60’lı yıllara bakış ve İtalyan sineması ile Yeşilçam arasındaki benzerlikler:
Dünya sineması 1960’lı yıllardan itibaren değişmeye başlamış ve beyazperdeyi alışılmamış derecede açık erotik filmler doldurmuştu. 1950’li yıllarda Hollywood öyle bir duruma gelmişti ki, filmcilerden oluşan özel sansür anlayışına göre Amerikan filmlerinde bir kadınla bir erkeğin aynı yatağı paylaştıklarını göstermek bile (evli bir çift olsa bile) yasaktı. İşte bu dönemde New York’a sanat açısından büyük önem taşıyan bir İsveç filmi geldi. Bu filmin öyküsü iki genç arasındaki tatlı bir aşkı içeriyordu. Ama filmin 6 dakika süren bir deniz kıyısı sahnesinde her iki genç çıplak olarak göle giriyor, mutluluk içinde yüzüyorlar ve sonra da kıyıda çırılçıplak sevişiyorlardı. Sevişmeye başlamadan önce genç çocuk bakire olan kıza şöyle bir soru soruyordu: “Bunun ne demek olduğunu biliyor musun?”. Bu soruya genç kız “Evet” diye yanıt veriyordu. Times dergisi bu filme yer verdiği bir yazıda şunları yazdı: “Genç kızın bu sorunun anlamını bilip bilmediğini bilmiyoruz. Ama filmi Amerika’ya getiren şirket söz konusu sorunun yanıtının yaklaşık 10 milyon dolar olduğunu herhalde biliyordur.” Gerçekten de İsveç filmi bu sahnesiyle Amerika’daki gösterimleri sonucunda cinsellik sömürüsüne bir daha engellenemeyecek biçimde adım atılmasını sağladı. Artık piyasaya sırayla çıplaklar kampında çekilmiş filmler, cinselliği ve şiddeti içeren filmler ve gerçek sanat değeri bulunmasına karşın son derece açık sahneleri ve konuşmaları içeren filmler çıkacaktı. 1960’lı yıllara gelmiştik.
1960’dan sonra televizyonun sinemaya vurduğu darbe adamakıllı etkilerini göstermeye başlamıştı. Sinema televizyonla ekonomik bakımdan yarışabilmek için cinsellik sömürüsüne ağırlık verdi. Ortaya yeni film türleri çıktı. Bu türlerin ilki ABD’de ve İngiltere’de çıplaklar kampında çekilen filmlerdi. Bunlar insanları çıplak gösteren, ama cinsel organların görüntüsüne yer vermeyen, özentisiz ve beğenisiz filmlerdi. Ama bu filmlerde insanların cinsel organları değil, cinsel birleşmeleri gösteriliyordu. Bir de softcore erotik filmler vardı ki bu türe en iyi örnek herkesin bildiği üzere Emanuel’dir. Bu filmde sözde cinsellik sömürüsü bir felsefe arkasına gizlenir. Gerçek amaç insanlara cinsel eylemin olduğu izlenimini vermektir. Yine de bol bol çıplaklık ve sevişme sahnesi vardır.
60’lı yıllarda Avrupa’da dönemin özgürlükçü hareketleriyle birlikte Amerika’dan daha serbest ve ılımlı bir hava yaşanıyordu. Zaten 60’lı yıllarda İsveç Porno filmlerin gösterimine izin vererek bu konuda öncü ülke oluyor ve kapıyı aralıyordu. Dönemin Avrupa’daki en büyük film ülkesi kuşkusuz İtalya’ydı. Katolik mezhebinin de kalbinin burada olduğunu düşünürsek Vatikan’ın da İtalyan sinemasına alttan alta gizli bir sansür uyguladığını söylemek yanlış olmaz. 60’lı yıllarda İtalyan Yeni Gerçekçi (Pink Neorealism) akımı ile birlikte Eleonora Rossi Drago, Silvana Mangano, Claudia Cardinale, Stefania Sandrelli, Sophia Loren, Gina Lollobrigida, Silvana Pampanini, Lucia Bose gibi güzellikler dünya sinemasına kazandırılıyordu. Ve bu akımın sonralarına doğru 70’li yıllarla birlikte İtalya’da Seks komedileri furyası başlıyordu.
Aslına bakarsak İtalyan sineması ve Yeşilçam’ın yaşadığı bu sinemasal değişimi birbirine her zaman benzetmişimdir. Türkiye’de de bu tarz filmler 70’li yıllarda yani televizyonun sinemaya ekonomik bakımdan büyük bir darbe indirmesinden sonra, gerek yurtdışından getirilerek ya da yurt içinde çevrilerek gösterildi.
Türk sinemasındaki bu tür filmlerin konularının aşırılığı, bayağılığı hatta erotizmden uzak cinselliğin yanısıra macera, komedi benzeri sözde güldürü öğeleri de filmlere konu oluyor ve Yeşilçam’ı hızla ele geçiriyordu.
