iyiköfüfilm

erkege tecavuz sahneleri

Tecavüz, başlı başına rahatsız edici bir olgu. İlk akla gelense kadına karşı yapılan en iğrenç suç eylemlerinden biri olması. Erkeğin bir kadın üzerindeki en iğrenç şiddet eylemlerinden biri olan tecavüz eylemi antik Yunan mitolojisine kadar uzanmakta. Bu dönemin en popüler hikayelerinden biri Zeus’un Sparta Kralı Tyndareus’un güzeller güzeli karısı Leda’yı bir gölde yıkanırken görüp tecavüz etmesidir. Beyazperde de bu eyleme kayıtsız kalamamış, bu olguyu temel alan pek çok film beyaz perdeye yansımış, Rape and Revange (Tecavüz ve İntikam) gibi bir alt tür bile oluşturmuştur.

Tecavüz dendiğinde ilk akla gelen yukarıda da bahsettiğimiz gibi bir erkeğin kadına tecavüz etmesi ve mağdurun kadın olması durumu. Fakat toplumsal yaşamda bir erkeğin erkeğe tecavüzü de oldukça sık rastlanan şiddet eylemlerinden biri. Bu eylemin beyazperdeye yansımasını yani erkeğin erkeğe tecavüzünün yansıtıldığı tecavüz sahnelerini sizler için derledik:

Fortune and Men’s Eyes (1971)

 

Film adını William Shakespeare’ın 29 sonnet’inden alıyor. Aslında 1967’de sahnelenen John Herbert’in yazdığı bir oyun. Daha sonra 1971 yılında John Herbert ve Jules Schwerin tarafından beyazperde’ye aktarılmış. Genç bir adamın hapishane deneyimi ve eşcinsellik konularına yoğunlaşan bir hikaye. Film Kanada Quebec’te, Quebec cezaevinde çekildi. Wendell Burton’ın canlandırdığı Smitty uyuşturucu yüzünden altı ay cezaevine gönderilir. Kaldığı koğuşta Rocky (Zoey Hall), eşcinsel Mona (Danny Freedman) ve Queenie (Michael Greer) yer alır. Rocky, Mona’nın sahibidir ve bir kavga esnasında Smitty’e zorla tecavüz eder ve ona sahip olur. Film hapishane yaşantısını tüm çıplaklığıyla yansıtmaktadır. İçerideki yolsuzluklar, gardiyanların umursamaz tutumu 70’lerdeki Kanada hapishanelerindeki olumsuzlukları ortaya çıkarması açısından oldukça önemlidir. Kanada hapishanelerinde gerçekleşen reformun öncü olaylarından biridir.

Fortune and Men's Eyes

Poison (1991)

Yönetmenliğini ve senaristliğini Tod Haynes’in yaptığı Amerikan bağımsız, dram-korku filmi. Gay temalarıyla Poison, New Queer Cinema akımının öncülerinden biri. Jean Genet’in romanlarından esinlenen bir biriyle kesişen 3 öyküden oluşuyor: Homo, Hero ve Horror. Homo, Ken Anger tarzı bir yapıya sahip. Mazoşizm, fetişizm, homoseksüellik ve röntgencilik bu öykünün temel öğeleri. Erkek erkeğe tecavüz olayı ise bu hikayede geçmekte. Hero ise biraz belgesel tarzda bir hikaye. 7 yaşında okulunda aşağılanan, babası tarafından sürekli dövülen bir çocuğun babasını vurmasını ve bu hikayeyi gün yüzüne çıkartmaya çalışan bir gazetecinin gözünden hikayeyi izliyoruz. Horror ise siyah-beyaz görüntüsüyle 50’li yılların z tipi bilim kurgu filmlerini andırıyor.

poison rape

American Me (1991)

Edward James Olmos’un ilk yönetmenlik deneyimi olan film yine bir hapishane filmi. Film Los Angeles’taki Chicano çetesinin 30 yılını işliyor ve Montaya Santana üzerinden yoğunlaşıyor. Santana ona musallat olan hapishane çetelerinden birinin tecavüzüne uğrar ve daha sonra tecavüzcüsünü öldürür. american me rape

Deliverence (1972)

Erkeğe tecavüz denildiğinde ilk akla gelen filmlerden biri Deliverence. Tecavüzün beyazperde yansıması oldukça sert ve iğrenç. John Boorman’ın yönetmenliğini yaptığı filmde Burt Reynolds, Ned Beatty ve Ronny Cox yeralıyor. Peter Carter’in yönetmenliğini yaptığı Rituals (1977) ve Jeff Lieberman’ın Just Before Dawn (1981) filmlerinde de filmin etkisini görmek mümkün. Tatil için geziye çıkan bir grup erkek arkadaşın kendilerini ölümcül ve bir kedi fare oyunun ortalarında bulmasını konu eden film, çekildiği dönemde oldukça ses getirdi.
deliverance

Scum (1979)

