iyiköfüfilm

3
Şub
2014

Zombies vs. Ninjas (1989)

Dövüş Filmleri kategorilerinde yayınlandı.

zombievsninja1Sinema dünyasının gizli kalmış filmlerinden birisi olan Zombie vs. Ninja, tarif edilmesi oldukça zor bir film. Godfrey Ho’nun yönetmenliğini yaptığı filmde babasını öldüren adamlardan intikam almak isteyen Ethan’ın hikayesi anlatılıyor. Aslında tipik bir intikam filmi olan Zombie vs. Ninja, Zombie Rival: The Super Ninja Master ismiyle de bilinmekte.

Godfrey Ho, Hong Kong’un Ed Wood’u olarak bilinen bir isim. Kariyeri boyunca yaklaşık 100’ün üzerinde filme imza atmış yönetmenin birçok filmi günümüzde kült kabul edilmekte. Yaklaşık 40 farklı takma isim ile filmlerde ismini gördüğümüz Ho, kariyerine Shaw Brothers Studio’da yardımcı yönetmen olarak başladı.

Pierre Kirby, Edowan Bersmea ve Dewey Bosworth gibi film boyunca tekmelerini, yumruklarını konuşturan duman bulutu içinde kaybolma yeteneğine sahip oyunculardan oluşan kadroya sahip filmde, tüm ninjalar  ise kafalarının üzerinde “ninja” yazan saç bantları ile görülmekte.  Bu sebeple ninjaları hemen görünce tanıyacaksınız.

Ethan kendi halinde bir genç adamdır. Ta ki babası altınlarını çalan bir çete tarafından öldürülene kadar. Artık o uysal genç adam gitmiş babasının intikamını almak isteyen birisi gelmiştir. Bu amacında ona yardım edecek olan kişi ise cenaze işleri görevlisi ve tabut yapımcısı olan Master T adında bir adamdır. Kung fu öğrenip babasının intikamını alacaktır ama bu öğrenme süreci biraz sıradışı bir şekilde gerçekleşir. Tabut taşıma, mezar kazma ve zombilere karşı dövüşme bu eğitimin bir parçasıdır. Ölülere karşı dövüşerek kung fu çalışan Ethan, ninjalara ve hırsızlara karşı savaşmaya başlar. (daha&helliip;)


5
Ağu
2012

Hausu (1977)

B-Film Korku Filmleri kategorilerinde yayınlandı.

Deneysel filmlerle başlayıp, deneysel kavramında yer almayan, aslında yine deneysel bir iş gerçekleştirdiği filmi “Hausu”, Nobuhiko Obayashi’nin bilinen işlerinden. Bunun yanında, 1988 yapımı “Ijin-tachi to no natsu/The Discarnates/Summer Among The Zombies” in de yönetmeni aynı zamanda. Ustanın “The Discarnates” ile benzer tatta olan soft kalan işleri, pink olabilecekken o türe yanaşmaktan itinayla kaçan ustanın aynı zamanda 1983 yılında yaptığı sci-fi işi olan “Toki o kakeru shôjo/The Little Girl Who Conquered Time” ile de benzerlik gösteriyor. “Huzursuz ruh sendromu” ve bunun Japon düşünce tarzı ile ilişkisi dehşetengiz biçimde yer tutarken, usta yönetmen Nobuhiko Obayashi’nin deneysel filmleriyle sinema dünyasına girişinin tarihi 1960 zamanları. 

