iyiköfüfilm

24
Nis
2013

Pete Tombs Röportajı

Röportaj kategorilerinde yayınlandı.

pete_tombsAvrupa Seks ve Korku Sineması ve Fantastik Filmler (Uzakdoğu’dan  Güney Amerika’ya) kitaplarının yazarı, aynı zamanda Mondo Macabro DVD’nin kurucusu yazar, senarist ve yönetmen Pete Tombs ile sizler için bir söyleşi gerçekleştirdik. 

Tolga Demirtaş: Merhaba Mr. Tombs. Öncelikle bize vakit ayırdığınız için teşekkür ederiz. Son zamanlarda üzerinde yoğunlaştığınız projeleriniz neler?

Pete Tombs: Mondo Macabro etiketi altında Birleşik Devletler’de DVD çıkarıyoruz ve bazı prodüksiyon ortakları ile yeni yapımlar üzerinde çalışıyoruz. Birçok kişi bilmeyebilir ama Ben Wheatley’nin (Kill List) ilk filmi Down Terrace bir Mondo Macabro yapımıydı!

Tolga Demirtaş: Immoral Tales ve Mondo Macabro benim başucu kitaplarımdan. Bu tarz filmlere olan ilginiz ve bunları kitaplaştırma fikri nasıl ortaya çıktı? Kitapların devamı gelecek mi?

Pete Tombs: Yazar Cathal Tohill ile 90’lı yılların başında Immoral Tales kitabını yazma fikri ortaya çıktı. Birkaç yeni video şirketi (VHS tabi ki) 60’lı, 70’li, 80’li yıllara ait daha önce ulaşılamayan bazı filmleri (Jess Franco ve Jean Rollin filmleri gibi) piyasaya sürmeye başlamışlardı. Bu alanda kitap için de bir pazar olabileceğini düşündük ve İngilizce dünyasında bu konuyla ilgili daha öncesine ait kapsamlı bir içerik yoktu.

Kitap oldukça iyi karşılandı ve bu yüzden 60’lı yıllarda başlayan, tüm dünyadan istismar filmlerini içeren bir kitap fikri ortaya çıktı. Ama bu sefer Türkiye, Endonezya ve Filipinler gibi daha önce kapsamlı bir şekilde yazılmamış ülkeleri arıyordum. (daha&helliip;)


13
Ağu
2012

Sybil Danning Röportajı

Röportaj kategorilerinde yayınlandı.

İpek Çakır : Röportaj teklifimizi kabul ettiğin için teşekkürler Ms.Danning. Bu bizim için bir onur. Hakkında “B filmlerinin kraliçesi” ve “seks sembolü” gibi tanımlamalar yapılıyor. Bunlar arasından en sevdiğin ve seni en iyi anlattığını düşündüğün hangisi?

Sybil Danning : Benimle bu röportajı gerçekleştirdiğin için teşekkürler İpek, bu benim için bir zevk. Siteniz çok güzel. ABD medyası, benim 80li yıllarda güçlü kadın rolleri için bir yol oluşturduğumu ve öncülük ettiğimi belirtti. O dönem kadınların güçlü rollerde oynaması için çok zor zamanlardı, bu nedenle basının hakkımda yazdıklarını yansıtıyorum ve buna saygı duyuyorum. 80li yıllar filmlerin genellikle ülkenin durumunu yansıttığı bir dönemdi. Reagan başkandı ve “Star Wars” gerçekten ve gerçek hayatta yaşanıyordu. Filmler bu maço atmosferi yansıtıyordu. RAMBO ve COMMANDO filmleri vardı, kadınların rolleri arka plandaydı ve nispeten daha az ilgi çekiciydi. 1979 yılında Hollywood’a geldiğimde bana ilk önemli rolümü veren Roger Corman gibi yapımcılara minnettarım. Mükemmel bir kült klasik olan c filminde “St.Exmin” karakterini oynadım. 6 erkekle birlikte iyi gezegeni kötü adamlardan kurtarmaya giden tek kadındım. Açık şekilde, Akira Kurosawa klasiği SEVEN SAMURAI filminin uzayda geçen remake versiyonuydu. BBTS bu sefer Blu-Ray olarak geçen yıl tekrar çıktı, ve dağıtımcı tarafından bu yeni gösterimi tanıtmak için dünyaca ünlü San Diego Comic Convention’a davet edildim. Başarılı olmaya devam ediyor ve şunu söylemekten mutluluk duyuyorum ki, film çekildikten sonra doğan yeni genç izleyiciler arasında da popülerlik kazanmaya devam ediyor. Bu film 80lerdeki patlayışımı sağladı ve ardından başka güçlü roller geldi. Rollerim birbirine göre daha az ya da daha çok da olsa seksi roller ve bu benim için sorun değil. Bir kadın aynı zamanda hem seksi hem güçlü olabilir ve ben ikisini de olmayı seviyorum. Bir seks sembolü çok olumlu bir şey ve çok farklı bir şey olan “seks objesi” olmakla karıştırılmamalı. (daha&helliip;)


27
Nis
2012

“Korku” Nedir?

Kavram-Kuram-Fenomen kategorilerinde yayınlandı.


Dracula (1931) 

Macar oyuncu Bela Lugosi popüler kültürün en ünlü canavarını başarıyla canlandırmıştı.

Korku gerçekliktir. Tasavvurdur. Önünüzde bıçağını kaldırmış bir şekilde bekleyen katille yüzleşmeniz gerektiği gerçeğidir. Yerdeki ölü eşinizdir. Aynadan sarkan et parçasıdır ve ileriden bir kamyonun hızla geldiğini gördüğünüz sokağa topunun peşinden fırlayan çocuktur. Kulağınızın içinden çıkan böcektir. Güç sahibi Nazi’lerdir.

“Korku” ve “dehşet” arasındaki fark nedir? Korku sonradan gelendir. Dehşet ise şüphedir, endişedir. Korkunç bir şey olacağına dair endişelenirsiniz. “O ses neydi?”, “Bebeğim nerede?”, “Erkek arkadaşım?”, “Bu kaşıntı da neyin nesi?”, “Peki ya bu şişkinlik?” Bütün bunlar sizi korkutur. Panik başlar, dehşete düşersiniz. Dehşet kapının arkasındaki şeydir, acının vaadidir. Korku ise düşündüğünüzün gerçeğe dönüşmesidir. Vaadin yerine getirilmesidir.

Sanat ve eğlence olarak korku en başından beri vardı. Aslanların, kaplanların ve ayıların görüldüğü mağara resimlerinden beri. İsa’nın son günleri bir korku hikayesi değil de nedir? Bir kıyım, adaletsizlik, vahşet ve öbür dünya hikayesi değil de nedir? İncil, Kuran, eski Çin ve Japon yazıtları; hepsinde korkutucu ve ruhsal faktörler bulunmaktadır. İnsanoğlunun acı verici sonları ve en kötü korkuları açıkça anlatılmaktadır. Hepsi de son derece gerçek ve kaçınılmaz olan sonumuzun köşe başında bizi beklediğini hatırlatmaktadır. (daha&helliip;)


6
Nis
2011

All the Colors of the Dark (1972)

Giallo kategorilerinde yayınlandı.

İşgüzar İtalyan istismar film yönetmenlerinin, birçok iyi yapımların rip-offlarını yaptığını biliyoruz. Roman Polanski’nin 1968 yapımı filmi Rosemary’s Baby de yönetmen Sergio Martino’ya bu filminde ilham kaynağı olmuş.  Fakat All The Colors of the Dark’da olaylar bir giallo altyapısında gerçekleşiyor ve yönetmen de ustalığını konuşturarak çok başarılı bir iş çıkarıyor. Filmin saykodelik rüya sahnesi ile olan açılışı, giallonun tüm unsurlarının ustaca filme yerleştirilmesi ve tabii ki güzel oyuncu Edwige Fenech’in varlığı filmi sadece bir rip-off olarak değil özgün bir sinema filmi olarak sunuyor.

