iyiköfüfilm

9
Şub
2013

Les Diaboliques (1955)

Korku Filmleri kategorilerinde yayınlandı.

diaboliquesles1955Henri-Georges Clouzot tarafından yönetmenliği yapılan “Les Diaboliques”, başrollerini Simone Signoret, Véra Clouzot ve Paul Meurisse’in paylaştığı 1955 yapımı kült bir psikolojik gerilim filmi. Pierre Boileau ve Thomas Narcejac’ın birlikte yazdıkları “Celle qui n’était plus” adlı kitaptan uyarlanan film, nasıl bir başyapıtsa yıllar sonra seyretseniz de aynı heyecanla kendini izletebilir.

Les Diaboliques, Fransız taşrasında bir okulda başlar. Okul müdürü olan Michel (Paul Meurisse), kalp hastası olan eşi Christina’nın (Véra Clouzot) yanında okuldaki öğretmenlerden Nicole (Simone Signoret) ile de ilişki yaşar. Kabadayı ruhlu Michel, sevgilisine de eşine de kötü davranmaktadır. Bu üçlü arasındaki savaş sanatı, stratejik hamlelerle harmanlanmış senaryoyla peliküle dökülür. Ne yazık ki film, 1996 yılında Diabolique adıyla Jeremiah Chechik tarafından yeniden çekilir. Bu sefer başrolleri Sharon Stone, Isabelle Adjani, Chazz Palminteri paylaşmaktadır. 1996 yapımı, kendi etrafında dönen bir yeniden çevrim filminden öteye gidememiştir.

1955 yapımı film, zamanıının hatrı sayılır filmlerinden olarak pek çok söylentiye de konu olmuştur. Amerikalı Film Eleştirmeni ve Senaryo Yazarı Roger Joseph Ebert’in 1995 tarihli “Les Diaboliques” kritiğinde yer verilen bir söylentiye göre Alfred Hitchcock’a gelen mektuplardan birinde şöyle yazmaktadır: “Kızım, ‘Les Diaboliques’ seyrettikten sonra banyo yapmaktan korkuyordu. Şimdi de sizin ‘Psycho’yu izledi. Artık duşa girmekten de korkuyor. Ben onun için ne yapacağım?” Hitchcock’un konuya istinaden cevabı ise şöyle: “Kuru temizlemeciye gönderin.” (daha&helliip;)


2
Ağu
2012

Hellraiser (1987)

Korku Filmleri kategorilerinde yayınlandı.

80li yılların korku filmlerini sevenler için ve dolayısıyla benim için de çoktan klasik mertebesine ulaştığını belirterek başlamak istiyorum bu yazıya. Filmin yönetmeni Clive Barker‘ın ilk filmi ve bence sinema tarihindeki tüm ilk filmler arasında ilk 20 içine girmeyi hakeder.

Clive Barker, altı bölümden oluşan “The Books of Blood” hikayeleriyle korku türüne verdiği eserlerle usta yazar Stephen King tarafından da başarılı bulunmuş bir isim.

Filmi izlememiş olanlar bile baş “kötü” karakter olan Pinhead (Doug Bradley)’e mutlaka popüler kültürün bir yerlerinde rastlamışlardır ve aşinadırlar. Filmde uzun süre hiç görünmemesine rağmen, arada sırada ortaya çıkmasına rağmen film bittiğinde en çok akılda kalan karakter olması da etkileyiciliğinden ve akılda kalıcı bir kötü adam karakteri yaratılmış olmasından kaynaklanıyor.

Açılış Frank Cotton (Sean Chapman)’ın bulmaca içeren gizemli bir kutu almasıyla yapılıyor. Frank zevk arayışı içinde olan, kendisiyle takıntılı hedonist bir karakterdir ve hep daha fazla zevkin mümkün olduğu düşüncesiyle sonunda bu kutunun sırlarını çözmeye karar verir ama bu onun kendi evinin içinde başka bir dünyaya, karanlık bir dünyaya doğru yolculuğa çıkmasına neden olur.

Birkaç yıl sonra Julia ve Larry yeni bir evlilikten sonra yeni evlerine (Frank’in cehennemin kapılarını açtığı eve) taşınmışlardır. Bu evlilik Larry açısından aşk dolu olsa da Julia tarafında durum aynı şekilde değildir. Aslında onun tutku ile yaklaştığı kişi Larry’nin kardeşi Frank’tir ve bu evde bir çok paylaşımları da olmuştur. (daha&helliip;)


21
Eki
2011

Polyester (1981)

B-Film kategorilerinde yayınlandı.

Gözde yönetmenimiz ve aktrisimiz, bir arada. Çılgınlığın doğasını resmetmeyi John Waters ve Divine’a bırakın. Polyester her zaman, A CLOCKWORK ORANGE filminin tamamlayıcı filmi olarak kabul edildi. Herhangi bir karşılaştırma yapamıyor musunuz? Karışan aklınızı açın, dikkatinizi toplayın. Size bunu açıklamaya çalışacağız.

POLYESTER, banliyöde yaşayan ev kadını Francine Fishpaw (Divine) ve onun pembe dizi cehennemine acımasız düşüşünün hikayesi. Ailesinin durumu ise umduğumuzdan daha berbat bir halde. Kocası Elmer, akşam yemeği sırasında evlerinin önündeki protesto grubuna, bedava reklam yapma fırsatını kaçırmayan, porno filmler gösteren bir sinema sahibi.  LuLu ise, kameranın önünde ateşli bir striptiz dansına başlayabilecek kadar seks delisi bir teenage. Oğlu Dexter aşırı derecede sapık karakterli; kendisini kadınların ayaklarına basıp kaçmaya zorlayan, bir ayak fetişisti. Bu yüzden “Baltimor Ayak sapığı” lakabıyla tanınıyor. Bu karışıma aç gözlü annesi LaRue’yi, en iyi arkadaşı Cuddles’ı (Edith Massey) ve Tab Hunter’ı (Todd Tomorrow) ekleyin.

Waters, bize bu tipik (!) Amerikan ailesinin, ahlaki çöküntüsünün sebep olduğu çözülüşü gösteriyor. Aileyi parçalara ayıran; zina, uyuşturucu, alkolizm, pornografi gibi bir günahlar serisine şahit oluyoruz. Hayat Francine’e o kadar zalim davranıyor ki, intihar etmeye kalktığında etrafındakiler adeta onu cesaretlendirmekte. Hatta köpeği bile kendini buzdolabına asarak bu teşvik edici eyleme katılıyor.  Böylece film bize günahın faturasının kesinlikle ölüm olduğunu gösteriyor. Ama aklınız karışmasın… Bizim bahsettiğimiz küçük günahlar cezasız kalır… gerçek günahkarlar, Waters’ın herhangi bir filmini izlemiş herkesin de bileceği üzere, Divine’a kötü davranmaya cesaret eden “heteroseksüeller”dir. (daha&helliip;)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

İyiKötüFilm Hakkında
İyiKötüFilm Röportajlar
İyiKötüFilm Bağlantılar
Extreme Haribo Giallo For Dummies Immoral Tales Kahramanlar Sinemada Korkucu Once upon in a time in Western Öteki Sinema Sinematik Ters Ninja

İyiKötüFilm Feeds


İyiKötüFilm
yeni