Annesi öleli sekiz yıl olan Angel(Kimiko Ikegami), tatilini babasıyla birlikte geçirme planları -son anda ortaya çıkan,babasının artık mutlu bir yuva kurup hayatına devam etme endişesiyle- cici anne potansiyeline sahip Bayan Ema ile tanıştırılmasıyla suya düşer. Bunun üzerine büyük hayal kırıklığı yaşatan babasıyla(Saho Sasazawa) üvey annesini(Haruko Wanibuchi) yalnız bırakarak Karuizawa’ya gelmeyi reddeden Angel; uzun zamandır görmediği teyzesine(Yoko Minamida) haber vererek(eski filmlerin yankılı mektuplarıyla) gelmek istediğini belirtir. Bu arada okuldaki arkadaşları, Angel’ın kendileriyle gelememesine üzülürken; öğretmenleri Bay Togo(Kiyohiko Ozaki) rehberliğinde gitmeyi planladıkları kamp gezisinin iptal olmasıyla birlikte Angel’ın da davetiyle teyzesinin köşküne gitme kararı alırlar. Tatillerini hep birlikte çoşkuyla geçirme hayali kuran yedi kız ve yolculuk boyunca yanlarında olamayacak ancak daha sonra onlara katılabilecek olan Bay Togo ile teyzenin evine varmadan, Angel ile teyzesinin en son on yıl önce görüştüğünü öğrendikten sonra araya sıkıştırılan “yaşlı bir kedi ön patisiyle bir kapıyı açabilir; ama onu sadece bir cadının kedisi kapatabilir…” şeklinde verilen alt metinle olaylar gelişir. (daha&helliip;)


Zombie Strippers, 2008 yapımı Jay Lee tarafından hem yazılan hem de yönetilen distopik dünyada geçen bir film. Kısa filmleri çoğunlukta olan yönetmenin uzunları arasında 2011 yapımı Alyce, Noon Blue Apples (2002) ve Season of Youth (2003) filmleri de yer alıyor. Normal seyirde ilerlemeye gerek duymadan anında konuya giriş yapan film, çok yüksek beklentilerle izlemememiz gerektiğini ilk sahnelerden belli etmesi, yönetmenin diğer yapımı olan Slaughter (2006) tadında.

Açılış sahnesinin George W. Bush ile yapıldığı, sistemdeki makinanın hatası sonucu Bush’un başkanlığının (arka arkaya) dördüncü dönemi olduğu bir zaman ve başkan yardımcısının da Arnold Schwarzenegger olduğu yakın gelecek Amerikası’nda geçen filmde, adalet bakanı olan Jenna Bush’un filmde verilmeyen “çok havalı” konuşması sonucunda ilerleyen olaylar! Bu olaylardan biri film içinde önemli yer tutan çıplaklık meselesi. Şöyleki; yapılan anayasal düzenleme ile toplum içinde “çıplaklık” yasaklanıyor. Bush’un kendisine uymayan bu yasaya el atması sonucu patlak veren savaş ve askeri kayıplar veren Amerika’da, bir amerikan firması çözüm üretmek için toksin üretir. İleride karşımıza çıkacak çlgın bilim adamının ürettiği bu virüsün bulaşıcılığı da verilen haberler arasında. Ortaya çıkan bu ciddi gelişme sonucu, olay yerine gönderilen hepsi de birbirinden (bir kişi dışında) “sert” olan ordu üyeleri duruma müdahale etmeye çalışır. Çılgın bilim adamının çılgın projesi; “eğitilebilen zombi askerleri”dir. Fakat deney sekteye uğrar, farklı cinsiyette farklı şekilde gözlemlendiği ortaya çıkar. X kromozumunda daha saf halde kalan ve mutasyona uğrayacak ama bunun çok sonradan farkedileceği bu deney şimdilik sadece erkekler üzerinde ilkelleştirici etkiye sahiptir. (daha&helliip;)


8
Şub
2012

Don’t Torture a Duckling (1972)

Giallo kategorilerinde yayınlandı.

Don’t Torture a Duckling, gore’un usta ismi Lucio Fulci’nin yönetmenliğini yaptığı, başrollerinde Florinda Bolkan, Barbara Bouchet, Tomas Milian gibi karakteristik yüzlerin yer aldığı 1972 yapımı bir film. Film aslında yönetmen açısından bir önem taşıyor, çünkü Fulci’nin ilk şiddet efekti içeren sahneleri bu filmle başlıyor ve devamı diğer filmleriyle geliyor.

