ve en fazla şüpheyi o çekmiştir. Aslında bir de arsız, kendini reşit olmayan bir çocuğa izleten, şehir kızı Patriza var işin içinde. Acaba hangisi katil? Hepsi sorgulanır fakat sanılanın aksine hiç biri suçlu değildir. Bu trajik ve şiddet dolu hikayenin asıl suçlusu en güvenilen adam mıdır yoksa? Bu sorunun cevabını Fulci sağ gösterip sol vurarak veriyor. Herkes aklı başı yerinde olmayan sosyal anlamda dışlanmış karakterlerden şüphelenir. Bu durum her daim güncel olan bir sorundur. Yönetmen bu durumu vurgulayarak aslında toplumsal bir mesaj da gönderiyor.

Don’t Torture a Duckling seri katil cinayetlerini barındıran bir film; fakat öldürülenler ne seksi kadınlar ne de katilin işine burnunu sokan adamlar. Bu kez çocuklar öldürülüyor ve başladığı andan itibaren bizi suçlu arama cümbüşüne ortak ediyor. Film boyunca, şüpheli birçok çılgın insan karşımıza çıkıyor. (daha&helliip;)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

İyiKötüFilm Hakkında
İyiKötüFilm Röportajlar
İyiKötüFilm Bağlantılar
Extreme Haribo Giallo For Dummies Immoral Tales Kahramanlar Sinemada Korkucu Once upon in a time in Western Öteki Sinema Sinematik Ters Ninja

İyiKötüFilm Feeds


İyiKötüFilm
yeni