iyiköfüfilm

25
Oca
2014

Tromeo and Juliet (1996)

B-Film Korku Filmleri kategorilerinde yayınlandı.

tromeo-julietRomeo ve Juliet’i beyazperdeye taşıma fikri çok da orjinal bir fikir değil. Bir çok kereler beyazperdeye uyarlanan bu klasik, 1996 yılında bu sefer de Troma tarafından farklı bir yorumla sinemaya uyarlanmıştır ve stüdyonun en popüler iç yapımlarından biri olmuştur.

Troma film şirketi 1974 yılında düşük bütçeli filmlerin yapımcılığını ve dağıtımını yapmak için kurulmuştur. Troma genellikle tür filmlerini taklit etmekle birlikte bu filmlere kendilerine has unsurlar ekleyerek (çıplaklık, mizah, karikatürize gore gibi) bu filmleri piyasaya sunmuştur.

Filmde ana hikayeden, karakterlere kadar bir çok öğeye sadık kalınmıştır. Fakat 16. yy İngilteresinden oldukça farklı bir ortamda hikaye anlatılmaktadır. Bu sebeple karakterler de bu ortama uygun olarak punk karakterlerdir. Günümüz modern Manhattan’ında geçen film anlatıcının izleyiciye Capulet ve Que ailelerini tanıtmasıyla açılıyor. Ailelerin merkezinde ise Tromeo Que ve Juliet Capulet var. Tromeo alkolik babası Monty ile sefalet içinde yaşamakta ve bir dövmecide çalışmaktadır. Juliet ise ailesine ait köşkte kötü kalpli babası Cappy, annesi Ingrid ve kuzeni Tyrone ile yaşamaktadır. Tromeo ve Juliet karşılıksız bir aşk yaşamaktadır ve Juliet ailesi tarafından zorla evlendirilmek istenmektedir.

Filmin ilk taslağı Kaufman ve Troma çalışanları Andy Deemer ve Phil Rivo tarafından 1992 yılında ortaya çıkmış. Fakat çoğu Troma çalışanı ve Michael Herz tarafından olumsuz karşılandığı için fikir rafa kaldırılmış. (daha&helliip;)


5
Ağu
2012

Hausu (1977)

B-Film Korku Filmleri kategorilerinde yayınlandı.

Deneysel filmlerle başlayıp, deneysel kavramında yer almayan, aslında yine deneysel bir iş gerçekleştirdiği filmi “Hausu”, Nobuhiko Obayashi’nin bilinen işlerinden. Bunun yanında, 1988 yapımı “Ijin-tachi to no natsu/The Discarnates/Summer Among The Zombies” in de yönetmeni aynı zamanda. Ustanın “The Discarnates” ile benzer tatta olan soft kalan işleri, pink olabilecekken o türe yanaşmaktan itinayla kaçan ustanın aynı zamanda 1983 yılında yaptığı sci-fi işi olan “Toki o kakeru shôjo/The Little Girl Who Conquered Time” ile de benzerlik gösteriyor. “Huzursuz ruh sendromu” ve bunun Japon düşünce tarzı ile ilişkisi dehşetengiz biçimde yer tutarken, usta yönetmen Nobuhiko Obayashi’nin deneysel filmleriyle sinema dünyasına girişinin tarihi 1960 zamanları. 

Annesi öleli sekiz yıl olan Angel(Kimiko Ikegami), tatilini babasıyla birlikte geçirme planları -son anda ortaya çıkan,babasının artık mutlu bir yuva kurup hayatına devam etme endişesiyle- cici anne potansiyeline sahip Bayan Ema ile tanıştırılmasıyla suya düşer. Bunun üzerine büyük hayal kırıklığı yaşatan babasıyla(Saho Sasazawa) üvey annesini(Haruko Wanibuchi) yalnız bırakarak Karuizawa’ya gelmeyi reddeden Angel; uzun zamandır görmediği teyzesine(Yoko Minamida) haber vererek(eski filmlerin yankılı mektuplarıyla) gelmek istediğini belirtir. Bu arada okuldaki arkadaşları, Angel’ın kendileriyle gelememesine üzülürken; öğretmenleri Bay Togo(Kiyohiko Ozaki) rehberliğinde gitmeyi planladıkları kamp gezisinin iptal olmasıyla birlikte Angel’ın da davetiyle teyzesinin köşküne gitme kararı alırlar. Tatillerini hep birlikte çoşkuyla geçirme hayali kuran yedi kız ve yolculuk boyunca yanlarında olamayacak ancak daha sonra onlara katılabilecek olan Bay Togo ile teyzenin evine varmadan, Angel ile teyzesinin en son on yıl önce görüştüğünü öğrendikten sonra araya sıkıştırılan “yaşlı bir kedi ön patisiyle bir kapıyı açabilir; ama onu sadece bir cadının kedisi kapatabilir…” şeklinde verilen alt metinle olaylar gelişir. (daha&helliip;)


29
Nis
2012

Pink Flamingos (1972)

B-Film İstismar Filmleri XXX kategorilerinde yayınlandı.

John Waters sinemanın,sanatın “politically correct” olma zorunluluğundan, sadece istenen, beklenen, sıradan şeyleri gösterme zorunluluğundan sıkılmış ve bunu tersine çevirmeye çalışan işler çıkarmış bir yönetmendir. “Onu bir cümlede anlatın” deseler sanırım bu şekilde anlatırdım. Diğer bir deyişle “transaggressive” sanatın mihenk taşı. Pink Flamingos da bunu en iyi şekilde başardığı filmlerinden biri.

John Waters yönetmenlik yanında filmin senaristliğini ve yapımcılığını da üstlenmiş. Başrollerde ise Edith Massey,Mink Stole gibi dönemin ünlü isimleri ve tabi ki de yönetmenin en sevdiği oyuncularından Divine yer alıyor. Gösterime girdikten sonra bazı sahneleriyle tartışmalara neden olsa da çoğu sinemasever tarafından iyi yorumlar almış ve sevilmiş.

Divine oyunculuğunun yanında yarattığı bu karakter ile döneminin sıradışı isimlerinden biriydi. Filmin senaryosu da aslında daha çok onun üzerine kurulu.  Divine’ın “filthiest person alive” olarak tanınmasını hatta bu ününün ülke çapında yayılmasını yediremeyen,kıskançlık içinde durumu izleyen Raymond ve Connie Marble çifti bu konuda Divine’ı geçebilmek adına sürekli değişik aktiviteler içine girmektedirler. Fakat Divine’ın namını geçebilmeleri kolay değildir çünkü o hiçbir özel efor sarfetmese de doğuştan “filthy” bir karakterdir. Şehir merkezine gittiğinde yol kenarını tuvalet olarak kullanmak, arkadaşlarıyla cannibalism partileri düzenlemek,evlere gizlice girip koltukları yalamak, her an her yerde yakınlık derecesini önemsemeden oral seks yapabilmek gibi hareketleriyle bunu kanıtlamaktadır. Filmin ekstrem diye adlandırabileceğimiz sahnelerinden sadece birkaçı bunlar. (daha&helliip;)


21
Eki
2011

Polyester (1981)

B-Film kategorilerinde yayınlandı.

Gözde yönetmenimiz ve aktrisimiz, bir arada. Çılgınlığın doğasını resmetmeyi John Waters ve Divine’a bırakın. Polyester her zaman, A CLOCKWORK ORANGE filminin tamamlayıcı filmi olarak kabul edildi. Herhangi bir karşılaştırma yapamıyor musunuz? Karışan aklınızı açın, dikkatinizi toplayın. Size bunu açıklamaya çalışacağız.

POLYESTER, banliyöde yaşayan ev kadını Francine Fishpaw (Divine) ve onun pembe dizi cehennemine acımasız düşüşünün hikayesi. Ailesinin durumu ise umduğumuzdan daha berbat bir halde. Kocası Elmer, akşam yemeği sırasında evlerinin önündeki protesto grubuna, bedava reklam yapma fırsatını kaçırmayan, porno filmler gösteren bir sinema sahibi.  LuLu ise, kameranın önünde ateşli bir striptiz dansına başlayabilecek kadar seks delisi bir teenage. Oğlu Dexter aşırı derecede sapık karakterli; kendisini kadınların ayaklarına basıp kaçmaya zorlayan, bir ayak fetişisti. Bu yüzden “Baltimor Ayak sapığı” lakabıyla tanınıyor. Bu karışıma aç gözlü annesi LaRue’yi, en iyi arkadaşı Cuddles’ı (Edith Massey) ve Tab Hunter’ı (Todd Tomorrow) ekleyin.

Waters, bize bu tipik (!) Amerikan ailesinin, ahlaki çöküntüsünün sebep olduğu çözülüşü gösteriyor. Aileyi parçalara ayıran; zina, uyuşturucu, alkolizm, pornografi gibi bir günahlar serisine şahit oluyoruz. Hayat Francine’e o kadar zalim davranıyor ki, intihar etmeye kalktığında etrafındakiler adeta onu cesaretlendirmekte. Hatta köpeği bile kendini buzdolabına asarak bu teşvik edici eyleme katılıyor.  Böylece film bize günahın faturasının kesinlikle ölüm olduğunu gösteriyor. Ama aklınız karışmasın… Bizim bahsettiğimiz küçük günahlar cezasız kalır… gerçek günahkarlar, Waters’ın herhangi bir filmini izlemiş herkesin de bileceği üzere, Divine’a kötü davranmaya cesaret eden “heteroseksüeller”dir. (daha&helliip;)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

İyiKötüFilm Hakkında
İyiKötüFilm Röportajlar
İyiKötüFilm Bağlantılar
Extreme Haribo Giallo For Dummies Immoral Tales Kahramanlar Sinemada Korkucu Once upon in a time in Western Öteki Sinema Sinematik Ters Ninja

İyiKötüFilm Feeds


İyiKötüFilm
yeni