Yönetmenliğini Alan Clarke’ın yaptığı film ilk olarak 1977’de BBC’nin TV serisi bir draması olan Play for Today için çekilen bir bölümdü. Ancak tasvir edilen şiddet nedeniyle yayından kaldırıldı. Tam da bu dönemlerde İngiltere Video Nasty ile uğraşıyor, video kasetlere karşı inanılmaz bir linç kampanyası yürüyordu. Daha sonra yönetmen Alan Clarke ve senaryo yazarı Roy Minton filmi beyaz perdeye taşıdılar. Film ıslah yurdundaki genç suçlu Carlin’in yaşamına odaklanıyor. Yine burada Carlin’in yaşamı üzerinden ıslah evinde yaşanan ırkçılık, kavga, tecavüz ve intihar olayları gibi sorunlar da işleniyor. Filmin bir çok versiyonunda tecavüz sahnesi makaslanmış bunun nedeni de tecavüz sahnesinin rahatsız edici boyutlarda olması.scum

Lost Souls (1980)

Kariyerinde aktörlük, prodüktörlüğün yanına yönetmen geçmişini de ekleyen Tun Fei Mou ya da bilinen adıyla Mous Hong Kong istismar sinemasının başarılı yönetmenlerinden biri. Kariyerinde oldukça başarılı işlere imza atan Mous,  Lost Souls (Da se) ile sınırları zorlamış. Filmde adeta en bilinen filmi Hei tai yang 731 (Man behind sun, 1988) alt yapısını oluşturmuş. Filmde Çin ve Hong Kong arasındaki tarihi sürece farklı bir bakış açısıyla yaklaşmış. Bunu yaparken işkence, tecavüz, insan kaçakçılığı gibi konuları oldukça sert biçimde gözler önüne sermiş.

lostsouls

Bambola (1996)

İspanya sineması dendiğinde benim aklıma ilk gelen yönetmenlerden biri Bigas Luna. Kariyerinde çok iyi filmler olmasına karşına akılda kalan en belirgin filmi Bambola. Tabi bunda aslında İtalya’da bir TV show yıldızı olarak kariyerine başlayan ve daha sonra beyazperde’ye geçen Valeria Marini’nin rolü büyük. Marini vasatı aşan bir performans göstermiş olsa da güzelliği ve vücudunu tüm cömertliğiyle sunmasıyla o dönem filmin gişede başarılı olmasında büyük rol oynamış. Filmde Bambola’nın sevgilisi olan Settimio (Manuel Bandera) karıştığı bir kavga sonucu hapse girer. Settimio’nun ziyaretine giden Bambola’yı Furio (Jorge Perugorria) gözüne kestirir. Gurio aynı zamanda hapishanede söz sahibi olan bir mahkumdur. Bir gün arkadaşlarıyla Settimio’yu alıkoyar ve arkadaşlarını Settimio’ya tecavüz ettirir.

bambola

Spetters (1980)

Paul Verhoeven uluslararası arenada adını en çok Robocop (1987) ve Basic Instinct (1992) filmleriyle duyurmaya başlar. Spetters (1980) ise yönetmenin içerdiği erkeğe tecavüz sahnesiyle hatırlanan başarılı filmlerinden biri. Motorsiklet tutkunu üç arkadaşın çevresinde gelişen olayların anlatıldığı film 1980 yılında gösterime girdiğinde din, polis, homoseksüellik gibi konulara getirdiği eleştirel bakış açısı nedeniyle ağır eleştirilerin hedefi oldu. Film bu tartışmaların odağında Verhoeven’in Hollywood’a transferinin de kapılarını araladı.

spetters

Rape! 13th Hour (1977)

Yönetmenliğini Yasaharu Hasebe’nin yaptığı film Nikkatsu film stüdyosunun Pink Violance tarzı filmlerinden biri. Roman porno ya da diğer bir deyişle Pink filmlerle adından söz ettiren Nikkatsu 70’li yılların ortalarında yeni arayışlara girdi ve Pink Violance tarzıyla daha çok Amerikan Roughies türüne benzer seks, şiddet, S&M ve fetişizm içeren filmlere imza attı. Rape! 13th Hour da bu tarz filmlerin en başarılılarından biri. Crimson adındaki bir seri tecavüzcü ile bir benzin istasyonunda yolları kesişen iki kafadarın seri tecavüz hikayesi Crimson’un boş bir havuzda çete elemanları tarafından tecavüze uğramasıyla son buluyor.

nikkatsu rape

Zelyonyy slonik (1999)

1999 Rus yapımı art-house ve splatter gore tarzındaki filmin yönetmeni Svetlana Baskova. İçerdiği şiddet görüntüleri sebebiyle Rusya’da sınırlı salonda gösterilen filmde, bir hücrede tutsak edilmiş iki mahkumu izliyoruz. Mahkumlardan birisi sürekli geçmişi ile ilgili konuşmakta, şarkı söylemekte, bu durum da diğerini oldukça kızdırmaktadır. Film belli bir süre böyle devam etmekte en sonunda ise birinin ölümü ile sonuçlanmaktadır. Bu kavga sahnesi ise, kavga esnasındaki tecavüz ve içerdiği şiddet görüntüleri ile oldukça rahatsız edici.

Zelyonyy slonik

Tolga Demirtaş (tolga@iyikotufilm.com)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Facebookta paylaş Twitterda paylaş Mail ile gönder



  1. Henüz yorum yapılmamış.

Yorumunuz:


İyiKötüFilm Hakkında
İyiKötüFilm Röportajlar
İyiKötüFilm Bağlantılar
Extreme Haribo Giallo For Dummies Immoral Tales Kahramanlar Sinemada Korkucu Once upon in a time in Western Öteki Sinema Sinematik Ters Ninja

İyiKötüFilm Feeds


İyiKötüFilm
yeni