Hikaye İtalya’nın güneyinde, insanların ritüelleriyle yaşadığı küçük bir kasabada geçiyor. Fakat kasaba çocuklarının başı derttedir. En tanınanlarından üçü seri şekilde öldürülür. Birçok şüpheli vardır; çocukların ‘Big Baby’ diye alay ettikleri röntgenci Giuseppe veya voodoo büyüsü ile haşır neşir Francesco, bir de ilk sahnede kanlı ellerle gördüğümüz kadın Maciara var. Maciara, ölü çocuk doğurmuş ve akli dengesini bu nedenle kaybetmiştir. Maciara ölen üç çocuğun kilden vodoo bebeklerini yapmıştır ve en fazla şüpheyi o çekmiştir. Aslında bir de arsız, kendini reşit olmayan bir çocuğa izleten, şehir kızı Patriza var işin içinde. Acaba hangisi katil? Hepsi sorgulanır fakat sanılanın aksine hiç biri suçlu değildir. Bu trajik ve şiddet dolu hikayenin asıl suçlusu en güvenilen adam mıdır yoksa? Bu sorunun cevabını Fulci sağ gösterip sol vurarak veriyor. Herkes aklı başı yerinde olmayan sosyal anlamda dışlanmış karakterlerden şüphelenir. Bu durum her daim güncel olan bir sorundur. Yönetmen bu durumu vurgulayarak aslında toplumsal bir mesaj da gönderiyor.

Don’t Torture a Duckling seri katil cinayetlerini barındıran bir film; fakat öldürülenler ne seksi kadınlar ne de katilin işine burnunu sokan adamlar. Bu kez çocuklar öldürülüyor ve başladığı andan itibaren bizi suçlu arama cümbüşüne ortak ediyor. Film boyunca, şüpheli birçok çılgın insan karşımıza çıkıyor. (daha&helliip;)


9
Oca
2012

La liceale (1975)

B-Film kategorilerinde yayınlandı.

70’li yılların İtalyan erotik komedi filmleri denince akla gelen isimlerden biri de güzeller güzeli Gloria Guida’dır. Edwige Fenech İtalyan komedilerinin esmer güzeliyse Gloria Guida ise sarışın afetidir.

Edwige Fenech’in “The School Teacher” serisine Gloria Guida ise “La liceale” serisiyle karşılık vermiştir. Serinin başlangıcı olan filmden sonra dört devam filmi daha çekilmiştir.  La liceale serisinde Gloria Guida filmin adından da anlaşılacağı üzere seksi bir lise öğrencisini canlandırmakta. Loredana (Gloria Guida) sınıfının en dikkat çeken kız öğrencisidir ve oldukça yardım severdir. Bu yardım severliği çok da masumane değildir. Arkadaşlarını sözlüye kaldıran öğretmenlerinin dikkatini, verdiği frikiklerle dağıtır ve bu şekilde konsantrasyonu bozulan öğretmenler sözlüye kalkan öğrencilerin dediklerini çok da umursamaz. Dul annesiyle birlikte yaşayan Loredana annesinin sevgilisiyle yaptığı kaçamakları yakalar fakat bunları görmezden gelir.

Genelde Z grade olarak nitelendirilen İtalyan erotik komediler ucuz ve basit olmalarına karşın erotizmi işleyişleri oldukça stilize ve etkileyicidir. La liceale’de izlediğimiz sahneler özellikle Gloria Guida’nın verdiği etek altı sahneleri bence sinema tarihinin en iç gıcıklayıcı sahneleri arasında gösterilebilir. Filmde gördüğümüz lise öğrencilerinin büyük bir bölümünün 30’lu yaşlarda olması ise filmde izleyiciyi rahatsız edebilecek tek olumsuz unsur. (daha&helliip;)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

İyiKötüFilm Hakkında
İyiKötüFilm Röportajlar
İyiKötüFilm Bağlantılar
Extreme Haribo Giallo For Dummies Immoral Tales Kahramanlar Sinemada Korkucu Once upon in a time in Western Öteki Sinema Sinematik Ters Ninja

İyiKötüFilm Feeds


İyiKötüFilm
yeni