Yukarıda da belirttiğim gibi “Yeni Gerçekçi” akımının 60’lı yılların sonunda etkisini kaybetmeye başladığı dönemlerde bu tarz filmleri izleyiciye erotik soslarla sunmaya başlamışlardı. 60’lı yıllar İtalyan komedi filmlerinin altın çağıydı. Filmler konularını doğal olarak İtalyan köklerinden alıyordu. Oyunculuğun Commedia dell arte’deki gibi (İtalya’da sokaklarda oynanan ve kalıplaşmış tipleriyle bir çok tiyatro akımını son derece etkilemiş tiyatro türü.rönesans italyasında saray tiyatrosuna karşı halkın tiyatrosu olarak ortaya çıkmıştır) mimiklere ve vücuda dayalı olması filmlerin bir diğer özelliğiydi. Filmlerdeki tiplemelerde de Commedia dell Arte’nin etkilerini görmek mümkün.
Commedia dell`arte kişileri kalıp karakterler olup 3`e ayrılıyordu. (Kimileri ikiye ayırır- maskeliler, maskesizler (aşıklar). Aşıklar, efendiler, hizmetkarlar. Aşıklar en gerçekçi tiplerdi. Genç, yakışıklı, maskesiz ve son moda giyinirlerdi. Her toplulukta en az bir, en çok iki çift aşık bulunurdu.
En çok tekrarlanan üç efendi: Pantalone – Venedikli yaşlı bir tüccardır. Ya aşıklardan birinin babası, ya da kendisi genç kıza tutulan bir yaşlıdır. Giysisi kırmızı vücuda oturmuş bir ceket-pelerin, yumuşak terlikler, kenarsız yumuşak bir kep, uzun burunlu kahverengi yarım bir maske ve düzensiz bir gri sakal. Dottore, Pantallone`nin ya arkadaşı ya da rakibidir. Ya avukat ya doktordur ya da akademisyendir. Bilgiçlik taslar ve çoğu kez yanlış söylediği latince atasözleriyle bilgisini göstermeye çalışır. Akıllı olduğu savına rağmen saftır ve kolayca aldanır. Kılığı zamanın akademik giysisi ve kepidir. Capitano, aşıklardan biridir ama zamanla palavracı ve korkak bir askere dönüşmüştür. Savaş ve aşktaki başarılarıyla övünür fakat her ikisine de güvenilemez. Daima bir pelerin, kılıç ve tüylü bir şapka giyinir. Genellikle genç kızların hoşlanmadığı bir aşıktır.
Komedya tipleri en çeşitli olarak hizmetkarlar içinde bulunur. Zanni denilen hizmetkarlar kadın ve erkek olarak ikiye ayrılır; aptal, saf ve hilekar olarak da farklı huyları bulunur. Erkekler iki ya da dört tanedir. Özellikle aksiyonları yaratırlar; efendilerine yardım eder veya işlerini bozarak aksiyonun da ilerlemesini sağlarlar. Kadın hizmetkar genellikle bir tanedir ve hanımına yardım ederken erkek hizmetkarlarla kırıştırır.
Zannilerden Arlecchino en popüler olanıdır. Kurnazlık ve aptallık karışımıdır, mükemmel bir akrobat ve dansçıdır. Genellikle entrikanın merkezidir. Giysisi çok renkli, yamalı parçalardan oluşmuş sonra elmas biçimi almış kırmızı- yeşil- mavi desenlere dönmüştür. Siyah bir maske üzerine yana eğik bir külah giyer ve tahtadan bir kılıç taşır. Bazen de kılıç değil tahtadan ve aşağıdan ikiye bölünmüş bir değnek taşır. Birine vurduğu zaman keskin bir ses çıkaran bu değneğe ingilizcede “slapstick” (şamar değneği) denmiştir. Ve şamarlı gürültülü komedyalara verilen adın kaynağı da buradan gelmiştir (Slapsitck comedy). Her topluluğun bu kurnaz-aptal karışımı uşağı vardır. Bazen ismi Truffaldino ya da Trivellino olarak değişmiştir.
Arlecchino`nun en yakın arkadaşı çıkarcı, hınzır, cinsel dürtüsü çok ve bazen yalın olan Brighelladır. İsmi çeşitli topluluklarda Scapino, Mezzetino ve Flavtino olarak değişir. Kanca biçiminde burun ve bir sakalı olan maske takar, yeşil şeritlerle süslenmiş ceket ve pantalonu vardır. Bir üçüncü uşak Pulcinella’dır. Napolili olup bazen de han sahibi ya da bir tüccardır. Kocaman karga burunlu, kambur olup sivri uçlu bir şapka giyer. İngiliz kuklası Punch`ın atasıdır. Bunun da çeşitli topluluklarda adı değişmiş ve çeşitli nitelikler kazanmıştır. Bu saydığımız özellikler, bilhassa İtalyan Z serisi filmleri anlamamızda bize yardımcı olacağından önemlidir. Bunun yanı sıra İtalyan komedi filmlerinde bulunan iki özellik her zaman var olmuştur: Cinsellik ve Politika.
İtalyan Seks Komedileri:
Yukarıda da bahsettiğim gibi 70’li yıllar İtalyan sineması içinde bir kaos dönemiydi ve bizim yaptığımız gibi en kolay yol (belki de en zor) olarak erotizme yöneliyorlardı. Bu filmleri hem ülke içinde hem de ülke dışında pazarlamak oldukça kolaylaşıyordu.
70’li yılların Seks komedileri 60’lı yılların “Yeni Gerçekçi” akımının izlerini doğal olarak taşıyordu. Zaten filmlerin künyesine baktığımızda oyuncuların ve yönetmenlerin birçoğunun o dönemki filmlerde de görev aldığını görmekteyiz. Pasquale Festa Campinale, Alfonso Brescia, Giovanni Grimaldi gibi isimler dönemin popüler yönetmenlerinden bazılarıydı. Yönetmen dışında bu dönemde öne çıkan erkek oyuncuları da şöyle sıralamak mümkün Lando Buzzanca, Renzo Montagnini, Alvaro Vitalli, Lino Banfi… Şunu da belirtmekte fayda var ki korku ve giallo filmlerinin usta yönetmenleri de bu furyaya az da olsa katkı yapmıştır. Lucio Fulci; The Eroticist (1972), Mario Bava; Quante volte…quella notte (1972) ve Sergio Martino; Caguni carnali (1974) filmleriyle diğer pek çok tür gibi bu türden de örnekler vermiştir.
70’li yılların ikinci yarısı ile birlikte bu filmlerin afişleri sinema duvarlarımızı süslemeye başlayacaktı. Şüphe yok ki bu dönemde furyanın en önemli üç kadın oyuncusununda şu isimlerden oluştuğunu söyleyebiliriz; Esmer güzeli Edwige Fenech, sarışın bomba Gloria Guida ve kumral güzeli Laura Antonelli. Bu üç oyuncunun da ortak özelliği sinemaya fotomodellikten geçmeleridir. Ve dönemin seks komedilerinin en çok aranan kadın oyuncularıdır. Aslında bakarsak oynayacakları rollerde üç aşağı beş yukarı bellidir. Ya bir kadın doktoru, ya bayan polis memurunu, hemşireyi, öğretmeni, seksi ve ortalıkta jartiyerle dolaşan bir hizmetçiyi veya okula yeni gelmiş seksi bir liseli öğrenciyi canlandırırlar. Bu tarz filmler aslında sinemada bir kadın devriminin de işaretiydi. Çünkü izlediğimiz bu kadınlar istedikleri erkekle birlikte oluyor çok rahat hareketleriyle bizleri şaşırtıyorlardı. Kadının erotizm gücüne odaklanmış bu filmlerde diğer rollerde çok fazla değişiklik göstermiyordu. Yardımcı rollerde ise oldukça abartılmış bir oyunculuk ve komedi anlayışı hakimdi. Genelde genç kadının etrafında pervane olan orta yaş ve üzeri tiplemelere bu filmlerde sıklıkla rastlarız.
Filmlerle ilgili bahsetmek istediğim bir diğer konuda filmlerin posterleri ile ilgili. Filmlerin posterleri karikatürleri aratmayacak bir mizahı barındırmaktadır. Filmlerle ilgili küçük ipuçlarını verir ve bunu da yaparken erkek izleyicinin en zayıf noktasına basar.
İtalyan seks komedileri günümüzde TV kanallarında çok rahat oynayacak türden filmlerdir. Filmlerde seks sahneleri soft anlamda dahi birçok filmde kullanılmamıştır.
Sonuç: Bu yazıyı derlememde ki en büyük neden 70’lerdeki Sinema anlayışı, Yeşilçam’ın da bu anlayıştan (Özellikle İtalya ve İtalyan sineması Yeşilçam’ın en çok esinlendiği ve ortak işlere imza attığı bir ülkedir.)ne kadar etkilenmiş olabileceğini ve dünya üzerinde bu filmlere birer mihenk taşı gözüyle bakılıp saygı duyulurken bizim değerlerimize neden sırt döndüğümüzü anlamaya çalışmaktır.

- Etiketler: 70'li yıllar İtalyan Seks-Komedi Filmleri Alfonso Brescia Alvaro Vitali Anita Ekberg Barbara Bouchet Barbara Steele Boccacio Carmen Vialli Anna Mari Rizzoli Ceyda Karahan Claudia Cardinale Commedia dell`Arte Commedia dell`Improvisio Edwige Fenech Eleonora Rossi Drago Erotik Yeşilçam Femi Benussi Feri Cansel Gianfranco de Angelo Gina Lollobrigida Giovanni Grimaldi. Marino Girolami Gloria Guida Italian Erotic Comedy Italian Pink Neorealism Italian Sex Comedy Jane Russell Karin Schubert Ursula Andress La dolce vita La dottoressa La Liceale La maschera del demonio La poliziotta La Profesoressa La seria Z Laura Antonelli Laura Gamser Lilli Carati Lino Banfi Lucia Bose Mariano Laurenti Michael Lemmick Michele Massimo Tarantini Nadia Cassini Nando Cicero Pasquale Festa Campinale Renzo Montagnini Seks Furyası Silvana Mangano Silvana Pampanini Slapsitck comedy Sophia Loren Stefania Sandrelli Z film
Yorumunuz: