Quentin Tarantino’nun “Kill Bill”inin beslendiği kanallar saymakla bitmiyor. Bahsedeceğim bu film de yönetmenin kendi itirafına göre büyük bir esin kaynağı olmuş. Women in Prison türünün ilk örnekleri olan “The Big Doll House” ve “The Big Bird Cage” gibi, Pam Grier’i Pam Grier yapan zenci istismar klasikleri “Coffy” ve “Foxy Brown” gibi kült filmlerin yönetmeni, ayrıca Sid Haig’i keşfeden adam diyebileceğimiz Amerikan istismar sinemasının babası Jack Hill’in son dönem başyapıtı bu film basitçe, kriminal bir teen age kız grubu içinde gerçekleşen kıskançlık, iktidar kavgası ve bağımsızlık mücadelesi hakkında ilerliyor. Tabii ki cinayetler, acımasızlık, çete kavgaları ve silahlı çatışmaların karşı tarafında beceriksiz polisler ve lezbiyen gardiyanlarla temsil edilen devlet organları konumlanıyor.
Lace, illegal bir kız çetesi olan “Dagger Debs”in lideridir. Fakat bu çete maalesef bağımsız değildir; “Silver Daggers” adlı erkek çetesinin, kızlardan oluşmuş yan kuruluşu gibi durmaktadır. Bu erkek grubunun lideri olan Dominic ile Lace sevgilidirler. Bir hamburger salonunda sessiz gibi duran Maggie adlı kıza sataşan kızlar zorlu bir rakiple karşılaştıklarını anlarlar. Maggie kabadayılığa kabadayılıkla cevap verir. Lace bu kıza ısınır ve gruba almaya karar verir. Fakat çetenin ikinci kızı konumundaki tek gözü bantlı Patch bu durumu kıskançlıkla karşılar ve Lace’i Maggie’ye karşı doldurmaya başlar. Haksız da değildir. Çünkü Dominic Maggie’ye kafayı takmıştır; hatta onu evine kadar takip eder ve kız tecavüze eder (tecavüz gibi görünse de Maggie bundan zevk alır).
O sırada liseye yeni bir erke çetesinin lideri transfer olur. Crabs adındaki bu gıcık delikanlı, yoksullara yemek dağıtan bir yardım kuruluşu paravanında uyuşturucu ticareti yapmaktadır. Crabs ile Silver Daggers ezeli düşmandırlar ve aralarındaki gerginlik hızla sıcak savaşa dönüşür. Maggie gruptaki güvenini artırmaya çalışsa da Patch ve Lace’in nefretini üzerine çekmeye başlar. (daha&helliip;)