All the Colors of the Dark (Tutti i Colori del Buio) belki de yönetmen Sergio Martino’nun en ilginç filmlerinden birisi. Geleneksel anlamda bir giallo değil, nev-i şahsına münhasır bir film. Senaryo ile giallo unsurların bir araya gelmesi ile sıra dışı bir film çıkmış ortaya. Tabi bunda yönetmen Sergio Martino’nun yanı sıra senarist Ernesto Gastaldi, filmin müziklerini yapan Bruno Nicolai ve oyuncuların büyük payı var. Giallo’nun “Altın Çifti” olarak tanımlanan Edwige Fenech ve George Hilton başrollerde. Bu iki oyuncu dışında filmde Nieves Navarro (ya da bilinen bir diğer ismi ile Susan Scott) ve korku ve istismar sineması izleyicisinin Bava’nın Planet of the Vampires, Martino’nun Your Vice is a Locked Room and Only I have the Key, Umberto Lenzi’nin Man From Deep River ve bunun gibi daha birçok filmden hatırlayacağı Sırp asıllı İtalyan oyuncu Ivan Rassimov yer alıyor. (daha&helliip;)


2
Eki
2009

Evil Dead Trap / Shiryo no wana (1988)

Korku Filmleri kategorilerinde yayınlandı.

evil-dead-trap-posterEvil Dead Trap 1988 yapımı, yönetmenliğini Toshiharu Ikeda’nın, prodüksiyonunu Japan Home Video’nun yaptığı bir Japon korku filmi.

Tv programı sunucusu Nami (Miyuki Ono), izleyicilerinden çektikleri ev videolarını göndermelerini ister. Bir gün yakınlardaki bir fabrikada çekilmiş bir snuff film gelir. Videoda bir kızın bu fabrikada vahşice öldürülüşü kayıtlıdır. Çalıştığı televizyondan bir ekiple filmde geçen olayı incelemek için fabrikaya gider. Fabrika terk edilmiş haldedir. Ekip ve Nami binayı keşfederken teker teker vahşice öldürülürler.

Evil Dead Trap hiç kuşku yok ki Dario Argento, Lucio Fulci, Sam Raimi ve David Cronenberg filmlerinin oldukça etkisinde kalarak ortaya çıkmış bir film. Hatta oyuncuları Japon olmasa bir Dario Argento filmi olduğunu bile düşünebilir insan. Goblin tarzı soundtracki ile Argento’nun Suspira’sını da hatırlatmıyor değil. Ayrıca Evil Dead Trap’de Avrupa stiliyle Japon felsefesi çok iyi harmanlanmış. Filmdeki özel efektler ise kariyerinde birçok Godzilla filmi yer alan Shinichi Wakasa’ya ait. Ölüm sahneleri oldukça grafiksel ve çok ürkütücü. Başarılı senaryo ise Takashi Ishii’ye ait.

Film hikayesinin yanı sıra, içerdiği sahneler, atmosfer, oyunculuk ve mekan seçimiyle oldukça başarılı. Filmin sonu ise oldukça enteresan. Fakat Japon korku filmlerine aşina olanlar için belki de çok sürpriz bir son olmayabilir. (daha&helliip;)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

İyiKötüFilm Hakkında
İyiKötüFilm Röportajlar
İyiKötüFilm Bağlantılar
Extreme Haribo Giallo For Dummies Immoral Tales Kahramanlar Sinemada Korkucu Once upon in a time in Western Öteki Sinema Sinematik Ters Ninja

İyiKötüFilm Feeds


İyiKötüFilm
yeni