Kadın intikam filmleri, özellikle de exploitation filmleri arasında sıklıkla işlenen bir konu. Pam Grier 1970lerin başında bu türün süper starlarından biriydi; Coffy ve Foxy Brown gibi filmlerde adi kadın satıcılarının, politikacıların ve torbacıların soğukkanlılıkla icabına bakmıştır. O zamanlar Hong Kong da sıkı kadınlardan payına düşeni almıştı ve bunlardan en ünlüsü Deadly China Doll ve Deep Thrust gibi filmlerde bir erkek ordusunu tekmeleyerek, yumruklayarak ve yere çarparak alt eden Angela Mao Ying’dir. 70’lerde cinsiyet politikasının daha da hararetli tartışmalara sahne olmasıyla bunun daha felaket örneklerine rastlanmaya başlanmıştır. 1978 yapımı I Spit on Your Grave bu türün zirvesi (ya da bakış açısına göre türün en düşük noktası) olarak kabul edilmektedir. Bu filmde bir toplu tecavüz kurbanı metodik olarak kendisine saldıranları öldürür. Kararsız Abel Ferrara da, kadın kahramanın kurbanları arasında erkek köpeklerin de olduğu Ms. 45 (1981) ile bu türe katkıda bulunmuştur.
Ataerkil toplumun sapık yönünü altüst eden kadın fantezisi günümüzde de devam etmektedir ancak bunun daha sonraki örnekleri, gösterişli yıldızlar, lüks prodüksiyon ve kaçamaklı son ile kontrolden çıkmış kadın imajının içini boşaltan Thelma and Louise’e öykünmüştür. Virginie Despentes ve Coralie Trinh Thi, Fransa’da bütün sinemalarda yasaklanmış bir hardcore Fransız sanat filmi olan Baise-Moi ile türe hak ettiğini geri kazandırmıştır.
Baise-Moi‘nin referansları ise kusursuzdur. Yardımcı yönetmen Coralie Trinh Thi, tıpkı iki başrol aktris gibi eski bir porno yıldızıdır. Film Danimarka’nın Dogme ekolünün görünümü ve hissiyatına sahiptir; filme alınmak yerine videoya çekilmiştir ve tanınmış yıldızlar yerine “normal insanları” kullanır. Son derece cüretkar olan bu film çok sayıda yakın çekim seks sahnesi ve özellikle de dünya çapında sansüre kurban giden vahşi bir tecavüz sahnesine sahiptir. Filmleri makaslamaktan her zaman kaçınan Kanada filmi porno kategorisinde değerlendirmiş ve Toronto Uluslararası Film Festivalinde istekli bir resepsiyon ile karşılanmasına ve Aton Egoyan gibi bilgelerin yorumlarına rağmen Ontario’nun popüler sinema salonlarında gösterimini reddetmiştir. Bu durumda Amerika piyasasına girmiş olması dahi şaşırtıcıdır. (daha&helliip;)