Bruceploitation Filmleri: Bruce Lee’nin 1973 yılında zamansız ölümünden sonra ortaya çıkmış bir İstismar sineması alt türüdür. Bruce Lee filmleriyle parlayan Hong-Kong aksiyon sineması Enter the Dragon filminin dünya çapında iyi gişe yapmasından da etkilenerek Bruce Lee’ye benzer sahne adlarıyla (Bruce Li, Bruce Le gibi) birçok kung-fu ustası oyuncuyu piyasaya sürer.

Bruce Lee kuşkusuz istismar sinemasının en büyük ikonlarından biri. Lee’nin ölümünden sonra Asya’daki bazı film şirketleri Enter the Dragon ve Fist of Fury filmlerinin devamı niteliğinde filmler çekip Bruce Lee klonlarını bu filmlerle ilk kez izleyici karşısına çıkardı. Hatta 70’lerin ortalarında çekilen birçok kung-fu filminde Bruce Lee oynamadığı halde bir pazarlama taktiği olarak Bruce Lee oynuyormuş gibi reklamı yapıldı.

Bu dönem çekilen filmleri üç türde ele almak mümkün. Bunlardan ilki Bruce Lee hayattayken oynamış olduğu filmlerin devamı niteliğindeki filmler; Re-enter the Dragon, Enter Two Dragons, Return of Bruce, Enter Another Dragon, Return of the Fists of Fury ve Enter the Game of Death gibi. Diğeri ise Bruce Lee’nin bir efsane olduğunu anlatan ve onun biyogrofisi niteliğindeki Bruceploitation filmlerdi. (daha&helliip;)

Yang Sze (Yang Tse), yerel bir işadamı ve bir ev hanımının çocuğu olarak, Canton’un varoşlarında, Çin’de dünyaya geldi. Canton’da genç bir adam iken, birçok kung-fu ustasının eğitimi altında çalıştı, ayrıca akrobasi öğrendi ve body building yapmaya başladı. Sonunda Çin’in power lifting (güç kaldırma) şampiyonu oldu. 1960’larda komünizmden kaçmak ve yeni bir hayat kurup, yeni fırsatlar yaratmak için genç Yang Sze Çin’den Hong Kong’a kadar yüzdü. Sonra vücut geliştirme eğitimi vermeye başladı. Kendisine küçüklüğünde birisi tarafından zorbaca davranıldıği için vücut geliştirmeye ve kung-fu’ya başladığını hiçbir zaman söylemedi.

O zamanlarda Sir Run Run Shaw’ın “Shaw Kardeşler” organizasyonunun dikkatini çekti ve genelde cüsseli, kaslı kötü adam rollerinde birçok filmde yer aldı. Şüphesiz ki fiziksel olarak ne kadar büyüdü ise o kadar büyük roller aldı ve beyazperdenin canavar kişisi haline geldi. Shaw Kardeşler de olduğu sürece dövüş sanatı becerilerini geliştirmeye devam etti. Kendini geliştirmeye devam eden Yang, 1970’de “Bay Hong Kong” unvanını kazandı ve Shaw Kardeşleri 1971’de bıraktı. (daha&helliip;)

70ler, İstismar sinemasının kuşkusuz altın çağıydı. Aynı dönemde bazı yönetmenler türleri birbiriyle harmanlayarak uçuk projelere imza atıyorlardı. İşte bu harmanlamadan doğan bir film; The Legend of the 7 Golden Vampires. Dönemin İstismar filmleri erotizm ve korku türünü ön plana koyarken, The Big Boss (1971) ve Enter the Dragon (1973) gibi uzak doğu dövüş filmlerinin kazandığı gişe başarısından sonra bu tarz filmlere olan ilgi artarak çoğalacaktır.

Yine aynı dönemde Hammer Film Stüdyosu da gerilemekte olan pazar payını arttırmak için kendi karakteri olan filmlerle uzak doğunun dövüş filmlerini harmanlamakta gecikmedi. Film dövüş filmleriyle vampir mitinin sinemadaki ilk buluşmasıdır. Daha sonraki filmlere örnek olarak The Era of Vampires (2002) filmini örnek verebiliriz.

Filmin konusundan kısaca bahsedecek olursak; Profesör Van Helsing Çin’deki bir vampir efsanesiyle ilgilenmekte ve bu konuda araştırma yapmaktadır. Bir çoğunluğu Çinlilerden oluşan bir ekiple Vampirlerin yaşadığı varsayılan bir yerleşim yerine yola koyulurlar. Efsanelere konu olan bu 7 Vampir insanları huzursuz etmekte, genç kızları da kurban edip kanlarını içmektedirler. Bu sırada Kont Dracula’da uzak doğuya doğru yola koyulmuştur. Ve ezeli düşmanlar Van Helsing ve Dracula karşı karşıya geleceklerdir. (daha&helliip;)