Bazı filmleri unutamazsınız. Yıllar geçtikçe bunu daha iyi anlarsınız. Çirkin Dünya da bu tarz filmlerden biri. 90’lı yılların başında video döneminde izlediğim film, 2000’li yılların başında TV’de de birçok kez gösterildi. Tam bir İstismar Sineması örneği olan film bence Yeşilçam’ın doruk noktalarından biri.
Yönetmenliğini Osman F. Seden’in yaptığı film yurt dışında meraklıları arasında da oldukça popüler. Last House in Istanbul, A Clockwork Orange Gang gibi isimlerle bilinen film yine 70’li yıllarda İtalya’da La Gang Dell’Arancia Meccanica adıyla sinemada gösterilmiş. Hatta filmin tanıtımında ve afişinde yönetmen dahil oyuncuların da isimleri İtalyanca yazılmış. İnternette filmle ilgili yapacağınız araştırmaların çoğunda filmin A Clockwork Orange’dan esintiler taşıdığı belirtilse de iki filmdeki tek ortak noktanın içerdiği şiddet olduğunu göreceksiniz. Zaten A Clockwork Orange etiketi de tamamen bir İtalyan aldatmacası.
Filmimiz “Akrep” (Savaş Başar) liderliğindeki üç kişilik bir serseri grubunun genç bir çifte saldırdığı sahneyle açılıyor. Akrep, Deve ve Kedi lakaplı serseriler polisin gelmesiyle olay yerinden hemen uzaklaşır. Çevredeki bir evi gözlerine kestirirler ve beyazperdede yüzlerce kez izlediğimiz bir klişeyle evin zilini çalıp yardım isterler. Eve zorla giren Akrep ve ekibi evine girdikleri aileye korku dolu saatler yaşatacaktır. Yaşantısından anlayacağımız gibi evin erkeği zengin bir doktordur. Karısı Selma rolünde ise bütün güzelliğiyle Hülya Koçyiğit arz-ı ednam etmektedir.Çiftimizin bir de küçük erkek çocukları vardır. Akrep çocuğu kullanarak çifte her istediğini yaptırmaktadır. Aile bu beladan kurtulmak için Akrep ve arkadaşlarına para teklif eder.
The Last House on The Left’in bu filmden iki yıl önce Amerika’da fırtınalar kopardığını düşünürsek Çirkin Dünya’nın neden bu kadar unutulduğunu ve günümüzde de sadece meraklıları tarafından bilindiğini ya da hatırlandığını görmek üzücü.
Film dönemine göre ve Türkiye şartlarına göre düşünüldüğünde oldukça sert ve rahtsız edici. Akrep ve arkadaşlarının ev ahalisine yaşattığı dehşet ve korku izleyiciyi oldukça geriyor. Bir de buna Deve ve Kedi’nin sinirleri alt üst eden, bazen de sinirden güldüren hareketleri eklenince Akrep ve arkadaşlarına olan nefretiniz iki kat daha artıyor. Burada Akrep rolünde izlediğimiz Savaş Başar’a özellikle bir parantez açmamız gerekiyor. Benim Türk Sinemasında izlediğim en iyi kötü adam oyunculuklarından birini sergiliyor. Özellikle bütün olan biten karşısında takındığı acımasız ve cool tavır oldukça etkileyici. Yine Deve ve Kedi karakterleriyle izlediğimiz Oktar Durukan ve Bülent Kayabaş da oldukça başarılı. Hülya Koçyiğit’in oyunculuğu hakkında ise sanırım yorum yapmam gereksiz.
Film yukarıda da bahsettiğim gibi içerdiği şiddet sahneleriyle dönemin Türk Sinemasının oldukça önünde. Özellikle kadın ve çocuğa karşı uygulanan şiddet bazı anlarda doruk noktasına ulaşıyor. Devenin çoğu havuza batırıp çıkardığı sahne gerçekten izlemeye değer ve rahatsız edici.
Filmle ilgili benim dikkatimi çeken diğer hususlardan biri de dönemin İtalyan korku filmlerinde görmeye alışık olduğumuz takip eden kamera çekimleri. Yine havuzlu sahnelerdeki su altı çekimi de o dönemki Türk Sinemasında görmeye alışık olmadığımız görüntülerden.
Çirkin Dünya kesinlikle döneminin çok ilerisinde kült olmuş bir Türk filmi. Michael Heneke’nin Funny Games’le yarattığı etkiyi sanırım Osman F. Seden 23 yıl önce yaratmayı başarmış.
Tolga Demirtaş (tolga@iyikotufilm.com)
küçükken televizyonda izlediğim bu filmden oldukça etkilenmiştim bence müthiş bir film hatta Haneke’nin filmini izlediğimde bu filmi görmüş müdür acaba diye düşünmeden edemedim çünkü çok benziyor
kadronun guzelligine bakarmisin son fotografta hulya kocyigit durumu gayet guzel ozetlemis,gayri ihtiyari soruyorum bu tatz filmleri gorunce fakat niye bir yonetmen cikmaz ve cekmez 70 lerdeki gibi bu tarz filmleri ,sinema okullari ne ise yariyor bu ulkede her yil yuzlerce kisi mezun oluyor …
The site is looking better all the time! I noticed jsut now you still have a banner for site here. Wow! Thanks, but maybe you can update the link to:
http://theuraniumcafe.blogspot.com
I don’t have any custom banners on my site but will be making some one day. I am following you still and look forward to update, even if I can’t read them 🙂
Bill
Bu filmin Almanyada basilan ingilizce altyazili versiyonu orjinalinden daha kisa oldugu icin acilistaki yaklasik 5 – 10 dakikalik bolum eksik. Bu bolumde Otomatik Portakalda ki yasli sarhosu dovme ve cetenin benzer aktivitelerine gondermeler yapilir.
Ferdi Tayfur’un başrolünde oynadığı “Utanıyorum” filmi de belki çekimleri, kullanılan sahneler vb. açısından değil ama konusu itibariyle benzer bir kategoride yer alabilir.
Yorumunuz: